Paylaş
Şafi mezhebine göre büyük imamlık (devlet başkanlığı)
Question
S. 1. Büyük imanlığın önemi nedir?
C. 1. Büyük imamlik dini bir mevkidir, Müslümanların işlerini yürütme de devlet başkanı Peygamber (sas)’in yerini alır. Ancak aralarında bir fark vardır; Peygamber ümmetini idare ettiği hükümleri vahiy olarak Allah’tan alırdı. Devlet başkanı ise Kuran ve Sünnet nasslanından veya icmadan alır. Eğer açık bir nass veya icma bulamazsa genel kurallar çerçevesinde içti hat eder. Müslümanların varlığı açısından devlet başkanlığı çok mühim bir mevkidir. Aşağıdaki sebeplerden dolayı Müslümanlar kendilerine bir imam tayin etmek zorundadırlar:
1. Allah’ın Müslüman kullarına emrettiği en mühim sorumluluklardan birisi, Allah’ın ipine sarılıp ayrılığa düşmemeleridir. Hiçbir ümmet, liderliğini bir büyüğüne teslim etmediği takdir de bu ayrılık fitnesinden kurtulamaz. Hepsi onun sözünü dinler, onun hükmüne uyar, ümmetin diğer fertleri için dairenin mer kezi konumunda olur. Birliği somutlaştıran, gücü idare eden, sistemin doğru işlemesi, işlerin düzenli olması için zorunlu bir ihtiyaçtır. Hayvan alemi dahi yönetime ihtiyaç duyar.
2- Islam Şeriatı hükümlerinin büyük kısmı – uygulama açısından- imam sultasına bağlıdır. Öyle ki ancak imamın vasıtasıyla uygulaması itibar kazanır. Emeğin sorunları çözme, velileri tayin etme, haczi ilan etme, savaşı başlatma, sulhu kabul etme gibi işlerin hepsi yönetim gerektirir. Şer’i hükümlerin Allah katinda yerine gelebilmesi için uygulayacak bir imam gerekir.
3- İslam Şeriatında büyük bir grup ahkama “Imamlık hükümle ri” veya “Şer’i Siyaset Hükümleri” olarak isimlendirilir. Allah bu hükümleri kesin olarak belirtmemiş, şart ve konumlara göre Müslümanların maslahatı için imamın basiretine içtihadına bırakmıştır. Birçok mali düzenlemeler, ordu işleri ve esir hüküm leri buna örnektir. Eğer imamlık mevkisinde yeterli biri yoksa tüm bu hükümler muallâkta kalır ve kesin bir sonuca ulaşılan maz.
4- İslam ümmeti her zaman, heva ve hevesine uyan veya din ve islah adına serkeş eğilimlerin zuhur edip birliklerini dağıtmaya maruzdur. Bu tür fitne ateşlerini söndürmek ancak Müslüman ve adil bir imamla mümkün olur. Ümmete doğru yolu gösterir, diğer yollara kaymaktan sakındırır, bu durumda ümmet ce halet sebebiyle – hayrette-ne yapacağını bilmez bir durumda kalmaz. Çünkü imamın emrettiği şey Allah katında yapılması gerekendir. İmam olmadığı zaman değişik fikir sahipleri üm meti hayrette bırakır, kurtuluşu olmaz. Kısa sürede birbirini kı np geçen gruplara partilere bölünür. İşte böyle olumsuzlukları ancak imam engeller.
S. 2. Devlet başkanının şartları nelerdir?
C. 2. Devlet başkanı olacak kişide aşağıdaki sıfatların olması şarttır:
1- İslam: Müslüman olmayan birisi devlet başkanı olamaz. Çün kü imamlık, Müslümanların işlerini yürütmeye bağlı hüküm lerdendir. Dolayısıyla bu hükümlere inanmayan devlet başkanı olamaz.
2- Erkeklik: Kadının devlet başkanı olması sahih değildir.
3- Rüşt: Çocuk ve sefihin imamlığı – müsteşarları olsa da – sahih değildir.
4- Adalet: Adalet, kişinin – zina, cinayet, faiz gibi – büyük gü nah işlememesidir veya işlerse dâhi israr etmeyip hemen tevbe etmektir. Küçük günahlara da devam etmemelidir. Fasik – yu kandaki şartlara haiz olmayan bir kişi devlet başkanı olamaz.
5- Din: Din hükümlerini iyi bilmelidir ki ihtiyaç anında içtihat yapabilecek konumda ve basiretinde olabilsin. Çünkü İslam Şeriatın birçok hüküm var ki Peygamber (sas)’den sonra ancak
imam uygular ve bunu da kendi içtihadıyla yapmak zorundadır.
6- İşitme: Görme ve konuşma gibi duyu organları sağlam olmalıdır. Aksi durumda işleri yürütemez ve gereken titizlikte inceleyemez.
7- Zeki ve şuurlu olmalıdır: Öyle ki ümmeti, ülkeyi tehditlerden koruyup idare için yeterli olsun. Bunu da şura ehli ve bu işleri bilen düşünür ve müfekkirlerler belirler.
8- Kureyşli olmalıdır: Eğer bu sıfatlara haiz bir Kureyşli varsa, aksi durumda Arap olmalıdır o da yoksa eski Arap soylarından olması gerekir eğer o da bulunmazsa, nesebi ne olursa olsun yukarıdaki sıfatlara haiz olması yeterlidir.
Bu sıfatlardan bazıları yoksa, yeterlilik sıfatlarına haiz olan dindar sıI- fatlarına sahip olana takdim edilir. Örneğin idare işlerini iyi bilen kişi, özel davranışlardan dolayı adaleti mecruh olsa da bu yeterliliğe sahip olmayan adil kişiye takdim edilir. Ancak İslam şartı mutlaka olmalıdır.
S. 3. İmamlık nasıl akdolur?
C. 3. Şu üç yoldan biriyle imamlık akdi olmuş olur: Biat, halef bırakma ve istila.
Biat: Müslümanlar ile halife arasındaki anlaşmadır, bu ancak ehli hal ve akdin şurasıyla olur. Muteber şer’i sıfatlara sahip birisini seçmeliler. Bu metot en iyi en adil ve en uygun yoldur. Halifeliğin akdolması için biatin üç şart vardır:
1- Ülkenin değişik bölgelerinden ehli hal ve akd halifeyi seçmeli dir. Ehli hal ve akd ise âlim, lider ve insanların genelde sorun larını çözmek için başvurdukları kişilerdir.
Tüm bölgelerdeki ehli hal ve akdin biatte ittifak etmeleri şart değildir. Her kentin biatinde çoğunluğun seçimi yeterlidir ve bu konuda kadın erkek farkı yoktur. Kadın erkek arasındaki tek fark erkek tokalaşarak biat eder, kadın ise sadece dille anlaşmayı kabul ettiğini söyler. Ehli hal ve akdin ço gunluğu, yukarıdaki şartlara haiz birisine biat ederse, bu biatle o kişi imam olur. Tüm Müslümanlar da gerçekte veya hükmî olarak itaatine girmek zo rundadır. Örneğin direk biat ederler veya daha sonra değineceğimiz meşru şartlar çerçevesinde itaat edeceklerini kabul etmeliler. Tüm Müslümanlar rin değil sadece ehli hal ve akdin seçimiyle yetinmenin sebebi ise, Şeriatin kaynaklarından birisi olan icmanın onlarla olduğu içindir. Bunlarla icma oluştuğu zaman muhalefet etmek caiz değildir, çünkü icma kesin delildir.
2- Halifeyi seçen ehli hal ve akitte şu iki şartın bulunması gerekir.
a- İmamet ve hükümleri hakkında içtihat derecesinde olmalıdır.
b- Şahidin haiz olması gereken adalet vb sifatlara sahip olmalilar. Eğer bu şartlara haiz değillerse biatleri geçerli değildir ve onunla imamlık akdolmaz.
3- Seçtikleri kişi açıkça veya kinaye olarak kabul etmelidir. Eğer men olursa zorlama hakları yoktur, çünkü bu, rizaya bağlı bir akittir dolayısıyla icbar ve ikrahla olmaz.
Halef bırakma: Mevcut imam kendinden sonra imam olacak bir halef seçebilir. Aşağıdaki iki şartın mevcut olmasıyla bu metot da sahih ve meşrudur:
1. Halef, zikredilen imamlık şartlarına haiz olmalıdır, öyle ki daha üstünü bulunmamalıdır. Eğer bu şartlar kendisinde yoksa veya ondan daha iyisi varsa imamlığı sahih olmaz.
2- Halef imamlığı kabul ettiğini açıkça belirtmeli ve en sahih go rüşe göre bu, halef birakan imamın hayatında olmalıdır. Görü şünü geç bildirmesinde bir beis yoktur, bunun belli bir zamanı da bulunmuyor ancak kendisini halef bırakan imamın ölümün- den önce olması gerekir. Bu iki şart oluştuğu takdirde birinci imamın ölümü ile ikincinin imamlığı başlar. Halifelik şartları mevcut olduğu sürece ehli hal ve akd, ne halef bırakan imamın hayatında ne de ondan sonra itiraz edemez.
Güçle İstila: Bu yolla imamlığın akdolması için iki şart vardır:
1- Güç kullanarak imamlığa gelen kişi geçen şartlara haiz olması gerekir veya başkasından daha iyi olmalıdır. Adaletin olmayı şında ihtilaf vardır, sahih görüşe göre imam olur ancak yaptığı şeyden dolayı asidir.
2- İstila bir önceki imamın ölümü veya meşru bir sebeple azledil mesinden sonra olmalıdır. Eğer hayatında olur ve o da istilayla başa gelmişse galip olan imamdır. Ancak biatle imam olmuşsa, ikincisi hasmin yense de imam olamaz.
Bu metot, ümmeti bölüp kendi aralarında birbirini kırma vesilesi olan açık bir kapı haline getirilmemelidir. Din ve dünya maslahatını meşru şekil de ifa edeceğini düşünen kişi ve ümmette daha büyük bir zarar vermemekle kayıtlanmalıdır.
S. 4. Biotin asarları nelerdir?
C. 4. Biat veya halef tayini ya da istilayla şartlara haiz birisi imam ol duğunda Müslümanların veli emri olur ve buna aşağıdaki sorumluluklar te terettüp eder:
1. Tüm ümmet içerisinde imamlığın kendisine geçtiği ilan edil melidir. İsmini ve şahsını tanımazlarsa da sıfat ve meziyetle riyle tanıtılır.
2- İmam şu işleri yapmak zorundadır:
a. Kitap, Sünnet ve ümmetin selefi icma ettiği usuller üzere dini korumalıdır. Ömeğin bir şüphe oluşursa veya bir bidatçi çıkar- sa hüccet sunar doğruyu gösterir ve gereken hak ve hadleri uy gular.
b- Allah’ın mali muamelatlar,medeni ve şahsi hukuk ve cinayet ler gibi durumlara taalluk eden hükümlerini uygular. – İslam topraklarında emniyet ve asayişi sağlar, kentleri birbirine bağlayan yolları inşa eder. İktisadi, sosyal, kültürel v.b değişik alanlardaki maslahatları gözetir.
d. Gereken donanım ve gücü sağlayarak sınırları korur ve bu bağ lamda lazım olan her şeyi yapar.
e- Dünyanın dört bir yanında islam’a davetin gelişmesi için çalı şiir ve buna engel olup inat edenlerle cihat eder.
Bu sorumlulukları yerine getirmek için uygun gördüğü yürütme siste mini kullanabilir ve buna yönelik vali, kadı tayin edip azledebilir. Bu konu lardaki tüm uygulamaları geçerlidir. Imam Nevevi diyor ki: Alimler, meşru durumda imama itaatin vacip olduğunu, meşru olmayan şeylerde ise haram olduğu konusunda icma etmişlerdir. İtaat gayri meşru olmadığı sürece adil veya zalim olsun vaciptir. Meşru olmayan bir şeyi emrederse itaati haram olur ve her durumda hak söylenmelidir. Ancak azletme veya kendisiyle sa vaşma girişimi olarak karşı çıkma ise icmayla caiz değildir. Çünkü Müs
müslümanların birliğini bozup fitneye düşürme tehlikesi vardır. Aynı şekilde kendisi batıl bir şey yaparsa Müslümanlar – isyan etmeksizin – karşı çıkıp hakkı açıklamalı ve kabul etmemelidir. Bu durum küfür girişimi veya bunu emretme olmamalıdır, aksi durumda imamlığı lağıv olur ve Müslümanlar biatinden çıkarlar.
S. 5. İmamın insanlarla ilişkisi hangi temeller üzerinde olur?
C. 5. Bu temelleri kısaca şöyle anlatabiliriz:
1- İmam, Peygamber (sas) ve ondan sonra da halifelerinin halefidir. Peygamberle onlar arasında şu fark da unutulmamalıdır: Peygambere vahyediliyordu ve içtihatları vahi tarafından onay landığında yasama sayılır. Ondan sonraki halifelerin imamlığı ise Kitap, Sünnet ve Müslümanların icması ve Allah’ın içtihat edilmesini emrettiği konular bağlamındadır. Bu Sünnetin de genel delaletinin kapsamına girer.
2- Imam, Müslümanların kamu işlerinde, kişisel velayetin geçerli olmadığı konularda velidir. Dolayısıyla tasarrufları maslahat a bağlıdır, eğer maslahat vechi açık değilse yerine getirilmez.
Müslümanlar sadece Allah’ın hükümleri dairesinde itaat ederler, imamın Müslümanlar üstünde bir ayrıcalığı yoktur. Ona itaat kamu maslahatının gerçekleşmesi ve fert maslahatlarıyla
uyumlu olması için gereklidir.
3- İmamın veli, vezir, kadı gibi devlet erkanına verdiği değişik yetkileri kendisi direk kullanabilir. Bunlar hakkındaki şikayet v.b durumlarda merci imamdır. İşleri kendinden daha alt birisi ne bırakıp özel işlerine gidemez. İmam Maverdi Ahkamu’s Sul taniye adlı eserinde şunları kaydediyor: Kendisi işleri kontrol etmeli ve durumu araştırmalıdır. Böylece ümmeti idare etme ve dini koruma konusunda daha gelişmiş politikalar üretir. Lez zet veya ibadetlere dalarak bu işleri başkasına bırakmamalıdır, çünkü bazen güvenilir kişi hain ve dürüst de hilekâr olabilir.
4- Tüm esasılar üzerinde imamın ümmetle ilişkisi güvenilir hiz metçinin hizmet ettiği kişi ve şefkatli aile babasının ailesiyle olan ilişkisi gibidir. Onların saadeti için çalışır, emniyet ve re fahı sağlar. Bunları yaparken ihlâs ve rahmetle yapar, zor ve ikrahla değil.
S. 6. İmam hangi nedenlerle azlolur?
C. 6. Imam şu sebepten birisiyle azlolur: 1- Küfür: Açık sözle olsun veya küfrü gerektiren herhangi bir eylemle olsun, imamdan böyle bir şey vuku bulursa imamlığı iptal olur. Ümmet onun biatinden çıkar ve karşı çıkıp görevin den almaları gerekir. Kebairleri işlemek veya küfür olmayan bazı bidatleri yapmakla fasık olması ise azli gerektirmez. İmam Nevevi Müslim’in şerhinde diyor ki: Ehli Sünnetin icmasıy la sultan fasık olmakla azil olmaz. Çünkü bazen onun azliyle oluşacak fitne, fasık haliyle konumunda kalmasından daha ağır olabilir. Daha önce gördük ki fasık kişi imam olamaz ancak sonradan oluşan fasıklık da – haram ve günah olsa da – azil sebebi değildir.
2.Organ veya duyularında imamlık vazifelerini engelleyecek bir eksikliğin olması: Örneğin, kör veya sağır olursa ya da eli veya ayağı kesilirse azlolur. Eksikliğin şekli değil imamlık sorumlu luklarını yerine getirmeye yönelik etkisi önemlidir. Eğer böy le bir yan etkisi yoksa azli gerektirmez, örneğin vücuttaki bir çirkinliğin oluşması azli gerektiren sebeplerden değildir. Aynı şekilde delilik ve beyin karışıklığı da azle sebeptir. Eğer bunlar sürekli olmayıp sorumluluklarını yerine getirmeyi engellemi yorsa azledilmez aksi durumda görevinden alınır. 3- 3.Tasarrufta bir eksikliğin oluşması: Bu da iki sebeple olur:
a- Haciz: Örneğin yardımcılarının yetkilerini istila edip işleri yü rütmesini engellemesi gibi bir durum azle sebep değildir ve imamlığının devamını da engellemez. Ancak yetkilerini elin den alana ve politikalarına bakılır; eğer dini hükümlere uygun ve adilane davranıyorsa onaylanması gerekir. Bununla birlikte asıl imamın imamlığı da devam eder. İstilacı bunun aksi bir politika izlerse onaylanmaz ve Müslümanlar onu engellemek için mümkün olan her şeyi yapmalıları.
b- Mağlubiyet: Örneğin imam düşmanın eline geçer ve kurtul ması mümkün değilse, tüm ümmet var gücü ve her vesileyle kurtarmaya çalışmak zorundadır. Kurtuluşu mümkün olduğu sürece imamlığı devam eder. Ancak kurtulmasından ümit kesildiğinde imamlığı itibardan düşer ve ehli hal ve akd yeni birini seçmelidir. İkincisine biat edildikten sonra birincisi kurtulursa imamlığa geri dönmez. Fakat daha ikincisine biat edilmemişse görevine gelir ve yeni bir biata da gerek yoktur.
4- Imam kendi kendisini azlederse: Orneğin herhangi bir durum dan dolayı istifa ederse, Müslümanlar içerisinde onun yerine geçebilecek, şartlara haiz biri varsa, ondan alt da olsa istifası kabul edilir. Böylece yönetimden azlolur. Eğer yerine geçecek biri yoksa istifası kabul edilmez ve kendini azletmesinin şer’i bir etkisi olmaz. Çünkü Müslümanlar ona imamlığı yüklerler ve oda, isteyerek veya zorla kabul eder. Daha önce dediğimiz gibi imamlık rıza akdiyse de, böyle bir durumda – istisnai du rumlarda rızaya bağlı birçok akdin zorunluluğa dönüştüğü gibi -icbar oluşulur. Normal durumda farz-i kifayedir, ancak bazı hallerde farz-i ayn olur.
Bu dötr sebepten birisiyle imam azlolduğunda Müslümanlar biat ve ita atinden çıkar ve ehliyeti, sivil konumuyla herhangi bir vatandaş olur. Eğer azline neden olan sebep, ikinci bir imam tayin edilmeden zail olur, direk mevkisine geri gelmez. Ehli hal ve akdin yeniden biat etmesi gerekir.
Kolay Şafi fıkhı
itisam yayınları
Answer ( 1 )
Safi mezhebinde devlet başkanlığı
Ehemmiyeti;imamet yani devlet başkanlığı peygamberliğin ardından gelen dini bir makamdır öyle ki İmam yani devlet başkanı Müslümanların işlerini idare etmek üzere peygamberin yerine halife kabul edilmiştir yalnız aralarında tek bir fark vardır o da peygamber ümmetine tebliğ edilip lazım kıldığı hükümleri vahiy yoluyla Allah teala’dan alır İmam ise yani devlet başkanı bu hükümleri kesinleşmiş deliller olarak kur’an-ı Kerim sünnet veya cumadan alır bu kaynaklardan delil bulamazsa bunların genel istikametine uygun olarak içtihat edip yaz yapar.