Şafi mezhebine göre haciz, hacır

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

S. 1. Haciz nedir?

C. 1. Haciz sözlükte, men etme anlamına gelir.
Istilahta: Mali tasarruflardan men etmek demektir.

S. 2. Kime haciz konulur?

C. 2. Çocuk, deli, malını boş harcayan sefih, borçlarını ödeyemeyen müflis, ölüm yatağındaki hastaya malının üçte birinden fazlasında ve ticaret izni verilmemiş köleye haciz konulur.
Çocuğun ve delinin yaptığı alışveriş ve hibe gibi tasarrufları sahih de ğildir. Müflisin zimmetinde yaptığı muamelat sahihtir, örneğin selem satışı yapabilir ve borçla satın alabilir. Ölüm yatağındaki hastanın malının üçte birin üzerinde yaptığı tasarruf, kendinden sonra varislerin inisiyatifine kal mıştır. Kölenin yaptığı alışveriş zimmetinde kalır, özgürlüğüne kavuştuğu takdirde öder.

S. 3. Haczin kaç kısmı vardır?

C. 3. Haczin iki kısmı vardır:
1. Kendi yararı için kendisine haciz getirilen kişi: Çocuk, deli ve malını boş harcayan sefih bu kısma girer.
2. Başkasının yararı için kendisine haciz getirilen kişi: Borç altın- da kalmış borçlu, ölüm yatağındaki hasta – malının üçte birisi nin fazlasındaki tasarrufu – ve ticaret izni olmayan köle de bu kısma girer.

S. 4. Çocuk, deli ve sefihe taalluk eden haciz hükümlerinin en önemlileri nelerdir?

C. 4. İlk olarak: Çocuk, deli ve sefihin alışveriş, rehin, hibe, nikâh gibi tasarrufları sahih değildir yani herhangi bir akitte kendi başlarına taraf ola mazlar. Çünkü Kitap ve Sünnetin delalet ettiği haczin faydası budur ve buna şu hükümler terettüp eder: Hacizli kişi bir mal satın alır veya borç edinirse ve bu mal elinde doğal bir afetle veya kendi taksiratıyla telef olursa sorum lu olmaz, satıcı veya borç verenin ondan isteme veya tazmin etme hakki yoktur. Hacizli olduğunu bilip bilmemesi hükmü değiştirmez, çünkü kişi maslahatını gözetmek durumundadır. Ayrıca malını bir hacizliye kabzettirip telef ettirerek kendi hakkını kendi hilal etmiş olur.
Fakat hacizli üç durumda sorumlu olur:
1.Kendisi gibi reşit olmayan biri verirse, 2. Reşit birisinden, izni olmaksızın alırsa,
3. Satan veya borç veren teslim etmesini ister ancak hacizli olumlu cevap vermeyip kaybettikten sonra malı telef ederse sorumlu olur.
Bu üç durumda da sorumlu olur yani telef ettiği malın değeri zimmetine geçer, çünkü veren tarafın hiçbir taksiratı yoktur. Mal ile ilgili – hacizden önce veya sonra – hiçbir itirafına itibar edilmez; bir borcu olduğunu ik rar etmesi veya bir malı telef ettiğini itiraf etmesi gibi, çünkü hacizli kişi, kendisine herhangi bir mali sorumluluğun taalluk edeceği ehliyetten men edilmiştir. Had veya kısas gerektiren bir suçu itiraf etmesi ise farlıdır, bu yerinde bir ikrar olur ve buna gereken hükümler terettüp eder. Çünkü hiçbir mali sorumluluk gerektirmiyor. Ancak reşit olduktan sonra haciz durumun da yaptığı bir mali sorumluluğu itiraf ederse, itirafı kesinlikte sahihtir ve ödemekle mükellef tutulur. Bütün bu hükümler, tanık ve zahir delillere da yanarak verilen mahkeme kararları bağlamındadır. Fakat işin arka yüzünde yani Allah’a karşı olan sorumluluk açısı farklıdır, haciz kalktıktan sonra kendi aleyhine ikrar ettiği hakları yerine getirmelidir.
İki: Çocuk ve onun hükmünde olan deli ve sefihten, mali olmayan ve mali bir zimmet gerektirmeyen bütün tasarrufları kabul edilir. Bütün ibadetleri makbuldür fakat ayıklık gerektiren ibadetlerde devamlı delilik durumunda olanlar müstesnadır. Ancak bunlar, mallarının zekâtını kendileri dağıtamazlar çünkü bu, ehliyet ve rüşt gerektiren mali bir tasarruftur Bunu velileri veya velilerinin izin verdiği bir kişinin nezaretinde yaparlar ve zekâtın verileceği kişiler belirlenir. Hacizli, velinin nezaretinde dağıtır, çünkü yalnız başına bırakıldığında mal telef etme endişesi vardır.
Üç Eğer sefihliğin menşei küçüklük ve reşit olmamak ise, zikredilen hükümler iddiaya ve hâkim kararına ihtiyaç duymadan terettüp eder. Çocu ğun reşit olmasıyla sefihlik bitip haciz kalktıktan sonra geçici bir sebeple tekrar sefihlik başlarsa, hâkimin kararı olmaksızın hükümler geri dönmez ler. Delilik de bu tür sefihlik kapsamındadır.
Dört: Çocuk ve sefihliği arızi bir neden olmayıp küçükten devam eden çocuk hükmündeki sefihlerin velisi babasıdır sonra baba tarafından – nekadar yukarı gitse de dedeleridir daha sonra bunların vasiyet ettikleri kişi olur. Velide adalet şartı aranır, eğer veli adilken fasık olursa, hâkim velayeti ondan alır uygun gördüğü birisine verir veya kendisi olur. Reşit iken sonradan arızi bir nedenle sefihlik peydah olursa veya delirirse, hâkim kendisi veya vekili olacak biri veli olur. Çünkü o haciz hükmünü koyabilir ve velilik de onun hakkıdır.
Beş: Veli kim olursa olsun hacizlinin malında maslahatın gerektirdiği gibi tasarruf etmek zorundadır. Örneğin teleften korumalı ve kumar olma yan yollarla artmasını sağlamalıdır. Bu bağlamda ticarette değerlendirmeli veya gayrimenkul alımında harcamalı ya da bunlara benzer kar ve gelir ihti mali yüksek sektörlerde artmasını sağlamalıdır. Eğer veli müvellinin malını arttırmakta gereken önemi göstermiş fakat elinde olmayan bir nedenle zarar etmişse sorumlu olmaz ve reşitlikten sonra onunla hacizli arasında ihtilaf olsa da, yeminiyle birlikte sözü doğrulanır. Hacizlinin malını koruma karşı linda veli ücret alabilir mi sorusunun cevabı ise velinin durumudur. Eğer engin ise alması caiz değildir fakat fakir olup hacizlinin malıyla uğraşmak onu kendi işinden alıkoyuyorsa, örf çerçevesinde bir ücret alabilir. Bu mik tan hâkim veya yerine geçecek biri belirler.

S. 5. Müflise getirilen hacze taalluk eden en önemli hükümler nelerdir?

C. 5. Bir: Müflisin borçları malından fazla olmadığı sürece kendisine haciz konulamaz, eğer mal ile borcu eşit miktarda veya mali daha fazia tasarrufuna haciz getirilmesi caiz değildir. Nafakası bu maldan olması veya günlük çalışmasından kazanması hükmü değiştirmez.
İki: Borç sahipleri talepte bulunmazlarsa haciz konulmaz, eğer kendi aralarında ihtilafa düşerlerse, borçları borçlunun tüm malından daha fazla olması halinde, haciz isteyenlerin talebine cevap verilir.
Üç Hâkim müflis aleyhine haciz kararı verdiği takdirde, borçlar müf lisin zimmetinden mallarına intikal eder yani malının durumu, mürtehin hakkının taalluk ettiği rehine durumuna benzer. Allah borç sahiplerine, hak ve borçlarını elde etmeleri için müflisin malına el koyma hakkı vermiştir.
Dört: Hâkim sünnet olarak müflis hakkında verdiği haciz kararını ilan etmelidir, böylece insanlar onunla alışveriş yapmaktan sakınırlar.
Beş: Hâkim veya vekili mallarını satmalı ve kıymetini borçlarına göre alacaklılar arasında bölüştürmelidir ve mümkün mertebe erken yapması sünnettir. Satışta ve satışın şeklinde hacizlinin maslahatını gözetmek zo rundadır. Örneğin önce yiyecek v.b çabuk bozulan malları sonra menkul ve daha sonra gayrimenkulleri satmalıdır ve her malı kendi pazarında ve değe riyle satmalıdır. Satışı hacizli ve alacaklıların nezdinde yapması sünnettir. Hâkim yiyecek, ev gibi kendisinin ve ailesinin yaraşır miktarda – zaruri ihtiyaçlarını bırakmalıdır. Eğer kendisine yaraşır miktarı aşarsa hâkim uy gun gördüğü miktara indirir.
Altı: Mal veya değeri, hisselerine göre alacaklılara taksin edildiğinde,
geri kalanı için, durumu düzelene kadar mühlet vermeliler. Hacizlinin mal ları alacaklılar arasında dağıtıldıktan sonra borcun kalanı için onların hesa bina çalışması veya ücretle onlara çalışması talep edilemez.

S. 6. Müflise haciz konulduktan sonra tasarruflarına taalluk edenen mühim hükümler nelerdir?

C. 6. Bu bağlamdaki hükümleri şöyle sıralayabiliriz:
. Hakkında haciz kararı verilmiş müflisin-alışveriş, rehin, hibe ve kira gibi, kendi malina taalluk eden hiçbir mali tasarrufu sa hih değildir. Mezhebin bu konudaki sahih görüşü budur. Buna karşıt olan görüş göre -ki bu görüş zayıftır- yaptığı tasarruflar muallâktadır; eğer alacaklıların borçlarından daha fazla olduğu görülürse yerine getirilir, aksi durumda batıldır.
. Zimmetine taalluk eden bütün mali tasarrufları sahihtir, örne ğin selem satışı veya zimmetinde vasıflı satış yapabilir, çünkü bunun alacaklılara bir zararı olmaz.

. Nesnel mallarına taalluk etmeyen bütün tasarruflan caizdir Bunlar (b) fikrasında zikrettiğimiz gibi zimmetine veya hiçbir mali taalluku olmayan tasarruflar olabilirler. Örneğin nikäh boşanma, gül’ü’ yapma, lehine sabitlenmiş bir kısası uygulama veya kısastan vazgeçme gibi ve kısastan vazgeçme bağlamında diyete dönüştürebilir veya diyeti de düşürebilir. Fakat hacizli kadın kendi hakkında hul’û yapamaz, çünkü bu tasarruf, ala caklıların hakkı olan mallarına taalluk eder.
. Hacizden öncesine dönen hakkındaki -mal veya hak-her iti rafi kabul edilir ve malina taalluk eden bütün hükümler buna terettüp eder. Çünkü bu, üzerinde başka hakların da olduğunu ve bu hak sahiplerinin mevcut alacaklılarla mallarında ortak ol duklarını itiraf etmektir. Ancak hacizden sonra mallarına taal luk eden bir ikrarda bulunursa bu ikrar reddedilir ve alacaklılar bunu kabul etmek zorunda değiller. Dolayısıyla müflisin yarar larına ikrarda bulunduğu kişiler, malların taksimine dahil ol namazlar ve haklärını alabilmek için haczin kalkmasını beklerler.

S. 7. Hastaya taalluk eden hükümler nelerdir?

C. 7. Hastaya taalluk eden hükümler: Bir: Eğer bir varisi yoksa veya küçük çocuk gibi tasarrufu caiz olmayan biriyse, malın üçte birinin üstünde tasarruf yapması caiz değildir. Bu tasarrufun kesin veya vasiyet gibi ölümüne bağlanmış bir tasarruf olması fark etmez. Eğer bu sınıra bağlılık göstermeden tasarrufta bulunursa, üçte bir dâhilinde yerine getirilir ve fazlası iptal olur. Bu hüküm, peş peşe yaptığı tasarruflarda geçerlidir, eğer hepsini bir defada yaparsa malın üçte biri bun lara bölünür yettiği takdirde yerine getirilir aksi durumda hepsi iptal olur.
İki: Tasarrufu caiz olan bir varisi varsa, malının üçte biri üzerinde yapığı tasarruflar mirasçının inisiyatifine kalır, eğer uygun görürse yerine geti rilir yoksa iptal olur. Mirasçının inisiyatifi ise ölümden sonra başlar.
Üç: İkinci hüküm, hastanın tüm malını kapsayan bir borcu olmadığı durumda geçerlidir. Eğer böyle bir borcu varsa, ücte birine bakılmaksızın malın hepsine haciz konulur.
Dört: Bu konuda hayırlar, tasarruflar ve vacip nafakalar arasında fark uliklar vardır; geçen üç madde hayır ve teberrulara uygulanır. Tasarruf ve vacip nafakalar ise; eğer hayatında verilmesi kesinleşmiş bir tasarrufsa ma In tümünden karşılanır. Eğer ölümünden sonrasına vasiyet ederse, örneğin bir borcunun ödenmesini veya yerine vacip haccın yapılmasını vasiyet eder ve mutlak bırakırsa yine malın tümünden karşılanır. Eğer üçte biriyle ka vitlarsa üçte birinden ödenir fakat malın üçte biri bu tasarruflara yetmediği takdirde tamamlanması gerekir.

S. 8. Buluğ-ergenlik ve rüşt nedir ve nasıl bilinir?

C-8: Allah Teâlâ küçükler üzerindeki haczin kalkmasını iki sıfata bağ lamıştır: Buluğ ve rüşt.
Buluğ-ergenlik: Buluğdan maksat, insanın ilahi tekliflere ehil olma ya
şına ulaşmasıdır, genel insani sıfatlarda sağlam olduğu takdirde buluğ yaşı şu üç şeyden biriyle bilinir:
1. Kadın veya erkek, on beş yaşını tamamlamak
2. Yine iki cins hakkında meninin gelmesiyle ihtilam olmak
3. Kadınlarda hayız kanının görülmesi
İhtilam veya hayız kanının görülmesinin mümkün yaşı dokuzu tamam lamakla başlar. Bu yaştan sonra erken veya geç görülmesi bölge ikilimi ve yaşam şartlarına bağlıdır.
Rüşt: Rüştten maksat, malı koruma ve riayet etme yollarını öğrenmektir, bu da sınama ve tecrübeye dayanır. Ancak bunda dindar olma şartı da aranır mı sorusuna ise, bazı âlimler aranır cevabı vermiştir. Onlara göre hem din hem de dünya işlerinde doğru yolu izlemeyene reşit denilmez. Mez hebin diğer bazı âlimlerine göre ise, burada aranan reşitlik mal ve dünya işlerindedir. Çünkü bu makamdaki araştırmanın konusu budur.

Kolay Şafi fıkhı
itisam yayınları

Cevapla