Şafi mezhebine göre karzın (borç) hükümleri

Question

KARZ’IN (BORÇ) HÜKÜMLERİ

S. 1. Karz nedir, rükünleri ve şartları nelerdir?

C. 1. Karz sözlükte kesmek anlamına gelir.
Islahta: Borçludan mislini geri almak karşılığında yapılan temellüktür. Rükünleri:
1. Sıyga; bunun için icap ve kabul şarttır.
2. Taraflar: (borç veren ile alan) bunların tasarruf sahipleri olma ları gerekir yani akil, ergen, reşit olup ve ikrah bulunmamalıdır.
3. Borç verilen mal, bunun da şartlar:
-Alışverişle mülk edinilebilecek şey olmalıdır.
-Bir ayrılığa mahal bırakmayacak şekilde vasıflandırılması gerekir, selemin şartlarında olduğu gibi. Karzda geri vermek için süre şartı veya borç verene bir fayda sağlama şartı koşulması caiz değildir.

S. 2. Karze terettüp eden hüküm nedir?

C. 2. Karz sahih olursa şu hüküm terettüp eder; nin mülkiyetinden verilenin mülkiyetine intikal eder ve borç veren kişi talep borç verilen mal, verenin mülkiyetinden mülkiyetine intikal eder ve borç veren kişi talep ettiği zaman bedelini geri alır. Sahih olan, borç eden kişi malı kabzetmekle mülk edinir, çünkü kaybettikten sonra malda tasarruf etmesi ittifakla caizdir. Bu da tasarruftan önce kabız ettiğini gösterir, eğer kabzetmekle mülk edin miş olmasaydı tasarruf etmesi caiz olmazdı. Buna göre karz akdi tamam landığı ve borçlu malı kabzettiğinde, bir görüşe göre borç veren borçlunun rizası olmadan malı geri alamaz ancak bedelini alabilir, çünkü karz akdiyle vacip olan budur. Fakat daha sahih olan; borç verilen mal olduğu gibi kaldı gi ve başkalarına ait haklar taalluk etmediği sürece borç veren kişi geri alma hakkına sahiptir. Bu, borçlunun kabızla malı mülk edindiğini engellemez, çünkü borç veren, malin yok olması durumunda bedelini isteyebilir, malin varlığı halinde kendisini geri istemesi daha evladır. Çünki mal bedelinden daha ulaşılabilirdir. Dolayısıyla borç veren malı geri istediği takdirde borclu vermek durumundadır. Eğer mal mevcut olup lakin olduğu gibi değilse, örneğin koyun boğazlanmış veya buğday öğütülmüş ya da başkasına ait bir hak taalluk ede se, omeğin borçlu rehin vermişse borç veren kişi geri çeviremez ve malin kendisini geri verilmesini talep edemez. Borçlu malı kiraya verirse mal sa hibi geri çevirebilir ve malın kendisini talep edebilir. Rehin bundan fark hdır çünkü rehin alan kişinin rehine mala taalluk eden hakkı vardir taka kiracının böyle bir hakkı yoktur. Aynı şekilde malda bitişik veya ayak bir fazlalık oluşursa mal sahibi geri alma hakkına sahiptir. Çünkü bitişik fazla lik maldandır, ayrık olan fazlalık ise, borçlunun mülkiyetinde oluştuğu için onun mali olsa da malın geri alınmasına engel değildir. Borçlunun malın kendisini geri verebileceği ancak borç verenin malin misli veya değeri gibi bedelini talep etme hakkı olmadığı konusunda bir ihtilaf yoktur.
Mülkiyetin intikali hakkındaki ikinci görüşe (sahihin karşıtı) göre ise; borçlu hibe verme, satma, telef olma veya etmek gibi mülkiyeti kaldıracak bir tasarrufta bulunmadıkça malı mülk edinmiş olmaz. Çünkü mülkiyet bu nunla belli olur ve ondan önce borçlunun iade edebileceği gibi, mal sahibi de geri talep etme hakkına sahiptir. Eğer borçlu kabızla malı mülk edinirse. ikisi de-borç veren ve alan-bu mülkiyeti feshetme hakkına sahip değildir ve dolayısıyla geri verme veya isteme hakları da yoktur. Bu görüse göre mal sahibi, borçlunun elinde önceki haliyle kaldığı sürece, tek sözle mali geri alabilir. Çünkü hala mülkiyetinde olup borçlunun mülkiyetine geçmemiştir. Bu iki görüş arasındaki ayrılığın faydası, borç verilen malın nafakası veya menfaati olmasıyla ortaya çıkar: Kabızla mülkiyetin oluştuğunu söyleyen görüşe göre, tasarruf etmezse dahi kabzettiği andan itibaren malın giderleri ve gelirleri borç alana aittir. Mülkiyetin ancak tasarrufla sabit olduğunu söy leyen görüşe göre ise, borç alan aldığı malda tasarruf etmediği sürece malin nafakası ve menfaati mal sahibine aittir.

S. 3. Borç veren ne zaman malın bedelini talep edebilir?
C. 3. Borç veren, borç alan kişi kaybettikten sonra malını dilediği za man geri talep edebilir. Çünkü karzın hükmü, talep durumunda borçlunun malı sahibine geri vermesini gerektirir. Aynı şekilde bu akitte fazlalık olm dığı için belli bir ödeme zamanı da yoktur. Akit yapılırken ödeme zamanı belirlenip belirlenmemesi veya bu konuda belli bir örfün olup olmaması hükmü değiştirmez, Şafiilere göre durum böyledir.

S. 4. Karzda vakit şartı caiz midir?

C. 4. Mal sahibinin dilediği zaman malını geri isteme hakkına sahip olduğu ve akit yapılırken ödeme zamanı belirtilse veya belirtilmezse hük mün aynı olduğu yukanda geçti. Buna göre akit yapılırken ödeme zamanı belirlense dahi buna bağlı kalmak zorunlu olmayıp şart lağv sayılır. Eğer zaman belirlemede borç veren için bir maksat varsa -örneğin zaman gasp ve talan zamanı olup zanninca emniyetli bir zaman belirlerse- akit fasit olur, çünkü borç verene bir menfaat sağlama şüphesi doğar, bu da akitte fazla bir şarta benzer. Fakat borç veren için bir maksat yoksa akit sahihtir ve belirlenen zamana bağlılık zorunlu degil müstehap olur. Çünkü sözü yerine getirmek olur.

S. 5. Borç veren verdiğinden daha iyisini talep edebilir mi?

C. 5. Hayır, bu caiz değildir çünkü faiz olur.

S. 6. Borçlu – şart koşulmadan – daha iyisini geri vermesi caiz olur mu?

C. 6. Evet, caizdir.

S. 7. Tam on lira karşılığında bozuk on lira borç vermenin hükmü nedir?

C. 7. Mal sahibine herhangi bir menfaat sağlayan şart, faiz olacağından
caiz değildir.

S. 8. Borç veren rehin veya tazmin şartı koşabilir mi?

C. 8. Evet, bu caizdir.

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-25T09:39:32+03:00

    İslam hukukunun Şafi ekolüne göre, karz (borç) kavramı finansal işlemlerin önemli bir yönüdür. Kard, herhangi bir ek menfaat veya faiz alınmadan geri ödeme beklentisiyle bir tarafın diğerine verdiği bir krediyi ifade eder.

    Şafi mezhebinde karz, bir hayır işi ve muhtaçlara yapılan bir yardım şekli olarak kabul edilir. Mali zorluklarla karşılaşan veya geçici mali desteğe ihtiyaç duyanlara borç para verilmesi teşvik edilir. Borç veren, bir iyi niyet ve cömertlik biçimi olarak, borç alınan miktarın daha sonra kararlaştırılan bir tarihte geri ödeneceği anlayışıyla borç alana borç verir.

    Şafi mezhebinde karz ile ilgili birkaç temel ilke vardır:

    Faizsiz (riba): Borç veren, kredi için herhangi bir ek tutar veya faiz talep edemez. Karz, maddi kazanç için değil, bir hayır işi olarak verilmelidir.

    Geri Ödeme: Borçlu, krediyi kararlaştırılan şekilde ve zaman diliminde geri ödemekle yükümlüdür. Kredi geri ödemesi borçlunun borcu olarak kabul edilir ve zamanında yerine getirilmesi beklenir.

    Sadaka ve iyi niyet: Borç verenin borç vermedeki niyeti, başkalarına yardım etmeye ve Allah’ın rızasını gözetmeye dayalı olmalıdır. Herhangi bir art niyet veya beklenti olmaksızın hayırsever bir zihniyetle yapılmalıdır.

    Diğer İslami düşünce okulları gibi Şafi okulunun da mali konularda adalete, hakkaniyete ve etik davranışa önem verdiğini belirtmekte fayda var. Karz ilkeleri, İslami öğretilerden türetilmiştir ve İslami finans ilkelerini desteklerken sosyal refahı artırmayı ve finansal yükleri hafifletmeyi amaçlar.

    Her zaman olduğu gibi, Şafii mezhebine göre karz ve bunun bireysel durumlara uygulanması hakkında özel rehberlik için İslami finans alanında nitelikli bir alim veya uzmana danışılması tavsiye edilir.

    En iyi cevap

Cevapla