Şafi mezhebine göre vakıf

Question

S. 1. Vakıf nedir ve rükünleri nelerdir?

C. 1. Vakif sözlükte, hapsetme, tutma anlamına gelir.
Istilahta ise: Faydalı kalıcı bir mali faydalanma amacıyla mubah bir yolda tasarruftan alıkoyup hapsetmektir.
Rükünleri:
1. Vakfeden kişi: Bu kişinin mükellef, özgür-hür, teberru için ehil ve malın sahibi olması şarttır.
2. Vakfedilen şey: Bunun da nesne, belli ve mülk olması gerekir. Sahibinin mülkiyetinden vakfedileceği konuma nakledilebilir olmalıdır. Faydası devamlı olmalı ve haram bir yolda olmama lıdır.
3. Kendisine vakfedilen kişi: Eğer vakıf yönü belli bir kişi veya grupsa mülk edinmeleri mümkün olmalıdır. Eğer yön ise ha ram bir yol olmamalıdır. Vakıf müebbet veya vakfedilen kişi den sonra müebbet olmalıdır. Örneğin Ali’ye ve ondan sonra da fakirlere vakfettim demelidir.
4.Siyga: Ebediyet ifade eden bir lafız olması şarttır.

S. 2. Vakfın mülkiyeti ve menfaatleri kime ait olur?

C. 2. Vakfeden kişi bir ayn (nesne) veya araba ya da silah vakfettiğinde malın mülkiyeti Allah yoluna naklolur. Vakıf ne vakfedene ne de kendisine vakfedilene ait olur. Nesnenin menfaatleri, eğer belli ise kendisine vakfesi len kişiye aittir, dolayısıyla kendisi bu menfaatten yararlanma hakkı olduğu gibi kiralama veya iare gibi yollarla başkasına da verebilir. Vakfedildikten sonra maldan türeyen şeyler de vakfedilene aittir, ağaçların meyveleri, hay vanın sütü, yünü ve yavrusu buna örnektir. Eğer kendisine vakfedilen belli biri değilse, örneğin fakirler gibi bir yön olursa menfaatler onlara ait olur.

S. 3. Vakıf malında tasarruf caiz mi?

C. 3. Vakıf malında tasarruf caiz değildir. Vakfeden veya kendisine vak fedilen – belli veya belirsiz olsun – kişi satamaz, hibe veremez, miras bırakamaz. Mülkiyeti Allah yolunda kalır, yararları vakfedilen cihete sarf edilir
ve mümkün mertebe vakfenin şartları yerine getirilir.

S. 4. Vakfın nafakası kime ait olur?

C. 4. Vakfın, hayvanın yemi, binanın onarımı ve aletlerin tamiri gibi gi derleri varsa bunlar vakfedenin koyduğu şarta göre ya malından veya vakfın malından karşılanır. Eğer vakfeden bir şart koymamışsa, vakfın gelirinden karşılanır. Geliri yoksa veya iptal olmuşsa Müslümanların beytülmalinden ödenir. Çünkü Müslümanların yararına vakfedilmiş ve giderlerini karşılar mak Müslümanlar için faydadır.

S. 5. Kendisine vakfedilen ölürse hükmü ne olur?

C. 5. Eğer vakfeden vakfettiği kişiden bir başkasını da belirtmişse, ölümünden sonra ona naklolur. Örneğin vakfeden der ki: Bu evi veya arabayı babama ve sonra da fakirlere vakfettim. Başka birini belirtmezse vakıf ken disine döner ancak vakıf olarak kalır ve öncekinin en yakın akrabalarına vakfeder. İki kişi ve onlardan sonra da fakirlere vakfederse, örneğin dese ki: Ali ve Ömer’e daha sonra da fakirlere vakfettim ve ikisinden biri ölürse onun da hissesi diğerine geçer. Çünkü vakfeden, vakfın naklini ikisinin de ölümüne bağlamış ancak bu şart daha gerçekleşmemiştir. Eğer iki kişiye vakfedip aralarında ayırım yaparsa, örneğin derse ki: Bu evi şu ikisine yarı yarıya ve sonra fakirlere vakfettim. Birisinin ölümüyle hissesi diğerine geç mez, çünkü bu iki vakıf sayılır ve ölenin hissesi fakirlere geçer.

S. 6. Başlangıç ve devam açısından kopuk vakfın hükmü nedir?

C. 6. Vakfın başlangıç ve devam açısından farklı hükümleri vardır ve en önemlileri şunlardır:
1. Sonu kopuk bir mevcuda vakıf: Örneğin derse ki: Bu kütüpha neyi çocuklarıma veya Ali’ye ve nesline vakfettim ancak gerisini söylemezse vakıf sahihtir. Çünkü vakıftan amaç, hayır ve devamlılıktır, başta sarf ettiği yönü belirttiği zaman hayır yo lunda devam ettirilmesi kolaylaşır. Zikredilen kişi öldüğünde vakıf olduğu gibi kalır ve ölenin en yakın akrabalarına sarf edilir. Çünkü akrabalara sadaka vermek en faziletli hayırlardandır, bu sadaka hem sadaka hem de sılayı rahimdir.
2.Başı kopuk vakıf: Örneğin bu ev gelecekteki çocuklarıma ve sonra da fakirlere vakıftır derse, batil olur. Çünkü ilki için halihazırda mülkiyet imkânı yok, ikincisi ise birincisine teret tüp edildiği için batıl olur.
3.Ortası kopuk vakıf: Örneğin derse ki: Bu dükkāni Halit’in ço cuklarına sonra bir adama ve daha sonra fakirlere vakfettim, vakıf sahih olur. Çünkü başta ve devamda sarf edilen cihet var dır ve Halit’in çocuklarından sonra fakirlere vakfedilir. Vakfe denin yakınlarına vakıf edilmez, çünkü bitiş süresi bilinmiyor.

S. 7. Vakıf velayeti nedir, kim buna daha müstahaktır, onun şartları ve görevleri nelerdir?

C. 7. Vakıf için, maslahatını gözeten, koruyan ve gelirin vakfedenin be lirlediği yere sarf edecek bir bakıcı gerekir. Buna en uygun kişi vakfedenin kendi belirlediği kişidir. Kendisi bakacağını şart koşarsa, kendisi en uygun kişi olur, başkasını – bir veya daha fazla – şart koyarsa o-onlar yapar. Vakfe denin bakıcıyı kendi hayatında belirlemesi ile vasiyet etmesi arasında fark yoktur. Çünkü böyle bir sadakada bulunarak Allah’a yaklaşmış olur, dola yısıyla sarf cihetinde şartlarına uyulduğu gibi bakıcı şartına da uyulur. Eğer falancayı vakfın velisi yaptın o öldüğünde ise falanca olsun derse caizdir. Çünkü vakfını koruma isteği gerçekleştirilmelidir.
Vakıf nazırında aranan şartlar:
1. Adalet: Adalet din işlerinde doğru olmaktır. Nazırda adalet şar ti anır çünkü nazırlık velayettir velayette ise adalet şarttır.
2. Kifayet (yeterlik): Bundan kasit, nazın olduğu şeyde tasarruf gücüne sahip olmak ve iyi idare şekillerini bilmektir.
Eğer nazırda bu şartlardan birisine halel gelirse hâkim onu vakfın na zırlığından alır ve kendisi veya veli tayin ettiği biri bakar. Eğer halel zail olur ve tekrar velayet şartına haiz olursa, vakfeden kişi onu özellikle nazır olarak belirttiği takdirde işine geri döner. Nazır ancak maslahat ve ihtiyat yönlerinde tasarruf edebilir. Çünkü başkalarının haklarına bakıyor ve bu açıdan yetim velisine benzer.
Nazırın vazifelerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:
Vakfın imar, icare, gelir tahsili ve müstahaklarına dağıtma, aslı ve gelirleri ihtiyatla korumalıdır, çünkü onun gibi birisinin görevi bunlar olur. Nazırın tüm bu tasarruflarda bulunabilmesi için vakfedenin mutlak izni gerekir, eğer bazı işlerde sorumlu kılarsa, şarta bağlılık için onları geçemez. Nazırın durumu vekil gibidir, ancak vekil edindiği sınırlarda tasarruf hakkı vardır. Vakfeden iki kişiyi nazır tayin ederse biri yalnız tasarrufta bulunamaz ancak sadece birisine böyle bir izin vermişse onun tasarrufu caiz olur. Nazır için vakfın gelirinden bir şey belirtmişse alma hakkı vardır, eğer bir ücret beyan etmemişse ücret alamaz. Nazır durumu mahkemeye götürüp bir ücret talep ederse, hâkim – vakfa ücretsiz ba kacak birini bulamazsa – yaptığı işe uygun bir ücret verebilir. Nazır örf dâhilinde vakfın meyvelerinden yiyebilir. Ömer (ra)’in dediği gibi “vakfa veli olan maruf çerçevede ondan yerse bir beis olmaz.” Nazır vakfın geli rini müstahaklarına dağıttığını iddia edip onlar da inkâr ederse, eğer belli iseler söz onlarındır. Belli değillerse hâkim hesap isteyebilir ve muhtemel rakamlar açıklarsa onaylar, eğer töhmette kalırsa hâkim yemin etmesini ister. Ehliyetinin zail olmasıyla nazır azledilir, bununla birlikte vakfede nin azliyle de azlolur. O zaman da yerine başkası tayin edilebilir. Çünkü nazır vekildir, müvekkil dilediği zaman vekili azledebilir, ancak vakfe derken onun belli bir kişinin nazırlığını şart koyarsa-bir maslahat için de olsa – artık azledemez. Çünkü akit anındaki şart değişmez. Aynı şekilde örneğin fakirlerin çocuklarına vakfederse sonra zenginlerin çocukları ola rak değiştiremez. Dediğimiz gibi vakfın şartı değişmez.

S. 8. Vakfın helakı ve buna bağlı olan hükümler nedir?

C. 8. Vakıf mali helak olabilir ve bu durumda malın türüne ve yok oluşunun şekline göre farklı hükümler oluşur şöyle ki:
1.Vakıf eti yenmeyen bir hayvan ise, öldüğünde derisi kendisinevakfedilene verilir. Çünkü onun hakkıdır. Deri tabaklandığında yine kendisine vakıf olur ve yararlanır ancak vakfedenin ama am korumak için satamaz.
2.Vakfedilen mal eti yenen bir hayvansa ve kendisine vakfedilen kişi hayvanda bulunan bir hastalık v.b sebepten öleceğini söylerse, zaruretten dolayı kesip etini satmak ve parasıyla yerine cinsinden bir hayvan alıp vakfetmek caizdir. Bir görüşe göre etin durumu hâkime kalır maslahat gördüğü şekilde yapar
3.Vakıf telef edildiğinde eğer telef eden kişi değerini tazmin ede cekse emeğin biri kasten telef ederse – değeriyle benzeri al ve yerine vakfedilir. Kendisine vakti edilen kişi değerini mülk edinemez. Çünkü vakfenin devamlı sevap maksadı korunmaldır. Eğer benzeri tam olarak alınamazsa bir kısmı alınır, çünkü bu, vakfenin amacına daha uygundur. Benzerinin bir kısmın almak da mümkün olmazsa, vakıf vakfedenin en yakınlarına döner. Vakıf tazminsiz veya kendiliğinden telef olursa, vakıf
malının zail olmasıyla vakıf son bulur. 4.Vakfedilen ağacın kuruması, rüzgâr veya selin kaldırması gibi tazmin edilemeyecek bir sebepten dolayı vakfın menfaati mu attal olursa vakıf bitmez. Gövdesi vakıf olarak kalır ve vakfin devamı için icare gibi yollarla faydalanma sürer. Solmaz ve hibe verilmez, eğer odun olmaktan başka bir faydası kalmazsa kendisine vakfedilen yakabilir.
5.Eğer vakıf malı cami hasırları olup çürür veya ağaç olup kin lırsa ve ancak yakılmaya yararsa, zayi olmaması veya fayda siz yer kaplamaması için satılabilir. Az da olsa parasının vakfa dönmesi zayi olmasından daha iyidir, buna göre parası cami ye harcanır. Eğer mümkünse telef olanın benzeri alınır. Ancak yakılma dışında başka işe de yararsa, vakfedenin amacını sür dürmek ve malın kendisini korumak amacıyla satılması caiz olmaz.
6.Cami yıkılır ve tekrar inşası mümkün olmazsa da satılması caiz değildir, çünkü başka zaman yine inşa dilebilir. Caminin bir ge liri varsa maslahatına harcanır, eğer tekrar yapımının beklentisi varsa geliri korunur yoksa en yakın camilere harcanır.
7.Caminin yıkılmasından endişe dilirse, hâkim yıktirip malzeme sinden başka bir cami yaptırır. Vakfedenin maksadını korumak için taşı ve enkazındakilerle başka bir şey yapılmaz. Yıkılan caminin yakınında yapılması daha evladır.
8.Bir dere üzerine inşa edilmiş köprüye mal vakfedilir ve dere yıkılır köprü muattal olursa ve insanlar başka bir köprünün ya pimina hacet duyarsa, mümkün mertebe vakfedenin amacını korumak için bu köprü ihtiyaç yerine nakledilebilir.

Kolay Şafi fıkhı
itisam yayınları

Answer ( 1 )

    0
    2025-02-20T19:18:30+03:00

    Şafi mezhebine göre vakıf, bir kişinin malını, mülkünü veya geliri belirli bir amaç için bağışlayarak, bu malın kullanımını belirli şartlarla belirlediği bir hayır kurumudur. Vakıf, genellikle dinî, sosyal veya kültürel bir amacı yerine getirmek için kurulur. Şafi mezhebine göre vakıf, dinî bir terim olarak, vakıf malının sahibi tarafından malın gelirinin, vakıf amacı doğrultusunda kullanılacak şekilde bağışlanması ve malın esasen sahibinin tasarrufundan çıkması anlamına gelir.

    Şafi mezhebine göre vakıf konusunda bazı önemli noktalar şunlardır:

    Vakıf Kurmanın Şartları: Şafi mezhebinde vakıf kurmanın geçerli olması için vakıf malının, sahibinin tasarrufundan çıkıp vakfa dönüşmesi gerekir. Vakıf malının akıl sağlığı yerinde olan, hür bir kişi tarafından yapılması şarttır. Vakıf sahibinin niyeti de çok önemlidir; bir malın vakıf olması için, sahibi o malı bir hayır amacıyla bağışlamalıdır.

    Vakıf Mallarının Kullanımı: Şafi mezhebine göre vakıf malı, kurucusunun belirlediği amaca uygun şekilde kullanılmalıdır. Vakıf malı asıl amacına uygun kullanılmazsa, vakfın hükümleri geçersiz sayılabilir. Örneğin, vakıf malı sadece fakirlere veya eğitim amacıyla bağışlanmışsa, bu amacın dışında kullanımı caiz değildir.

    Vakıf Mallarının Satılması: Şafi mezhebinde, vakıf malının satılması, ancak vakfın amacına hizmet etmeyen bir durum söz konusuysa mümkündür. Örneğin, vakfın amacı okul yapmaksa, o mal satılabilir ve geliri başka bir vakıf malına yatırılabilir.

    Vakıf İdaresi: Vakfın yönetimi de önemlidir. Vakfı yöneten kişiler, vakfın belirlenen amacına uygun hareket etmek zorundadırlar.

    Vakıf kurmak, bir kişinin malını toplum yararına sunma yolu olarak, hem İslam hukukunda hem de Şafi mezhebinde büyük önem taşır.

Cevapla