Paylaş
Sebe suresi hakkında bilgi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Kuranı kerimin 34. suresi olan Sebe suresi ile ilgili kısaca bilgiler
Sebe suresi ile ilgili kısaca bilgi
Sebe suresi 15. Ayette geçen ve yemen şehrinde yaşamış olan bir toplum anlamına gelen sebe kelimesinden almıştır. Bu sure peygamber efendimize Mekke şehrinde iken nazil olmuş ve toplamda 54 ayetten oluşmuştur. Bu surede, Allah’ inanmayanların ahireti inkar etmeleri, Hz. Davut ile Hz. Süleyman peygamberler hakkında kıssalar, müşriklerin peygamber efendimiz hakkındaki şüpheleri, şeytana uyanların ve şirk batağına saplananların ahiretteki halleri konusu işlenmiştir.
Sebe suresi konusu ve içerdiği mesajlar
maddeler halinde
Kur’ân-ı Kerîm’in 34. sûresi
Sûrede Sebe’ toplumundan da bahsedildiği için, adını 15. âyetinde geçen Sebe’ kelimesinden almıştır. Mekke’de inmiştir. 54 âyettir. Âyet sonlarına ahenk veren fasılaları be, dâl, râ, zı, lâm, mim ve nun harfleridir.
Bu sûrede, Allah’ın yüceliğine, inkarcıların Hz. Peygamberle tartışmalarına değinilip bâtıl İnançlarının tenkidine yer verilmekte, bunların âhiretteki kötü durumları, Allah’ın verdiği nimetlere şükredenlerle nankörlük edenlerin akıbetleri, Hz. Dâvud, Hz. Süleyman ve Sebe’ kıssaları, Hz. Peygamberin gerçek Allah Elçisi olduğu, hakkın bâtıla üstün geleceği ve iş işten geçtikten sonra İman etmenin hükümsüz olduğu anlatılmaktadır.
Sûrede söz edilen konular ve bazı sonuçlar özetle şunlardır:
* Hamd, bütün kâinatın sahibi olan Allah’a mahsustur. O, gizli açık her şeyi bilir, hiçbir şey O’ndan gizli kalmaz (âyet; 1-3).
* Yüce Allah, iman edip iyi işler yapanları ödüllendirecek, Allah yoluna engel olanları ise cezalandıracaktır (4-6).
* Çevresindeki olaylara bakıp ibret almayan ve öldükten sonra dirilmeyi kabul etmeyen inkarcılar, büyük bir sapıklık içindedirler ve bu yüzden azaba çarptırılacaklardır (7-9)-
* Allah’ın ihsan ettiği nimetlere karşılık O’na şükretmeli, iyi ameller işlemeli ve O’nun azabından sakınmalıdır. Bu konuda olağanüstü nimetlere mazhar olan Hz. Dâvud ve Hz. Süleyman’ın davranışları örnek alınmalıdır (10-13)-
* Cinler, gaybı bilmez; gaybı bilen sadece Yüce Allah’tır (14).
* Allah Teâlâ, verdiği nimetlere nankörlük eden toplumları daha dünyada İken cezalandırır. Bu konuda Sebe’toplumunun başına gelenlerden ibret almak gerekir (15-20).
* Şeytanın, insan üzerinde zorlayıcı gücü yoktur; herkes yaptığından kendisi sorumludur (21).
* Müşriklerin Allah’a ortak koştukları şeyler, hiçbir şeye sahip değildir; onların şefaatçi olması da imkânsızdır. İnkarcılar bu gerçeği âhirette anlayacaklar ve ateş azabına atılacaklardır (22-24,26-27,40-42).
* Kimse, kimsenin işlediği günahtan sorumlu olmaz, herkes kendi işlediğinden sorumludur (25).
* Hz. Muhammed (s.a.) bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak gönderilmiştir (28).
* İnkarcılara bildirilen azap, vaktinden önce veya sonra değil, Allah’ın belirlediği zamanda gerçekleşecektir {29-30).
* Âhirette inkarcılar birbirlerini suçlarlar. Onlar, önderlerini, kendilerini şaşırtmakla suçlarken, önderler de bunu inkâr edip, suçlamayı kabul etmezler fakat sonunda hepsi de cehennemi boylar (3ı-33).
* Gönderilen peygamberlere ilk karşı koyanlar, daima varlıklı şımarık kimseler olmuştur (34-35)-
* Rızkı az veren de çok veren de Allah’tır. Mal ve çocuklar, Allah katında bir yakınlık kazandırmaz; insana Allah katında değer kazandıran şey, salih ameldir (36-37,39).
* Allah’ın âyetlerini etkisiz kılmaya çalışanlara azap vardır (38).
* Yüce Allah, Kendi yolunda harcamada bulunanlara, harcadıklarından daha iyisini verir (39).
* Cenab-ı Hak, elçilerini yalanlayan nice güçlü toplumları cezalandırmıştır. Kur’ân’a ve Peygambere dil uzatan inkarcılar, böylesi bir sonuçtan sakınmalıdır (43-45)-
* Hz. Peygamber, gerçek Allah elçisidir; ön yargısız olarak düşünen herkes bunu kabul eder. O, tebliği karşısında hiçbir ücret de istememiştir (45-50).
* Hakkın karşısında bâtıl tutunamaz, hak gelince bâtıl yok olur; bâtıl her zaman acizdir (49)-
* İmkân elde iken iman etmeyenlerin, iş işten geçtikten sonra imana yanaşmaları, inandık demeleri hiçbir yarar sağlamayacaktır (51-54).
Cevapla