Paylaş
Selefilik hak mezhep midir?
Question
Selefiliğin Dindeki Yeri Nedir, Hak Mezhep Midir?
SORU:
Selefilik Ehli sünnet midir?
Bir tanıdığımız kendisi selefi mezhebinden olduğunu söylüyor .
Selefilik nedir? Dinimizde yeri var mi? Selefelik günah mı hocam?
Selefilerden uzak durmak gerekir mi?
CEVAP:
Ehl-i hadis düşüncesini temel alan çağdaş İslami akıma selefilik denir.
Selefiyye veya Selefilik, kökenleri itibariyle itikadî konularda akla dayalı tevile karşı çıkan ve dini metinlerin lafzî anlamıyla yetinmeyi savunan Ehl-i hadis (bk. EHL-i HADİS) ekolüne, bu ekolün bir fıkıh mezhebi olarak karşılığı olan Hanbeliliğe ve belli ölçüde Vehhabiliğe uzanan, günümüzde ise birbirinden farklı birçok cemaatleşme ve örgütlenmeyle karşımıza çıkan bir dinî akımdır.
Selefiyye anlayışını benimsemiş kimseye “Selefi” denir. Hz. Peygamber’in bir hadisinde “müslümanların en hayırlı nesilleri” olarak tanıtılan sahabe, tâbiîn ve tebeu’t-tâbiînden oluşan öncü nesillerin (bk. SELEF) anlayıp yaşadıkları şekilde İslam’ı anlayıp yaşama iddiasında oldukları için “Selefiyye” olarak adlandırılan bu akımın mensupları, kendilerini Ehl-i sünnet’in yegâne temsilcisi olarak görme eğilimindedirler. Sünniliğin ehl-i re’y çizgisi (bk. EHL-i RE’Y) üzerinde yer alan bilhassa Mâtürîdîler ve Eş’ariler, tarikat mensubiyeti olan sûfiler, kendi anlayışları dışındaki diğer dini akımlar ve mezhepler Selefiler’ce ehl-i bidat sayılmakta, dolayısıyla tebliğ ve davete muhtaç unsurlar olarak görülmektedir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Günümüz Selefiyye’sinin tarihi olarak yaslandığı ehl-i hadis düşüncesi, başta kelam olmak üzere müslümanların inanç, düşünce ve yaşayışına girmiş yabancı ve zararlı gördükleri etkileri ve uygulamaları reddederek İslamiyet’i ilk yıllarındaki haliyle korumayı amaçlayan bir akımdır. Şüphesiz ki müslümanların din anlayışını yaşantısını bidat ve hurafelerden arındırmak makbul, hatta gerekli bir faaliyettir. Ancak İslam medeniyeti çerçevesinde zaman içinde oluşmuş ilmi düşünce, müessese ve uygulamaları, geçmiş alimlerin akıl ve tecrübeye dayalı olarak ortaya koyduğu birikimi toptan reddetmek sağlıklı bir anlayış değildir. Zira bu birikim, İslam âlimlerinin gelişen ve değişen şartlar muvacehesinde ortaya çıkmış problemlere verdikleri cevapların bir bileşkesidir ve bu yönüyle de farklı coğrafyalara yayılan ve farklı kültürlerle karşılaşan İslam’ın evrenselleşmesinin bir göstergesidir. Bu birikim içerisinde artık faydasız hale gelen unsurların da bulunması, onun tamamıyla ret veya göz ardı edilmesinin bir gerekçesi olamaz.