Paylaş
Sılayı Rahm (Akrabalara Merhamet)
Question
Sılayı Rahm (Akrabalara Merhamet)
SORU: İslâm akrabalara merhamet etmeyi nasıl görüyor, açıklar mısınız?
CEVAP: El-erham ve Er-rahim yakın ve akrabalar demektir. İslâm’ın en harika işlerinden birisi de toplumu aile esasları üzerinde top-lamasıdır. Aile sosyal bir yapıdır. Ondan akrabalıklar ve bağlar meydana gelir. Bu bağlar da dayanışma oluşturur. Dayanışma kaynaşmayı, ferdin mutluluğunu ve toplumun ahengini doğurur. Bundandır ki İslâm hususi olarak akraba haklarına riayet edilmesini, onlara iyi muamelede bulunulmasını, onlara iyilikte bulunulmasını emretmiştir. Kur’an-ı Kerîm bu konuda şöyle buyurmaktadır:
Adım kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının, şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. (Nisa/l)
Kur’an akrabalık hakkına büyük bir yer vermiştir. Hatta insanın onu şefaatçi kılarak Allah’a çağırması ve duasının kabul edilmesi için onu vasıta yapması lazımdır.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar birbirine (varis olmaya) daha uygundur. Şüphesiz ki Allah her şeyi bilendir. (Enfal/75)
Ahzab suresinde de şöyle buyurmaktadır:
Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri onların analarıdır. Akraba olanlar Allah’ın kitabına göre, (mirasçı-lık bakımından) birbirlerine diğer mü’minlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar kitapta yazılı bulunmaktadır. (Ahzab/6)
Kur’an’ın bu ifadesi kişinin yakınlarını diğerlerine tercih etmesi gerektiğini bildiriyor. Toplum bunu gözönünde bulundurursa, hayır ve bereket yayılır. Toplum huzurlu olur.
Yine Kur’an akraba hukukuna riayet etmek için kişinin ölümünden evvel baba-anne ve yakınları hakkında vasiyette bulunmasını tavsiye ediyor:
Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek Alah’tan korkanlar üzerine bir borçtur. (Bakara/180)
Miras hakkı olmayan akrabaların kalbini de hoş tutmak için onlara da yardımda bulunmak lazımdır. Nisa suresinde şöyle geçmektedir:
(Mirastan payı olmayan) yakınlar, yetimler ve yoksullar, miras taksiminde hazır bulunursa bundan, onları da nzıklandırın ve onlara güzel söz söyleyin. (Nisa/8)
Kur’an ravzasından, sünnet bahçesine geçtiğimizde Hz. Peygam-ber’in şöyle buyurduğunu görüyoruz:
Allah (c.c) diyor ki: Ben Rahmanım bu da rahm’dır. Onu ismimden yaptım. Kim akrabalık haklarını yerine getirirse ben de ona merhamet ederim. Akrabalık bağlarını kesenden de alakamı/merhametimi keserim.
Yine Rasûlullah şöyle buyuruyor:
Ömrünün uzun olmasını, rızkının bol olmasını dileyen kişi Allah’a saygı duysun ve sıla-ı rahm’da bulunsun.
Hz. Peygamber’e “Hangi insan daha hayırlıdır” diye sorulduğunda şöyle buyurdu: Takva sahibi olanlar, akrabalarına merhamet edenler. İyiliği emredip, kötülükten sakındıranlardır.
Ebu Hüreyre Rasûlullah’tan şöyle rivayet etti:
Nesebinizi (soyunuzu) öğrenin ki akrabalarınıza merhamet edesiniz. Çünkü akrabalara merhamet, aile arasında muhabbet, rızıkta bolluk ve huzurlu yaşam meydana getirir.
İnsanlar hayatlarında kendilerine düşeni yaparken daha mühim olanları, mühim olanlara, mühim olanları da mühim olmayanlara tercih etmelidir. Bununla semereler elde edilir. Dinen ve aklen insanların bu mühim şeyleri ihmal etmeleri caiz değildir. Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
Malını harcamaya önce kendinden başla fazlasını ehline, daha fazlasını akrabalarına, daha sonra da muhtaçlara harca!
Miskine yapılan sadaka bir sadakadır. Yakın akrabaya yapılan sadaka ise, hem sadaka hem de sılay-ı rahmdır.
Açıktır ki, akrabalar içinde dereceler vardır. Bu derecelerin en üstü anne-babadır. Çünkü onlar insanların en yakınlarıdırlar. Bu bakımdan hayır işlerinde onları herkesten önce tutmak gerekir. Onlardan sonra insan diğerlerine geçer. Bir adam kime iyilikte bulunması gerektiğini sorduğunda Rasûlullah üç defa ‘Annene iyilikte bulun!’ dedi. Sonra akrabalık derecesine göre diğerlerine iyilikte bulunmayı tavsiye etti. Başka bir hadiste de, “İlkönce annene, sonra babana, sonra kızkardeş-lerine sonra erkek kardeşlerine, sonra derecesine göre yakın akrabalarına iyilikte bulun!’ diye emir vermiştir.
Hz. Ömer (r.a) bu konuda yönlendirici olarak valilerine şöyle bir yazı göndermişti:
Yakın akrabalara, birbirlerini ziyaret etmelerini, fakat komşu olmamalarını emredin. Çünkü komşuluk çok zaman büyük ve küçük ihtilaflara sebebiyet verir. Bu da kötü ilişkilere ve bağların kopmasına sebep olur. Fakat uzak olupda ziyaretlerde bulunmak ise, insanları hakları korumaya ve iştiyakı artırmaya sevkeder.
İmam Gazali Hz. Ömer’in sözüne ilaveten şöyle diyor:
Akrabaların komşuluğu onları haklarının izdihamına, o da merhametin kesilmesine sebep olur.
Bazı akrabalar insanlara kötülüklerde bulunurlar, insan onların bu kusurlarını affetmelidir. Kötülüğü iyilikle savmalıdır. Ta ki insanların kalbine kötülük tohumları atılmasın. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle o zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur. (Fussilet/34)
Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmaktadır:
Sadakanın en hayırlısı muarız olan akrabaya yapılanıdır.
Ebu Hüreyre Rasûlullah’tan şöyle rivayet ediyor:
Benim dostum akrabam bana sırt çevirsede ona iyilikte bulunmamı ve acı da olsa hakkı söylememi emretti.
Bir adam “Ey Allah’ın Rasûlü! Bazı akrabalarım var ben onlara veriyorum onlar benden kesiyorlar, ben onlara iyilikte bulunuyorum onlar bana kötülük ediyorlar, ben onlara anlayış gösteriyorum onlar kabalıkta bulunuyorlar” diye şikayette bulundu. Rasûlullah “Eğer dediğin gibi isen, sanki sen onlara sıcak kül yutturuyorsun” buyurdu. (Yani sen böyle olduğun sürece Allah seni onlara galip getirecektir).
Kur’an’ın ince işaretlerinden birisi de yeryüzündeki bozgunculukla, akrabalar, arasındaki merhameti kesme arasında bağ kurmasıdır.
Nasıl?! Döner de yeryüzünü fesada verir ve akrabalarınızı doğratabilir misiniz? Allah böylelerini lanetlemiş de duygularını almış ve gözlerini kör etmiştir. (Muhammed/22-23)
Eğer Allah ve Rasûlullah’m yolundan ayrılırsamz, yeryüzünde bozgunculuk olur, akrabalık bağları kopar ve Allah’ın lanetine maruz kalırsınız.
Akrabaya merhamet, bir rahmet kapısı, bir bağ ve yardımlaşma anahtarı, toplum için temel bir direktir.
- Rahman ismi caiz mi
- Hz. Muhammed’in (s.a.v.) “âlemlere Rahmet” olarak gönderilmesinin anlamı nedir? Araştırınız.
- Rahmet melekleri ve Münker Nekir melekleri hakkında kısaca bilgi veriniz
- Bi Rahmetike Ya Erhamerrahimin Nedir, Ne Anlama Gelir, Ne Zaman Söylenir, Arapça Yazılışı Nasıldır?
- Namazda Rabbena duaları biRahmetike yâ erhamerrahimin denir mi
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
“Sılayı Rahm,” Türkçede “akrabalara merhamet” anlamına gelir ve İslam kültüründe aile bağlarının güçlendirilmesi ve akrabalarla olan ilişkilerin iyi tutulması gerektiği vurgulanan bir kavramdır. Bu ifade, “rahim” kelimesinden türetilmiştir; “rahim”, Arapçada “merhamet” veya “şefkat” anlamına gelir ve aynı zamanda akrabaların bağlarını ifade etmek için kullanılır.
Sılayı Rahm, İslam dininde çok önemli bir yer tutar ve akrabalarla ilişkilerin sürekli olarak iyileştirilmesi, onların yardımına koşulması gerektiği öğütlenir. Bu kavram, yalnızca biyolojik akrabalık ilişkilerini değil, aynı zamanda manevi bağları da güçlendirmeyi ifade eder.
Hadislerde sıklıkla sılayı rahmin önemi vurgulanır. Örneğin, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sılayı rahmi, Allah’a yakınlaşmak ve toplumu düzene sokmak adına büyük bir erdem olarak kabul etmiştir. Bu bağlamda, akrabalarla olan ilişkilerin kesilmesi, birey için büyük bir günah olarak kabul edilir.
Özetle, “Sılayı Rahm,” akrabalara karşı merhametli olmak, onları ziyaret etmek ve yardım etmek anlamına gelir. Bu, toplumsal barış ve sevgi için önemli bir kavramdır.