Paylaş
Şuara suresi hakkında bilgi
Question
Kuranda 26. sure olan Şuara suresi ile ilgili kısaca bilgiler,
Şuara suresi ismini 224. Ayette geçen ve şair anlamına gelen “şuara” kelimesinden alır. Bu sure peygamber efendimize Mekke şehrinde iken indirilmiştir. Toplam da 227 ayetten meydana gelmiştir. Şuara suresi, kuran-i kerimin bir vahiy eseri olduğu, bazı peygamberlerin ibretlik ve örneklik alınabilecek kıssaları, insanoğlunun zenginlik, iktidar, nüfuz ve şöhret düşkünlüğüne, kitlesel kültür ve ideolojilere körü körüne bağlılığı gibi onular ele alınmıştır.
Şuara Süresi
Şuara suresi konusu ve içerdiği mesajlar maddeler halinde
Kur’ân-ı Kerîm’in 26. sûresi Adını, 224. âyetinde geçen ve “şâirler” anlamına gelen kelimeden almıştır. Mekke devrinde indirilmiştir. 227 âyettir. Âyet sonlarına ahenk veren fasılaları lâm, mim ve nun harfleridir.
Bu sûrede, Hz. Mûsâ, Hz. İbrahim, Hz. Nûh, Hz. Hûd, Hz. Salih, Hz. Lût ve Hz.
Şuayb peygamberlerin kıssaları, Kur’ân’ın gerçek Allah kelâmı ve Hz. Muhammed (s.a.)’in de gerçek Allah Elçisi olduğu anlatılmaktadır.
Sürede söz edilen konular ve bazı sonuçlar özetle şunlardır:
madde madde
* İnkarcıların olumsuz tutumları sebebiyle üzüntüye ve yılgınlığa düşmemek gerekir. Hidâyet Allah’tandır. Yeryüzündeki bitkilere bakıp bunların Yaratıcısını düşünmek bile insanı Hakka götürür. Kâfirler ne kadar inkâr etse de alay ettikleri şey başlarına gelecektir (âyet: 1-9) (7 ve 8. âyetlerde bitkilerin erkekli dişili olması gerçeğine de işaret edilmektedir).
* Yüce Allah, müminlere her zaman yardım eder, güçlü düşmanlarına karşı onları üstün getirir. Nitekim geçmişte Firavun ve güçlü ordusuna karşı, Hz. Musa’ya ve az sayıdaki müminlere yardım etmiş, inkarcıları suda boğarken, inananları kurtarıp, onların yurtlarına mirasçı kılmıştır {10-68).
* İslâm’ı tebliğde, konuşması ve üslûbu güzel ve etkili olan elemanların yetiştirilmesi lâzımdır {12-13).
* Allah Teâlâ dilerse, hak tebligcisini en azılı düşmanların arasında büyütüp yetiştirir ve buna kimse engel olamaz {18).
* Hakkı savunanın karşısında, bâtıl -ne kadar güçlü olursa olsun- tutunamaz (38-40).
* Allah yolunda, can pahasına da olsa hiçbir fedakârlıktan kaçınmamalı, baskılara boyun eğmemeli ve Allah’a güvenmelidir. Cenab-ı Hak, mutlaka bir kurtuluş yolu gösterecek, esenliğe çıkaracaktır (49-68).
* Hiçbir gücü olmayan, fayda ve zarar
sağlamayan putlara değil; yaratan, nzık verip yaşatan, doğru yolu gösteren, hastalara şifa veren, günahları bağışlayan, öldüren ve tekrar diriltecek olan Allah’a kulluk ve dua etmelidir (69-73,77,82).
* Körü körüne, bâtıl gelenek ve göreneklere saplanıp kalmak yanlıştır (74-75, a37}.
* Yüce Allah’a, Hz. İbrahim’in duası gibi: “ilim ve hikmet vermesi, salihler arasına katması, hayırla anılmayı nasib etmesi, cennetine koyması ve yakınlarının da affı için” dua edilmelidir (83-88).
* Âhirette, temiz kalpli müttakîler cennete konulur. İnkarcılar ise putlarıyla birlikte cehenneme atılırlar. Orada derin bir pişmanlığa düşüp, dünyaya tekrar gelmeyi ve mümin olmayı isterler; fakat iş işten geçmiştir {89-104).
* Peygamberler, davetleri karşılığında ücret istemezler. Onlar, güvenilir elçilerdir. Müminler arasında güçlü-zayıf, zengin-fakir ayırımı yapmazlar. Buna karşılık inkarcı toplumların ileri gelenleri bunu haz-medemeyip, inkârda direnmişler, peygamberlerine cephe almışlar; ancak, kendilerine uyanlarla birlikte -Nûh, Âd, Semûd, Lût ve Eyke toplumları gibi- toptan yok edilmişlerdir. Sadece inananlar kurtulmuştur (105-159).
* Hz. Nûh, toplumuna peygamber olarak gönderildi. Onları Allah’a imana ve itaate çağırdı. Fakat onlar inkârda direndiler, Hz, Nuh’u tehdit ettiler. Bunun üzerine Allah, onları suda boğdu; Hz. Nûh ve müminleri gemide taşıyarak kurtardı. Bu olaydan ders çıkarmak gerekir (105-122).
* Âd kavmi ise, peygamberleri Hz. Hûd’u yalancılıkla suçladı. Oysa Hûd onları, kendilerine nice nimetler İhsan eden Allah’a imana ve itaate çağırmıştı. Onlar ise, yaptıkları sağlam kalelere ve binalara güvenip, öğüt ve uyarıları dinlemediler, inkârda direndiler. Bunun üzerine onlar da helak edildi {123-140).
* Semûd kavmi de, Peygamberleri Hz. Salih’i yalanlamıştı. Hz. Salih onları, kendilerine sayısız nimetler veren Allah’a itaate çağırmış; yaptıkları sağlam evlere, sahip oldukları mal mülk ve ürünlere güvenmemelerini bildirmişti. Fakat inkârda direnip Allah’ın emrine karşı geldikleri için onlar da yok edildi (141-159).
* Lût kavmi ise, peygamberleri Hz. Lût’u yalanladı. Hz. Lût, onları Allah’a itaat etmeye ve çirkin ilişkilerine (eşcinselliğe) son vermeye çağırdı. Onlar, uyarılara kulak asmayıp Hz. Lût’u sürgün etmekle tehdit ettiler. Bunun üzerine Yüce Allah, onları taş yağmuruyla helak etti. İşte bütün bunlardan ibret almak gerekir {160-175).
* Hz. Şuayb, Eyke halkını doğru yola çağırmış; onlara ölçü ve tartıda hile yapmamalarını, kıskançlıktan ve bozgunculuktan uzak durmalarını buyurmuştu; fakat onlar doğru yola gelmeyip, ona baş kaldırdılar; gökten azap yağdırmasını isteyerek meydan okudular. Bunun üzerine Yüce Allah onları gökten indirdiği ateş azabıyla helak etti (176-191).
* Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ tarafından Cebrail aracılığı ile Peygamberimize Arapça olarak indirilmiştir. Ondaki gerçekler, önceki ilâhî kitaplarda da mevcuttur. Bu da Kur’ân’ın Allah kelâmı olduğuna yeterli bir delildir (192-197(210.212).
k Yüce Allah, her topluma bir elçi göndermiştir. Son olarak da Hz. Muhammed (s.a.) gönderilmiştir. Bunu kabul etmeyen inkarcılar, başlarına ansızın bir azap gelmesinden korkmalıdır. Allah kimseye zulmetmez (198-209).
* Bir Allah’a inanmalı, O’na ortak koşucu davranışlardan uzak durmalıdır (213).
* Önce yakın çevre uyarılmalı, inananlara karşı şefkatli davranmalı ve Allah’a güvenmelidir. Allah Teâlâ yapılan her hareketi görüp bilmektedir {214-220).
* Şeytanlar, sadece günahkâr yalancılara telkinde bulunup onları tesir altında bırakırlar (221-223).
* Sapmışları etkileyen, olayları abartıp yapamayacakları şeyleri söyleyen şaşkın şairler yerilmiştir. Ancak, inanıp İyi işler yapanlar, Allah’ı çok ananlar ve zulme başkaldınp haksız saldırılara cevap veren şairler bunun dışındadır (224-227).
Answer ( 1 )
İslam’da, bir Sure (Sure olarak da yazılır), İslam’ın kutsal kitabı olan Kuran’ın bir bölümünü ifade eder. Kuran, her biri farklı konu ve temaları ele alan, farklı uzunluklarda 114 sureye bölünmüştür.
Kur’an’ın her suresi, genellikle bölüm içinde tartışılan ana temayı veya kavramı yansıtan bir adla belirtilir. Bazı sûreler, peygamberlerin veya tarihi olayların adını alırken, diğerleri belirli konu veya kavramların adını almıştır.
Kuran’ın sureleri kronolojik bir sıraya göre değil, ilahi olarak vahyedildiğine inanılan bir sıraya göre düzenlenmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun suresi 286 ayetten oluşan Bakara suresidir, en kısa sure ise sadece üç ayetten oluşan Kevser suresidir.
Kuran’ın sureleri, Müslümanlar tarafından rehberlik, anlayış ve Allah ile manevi bağlantı arama aracı olarak okunur ve incelenir. Dünya çapındaki Müslümanlar için bir bilgi kaynağı, ahlaki rehberlik ve ilham kaynağı olarak hizmet ederler.
Her surenin kendine özgü mesajı ve öğretileri vardır; inanç, ibadet, ahlak, rehberlik ve sosyal ilkelerin çeşitli yönlerini kapsar. Müslümanlar Kuran’ı düzenli olarak okur ve inceler, genellikle belirli surelerin okunmasını günlük dualarına ve ibadetlerine dahil eder.
Surelerin anlamlarının ve yorumlarının değişebileceğini belirtmek önemlidir ve her surede iletilen mesajları daha iyi anlamak için bilgili bilim adamlarına veya Kuran tercümelerine başvurmanız önerilir.