Paylaş
Sünnet olmak farz mıdır? İslamda sünnet olmanın hükmü
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Hitan Ameliyesi Anlamında Sünnet:
Erkeğin cinsiyet uzvunun uç kısmındaki derinin fazlalığını alma işlemine arapçada “hıtân” denir. Bu ameliye dilimizde “sünnet” diye anılır.
Kur’ân’da hitan İle ilgili bir nas olmamakla beraber, Hz. Peygamber’in hadislerinden hareketle ve müslüman toplumların önem veregeldikleri bir teamül olması itibariyle, müslüman olmanın alameti olarak görülmüştür. Tarihi geçmişi Hz. İbrahim’e kadar uzanan sünnet geleneği (konuya ilişkin hadis için bk. Muvatta; Sıfatu’n-nebi, 4), cahiliye Arapları arasında da yaygındı. Cahiliye Arapları hem erkeği hem de kadını sünnet ederler, erkeğin sünnetine “hitan”, kadının sünnetine “had” derlerdi. Her iki sünnet şekli müslümanlıkta da benimsenmiş olmakla beraber, kadının sünneti sadece Mısır, Arabistan ve Cava’da yaşayan müslümanlar arasında gizli olarak yapılmaktadır. Hz. Peygamber’in bir hadisinde, -boşalma olmasa dahi- cinsi temastan dolayı guslün gerekeceği belirtilirken erkek ve kadının sünnet yerleri için “hitanân” ibaresi kullanılmıştır.
Sünnet olmak Hz. Peygamber’in hadislerinde “fıtrat” gereği olarak nitelendirilmiş; ağzı ve burnu yıkamak, bıyıkları kırpmak, tırnakları kesmek, koltuk altı ve apış arasındaki kılları traş etmenin yanısıra sünnet olmak da doğuştan İnsan tabiatına yaraşan davranışlardan sayılmıştır (Buhârî, Libas, 51,63, 64; Müslim, Taharet, 49; Ebû Dâvud, Tereccül, 16; et-Tirmizî, Edep, 14).
Tevrat’a göre sünnet olma Tanrı ile Hz. İbrahim arasındaki ahdin hükümlerinden biri hatta bu ahdin sembolüdür. Bu sebeple Yahudilikte sünnet hükmü ve uygulaması devam etmektedir. Ahd-i cedid’de de Hz. Yahya ve İsa’nın sünnet olduklarının belirtilmesine (Luka İncili, ı, 59; ıı, 21) rağmen, Pavlus’çu Hıristiyanlık’ta bedenin değil kalbin sünnetli olmasının önemli olduğu şeklindeki bir yorumla sünnet terkedilmiştir.
Hz. Peygamber’in ileri yaşlarda İslâmiyet’i kabul edenlere bile sünnet olmayı emrettiğine dair bazı rivayetler vardır (Müsned, III, 4^5; Ebû Dâvud, Taharet, 129). Allah’ın Rasûlü “Hitân erkekler için bir sünnet, kadınlar için bir fazilettir” (Müsned, V, 175; Ebû Dâvud, Edep, 167) buyurmaktadır. Konuya ilişkin delillerin içtihat metodları çerçevesinde değerlendirilmesi sonunda, Ebû Hanîfe ve Mâlik b. Enes hitanın hükmünün sünnet, Ahmed b. Hanbel erkekler için vacip, hanımlar için sünnet olduğu kanaatine ulaşmışlardır. Şafiî erkek ve kadın arasında vücup bakımından bir fark görmemiştir.
Çocuğun sünnet ettirilmesi babanın görevidir. Sünnetin hangi yaşlarda yapılacağı hususunda görüşbirliği yoktur. Doğum ile buluğ yaşı arasında herhangi bir zamanda yapılabilir. Hz. Peygamber’in torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i doğumlarının yedinci gününde sünnet ettirdiğine dair rivayeti dikkate alan ve çocuğun temyiz çağına ulaştığında kendisini sünnet olmuş ve bu engeli aşmış bulmasının psikolojik açıdan daha yararlı olacağını düşünenlere göre, sünnet doğumdan sonra geciktirmeden yapılmalıdır. Buna karşılık, sünnet ve sünnet töreninin çocuğun hafızasında dinî motiflerle bezenmiş bir hatıra olarak yer tutmasının, dinî değerlere bağlı bir kişilik kazanmasında olumlu bir rol üstlenebileceği, dolayısıyla sünnetin temyiz çağında Yapılmasının daha uygun olacağı düşüncesini benimseyenler de vardır.
Sünnetin sağlık açısından çok yararlı bir anneliye olduğu öteden beri kabul edilegelmekle birlikte, bu husus özellikle tıptaki gelişmelerden sonra daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır. Nitekim, küçük abdest bozduktan sonra temizliği temin bakımından sünnetin önemli kolaylık sağladığı açık olmakla beraber, son tıbbî araştırmalar erkeklerin sünnet olmadığı toplumlarda rahim hastalıkları oranının yüksek olduğunu da ortaya koymuştur. Tabiî ki bütün bu maddî yararların üstünde olmak üzere, müminin bunu dinî bir görev bilinciyle yerine getirmesi esastır.
Sahabe döneminden itibaren sünnet olayı, ziyafet ve şenliklerle kutlanır olmuş, Hz. Ömer ve müçtehit sahabiler bu uygulamalara karşı çıkmamışlardır. Türk toplumlarında da öteden beri sünnet törenlerine özel bir Önem verilegelmiş, bu merasimler “sünnet düğünü” diye meşhur olmuştur. Osmanlı Devleti’nde devlet büyüklerinin çocukları ve özellikle şehzadeler için tertiplenen sünnet düğünleri çok görkemli olurdu. İslâm bilginleri ilke olarak, böyle günlerde ziyafet verme ve eğlenmeye karşı çıkmamakla birlikte, bunun dinî kuralların ihlali için bir araç haline getirilmemesi gerektiğine de dikkat çekmişlerdir
SÜNNET-HİTAN HAKKINDA BENZER KONULARIMIZ:
- Misvak nedir nasıl kullanılır faydaları nelerdir?
- Şafi mezhebine göre temizlik, abdest ve gusül
- Kadın sünneti nedir ne için yapılır
- Dinimizde Kadına Sünnet Gerekir mi?
- Orucun sünnetleri, adabı ve mekruhları nelerdir?
- Namazın farzları vacipleri sünnetleri mekruhları nelerdir?
- Doğru ve dürüst olmak, yalan ve hileden sakınmak
- Şafi mezhebine göre sünnet namazları
Answers ( 3 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Maşallah açıklama ancak bu kadar güzel olur dilinize kaleminize sağlık Hocam
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
benim oğluma bacım sünnet olduğunda çeyrek altın taktı yıllar sonra bacımın oğlu sünnet oldu ve şuan maddi sıkıntılar çekiyorum takamıyorum takmak zorunda mıyım
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Kız kardeşiniz oğlunuz sünnet olduğu zaman hediye babında altın almış. Siz de kız kardeşinizin oğlu sünnet olduğu zaman aynı şekilde altın almak zorunda ve mecburiyetinde değilsiniz dinen. Fakat hediyeye en güzel şekilde hediye ile cevap vermek güzel bir davranıştır. Yine de dinen herhangi bir mecburiyetiniz yoktur.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hocam çocuğum sünnet olduktan sonra sürekli ağlıyor korkuyor şifacı diye bi kiadına götürdüm okuyup ufledi ama duanın tutması için az bi para istedi .böyle bişey var mı
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Sünnet olan erkek çocuğun belirli bir süre korku olur. Bunun için şifacı kadına gitmeye gerek yoktur. Sizlere tavsiyem; Rasulullah (sav)’in okunmasını tavsiye ettiği korunma dualarını sizin kendiniz okumanızı sizlere tavsiye ederim. Bir tane korunma duasını örnek olması açısından buraya yazıyorum. Bu duayı bol bol okumanızı sizlere tavsiye ederim.
Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim.
”İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O her şeyi işitir ve bilir» derse, ona hiçbir şey zarar vermez.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 101