Paylaş
Tahiyyetü’l Mescid Namazı ile İlgili Hadisler
Question
Tahiyyetü’l mescid namazı hakkında Arapça hadis
Tahiyyetü’l-mescid namazı nedir nasıl kılınır? hadisi ve açıklaması
الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: وعن أبي قتادة رضي «إذا دخل أحدكم المسجد فلا يجلس حتى يصلي ركعتين » متفق عليه.
– Ebu Katâde radıyallahu anhin rivayet ettiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Sizden biri mescide girdiği zaman iki rekât namaz kılmadıkça oturmasın. “
Hadisin Vürut Sebebi:
Bu hadis bir sebebe binaen söylenmiştir. Söz konusu sebep Müslim’de Ebu Katâde’den nakledilen bir başka rivayete göre şudur: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların arasında otururken mescide girdim ve oturdum. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöy le buyurdu: ‘Oturmadan önce iki rekât namaz kılmana engel olan şey nedir?’ Dedim ki yâ Resûlallah, senin ve insanların oturduklarını gör düğüm için ben de oturdum. Buyurdu ki, sizden biri mescide girdiği zaman iki rekât rükû etmedikçe oturmasın.”
Hadisin buradaki lafzı oturmayı yasaklamaktadır. Buhari hazretleri, hadisin vürut sebebini zikretmeden metni bu şekilde nakletmiştir. 30 Buhari ve Müslim emir lafzıyla hadisi şu şekilde nakletmişlerdir: “Sizden biri mes cide girdiği zaman oturmadan önce iki rekât rükû etsin!”
Hadisten Çıkarılan Hükümler:
1- Hadiste, mescide giren kişinin orada oturmadan önce iki rekât na maz kılması emredilmektedir. Buradaki emir ise zahiri itibariyle vaciplik ifade etmektedir. Bir başka rivayette geçen “İki rekât rükû etmedikçe oturmasın.” şeklindeki yasaklama ifadesi de bunun vacip olduğunu gösteriyor. Çünkü söz konusu yasaklama iki rekât namaz kılmadan oturmanın haram olduğunu göstermektedir. Zahirîler’den bir grup bu görüşü benimsemiş ve bunun Davud ez-Zahirî’nin görüşü olduğu söylenmiştir.
İçlerinde dört imamın da bulunduğu âlimlerin çoğunluğuna göre cami de oturmadan önce kılınacak namaz sünnettir. Cumhur, hadislerde geçen emir kipinin sünneti ifade ettiğini kabul etmişlerdir. Onlar bu hususta beş vakit namaz dışında herhangi bir namazın vacip olmadığını gösteren bazı deliller göstermişlerdir ki bunlar pek çoktur. Onlardan biri de kendisine soru soran kişiye Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin söylediği şu sözdür: “Allah’ın kullarına farz kıldığı beş vakit namazdır. Soru soran dedi ki, bunlardan başka namaz kılmam gerekiyor mu? Buyurdu ki hayır, ancak nafile namaz kılabilirsin.“ Cumhurun bu görüşüne itiraz edilmiş ve emirle amel edilerek beş va kit namaza ilave edilen cenaze namazının vacip sayıldığı söylenmiştir. Bu itiraza verilen cevapta cenaze namazının rükû ve secdesi olmayan bir du adan ibaret olduğu, lügat itibariyle ona “namaz” adı verildiği söylenmiştir. Aynı zamanda cenaze namazı farz-ı ayın değil, farz-ı kifâyedir ve burada cenaze namazı bahane edilerek cumhurun görüşüne itiraz edilemez.
2- Hadisin zahiri, tahiyyetü’l-mescit namazının her vakitte eda edilme si konusunda umumluk ifade etmektedir. Bu durum ise mekruh olan vakit lerde namaz kılmayı yasaklayan hadislere aykırıdır. Bu türden bir çelişki, terazinin iki kefesinin birbirine denk olmasından dolayı oldukça dakiktir. İbni Dakîk el-lyd bu konuyu çok güzel bir şekilde incelemiştir. Çok faydalı ve ilmî metodunun oldukça dakik olmasından dolayı onun bu konudaki sözlerini aynen sizlere aktarıyoruz:
“Bu meseledeki ihtilaf, usulle ilgili karmaşık bir meseleye dayanmak tadır ki, o da şudur: Her biri diğerine göre bir yönden âm, başka bir yönden hås olan iki nas birbiriyle çelişirse ne olur? Burada iki nastan kastim tevile muhtemil olmayan naslardır. Bu meselenin tahkiki ilk ola rak konuyu tasavvur etmeye dayanır. Deriz ki, naslardan birinin medlulü diğer nassin ne medlûlünü, ne de bir bölümünü kapsamına almıyorsa iki nas ‘müşrikler’ ve ‘müminler’ lafızları gibi birbirinden tamamen farklıdır. Eğer naslardan birinin medlulü diğerinin medlûlünün tamamını ve başka bir medlûlü kapsamına alıyorsa o zaman o medlûlü ve diğerini kapsamına alan nas diğerine göre her yönden âm, diğeri ise her yönden hâstır. Eğer iki nassin medlûlleri bir surette birleşip diğer bir suret veya suretlerde her biri diğerinden ayrılıyorsa naslardan her biri bir yönden âm, diğer yönden hâs olur.
Bu husus böylece karara bağlandığına göre, Hz. Peygamber sallalla hu aleyhi ve sellemin “sizden biri mescide girdiği zaman…” şeklindeki sözü ile “Sabah namazından sonra namaz kılınmaz. “33 sözü bu kabil dendir. Çünkü bu iki nas kişinin sabah veya ikindi namazından sonra mescide girmesi suretinde birleşmekte ve aynı zamanda mescide girmeden sa bah namazından sonraki vakitte namazın mevcudiyeti ile bu vaktin dışında mescide girmek suretlerinde ayrılmaktadırlar. Böyle bir şey meydana gelin ce karmaşa devam eder. Çünkü iki muhaliften biri; ‘Bu vakitlerde mescide girildiğinde namaz kılmak mekruh olmaz, çünkü bu hadis mescide girince onu kılmanın caiz olduğunu gösterir. Bu hadis, sabah namazından sonra herhangi bir namaz kılmayı yasaklayan birinciye göre daha hâstır. Buna göre ‘Sabah namazından sonra namaz kılınmaz.’ hadisini ‘sizden biri mescide girdiği zaman… hadisiyle tahsis ederim,’ demiş olsa diğeri şöy le diyebilir: ‘sizden biri mescide girdiği zaman… hadisi diğer vakitlere nispetle âmdır ve ‘Sabah namazından sonra namaz kılınmaz,’ hadisiyle onu tahsis ederim, çünkü bu vakit (sabah namazı vakti) diğer vakitlerden daha hususîdir.’
Özetle söyleyecek olursak Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin ‘sizden biri mescide girdiği zaman…’ sözü bu namaza nispetle hâs olup mekruh vakitlere nispetle âmdır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ‘Sabah namazından sonra namaz kılınmaz.’ sözü ise bu vakte nispetle hâs, diğer namazlara nispetle âmdır. Böylece buradaki karmaşıklik ortadan kalkmış oldu. Muhakkiklerden bir kısmı, biri karine veya başka bir delil getirip ağır basan görüşü beyan edinceye kadar burada görüş bil dirmemeyi tercih etmişlerdir. Kim bu iki hükümden -cevaz ve yasaklamayı kastediyorum- birinin doğru olduğunu iddia ederse üzerine düşen görev hadisten başka fazladan bir delil ortaya koymaktır.”
Hanefiler, Mâlikiler ve Hanbeliler içlerinde yasaklama ifadesi geçen hadislerin umumluğunu tercih etmişler ve namaz kılmanın yasaklanmış olduğu vakitlerde tahiyyetü’l-mescit namazını kılmayı men etmişlerdir. Şafiiler ve bir rivayette Hanbeliler tahiyyetü’l-mescit rivayetini tercih ederek sebebe bağlı bütün nafileleri ona ilhak etmişlerdir.
3- Hadisteki vaktin umumluğu, bayram namazından önce veya sonra camiye giren kimse için de tahiyyetü’l-mescit namazını kapsamına almak tadır. Ancak İbni Abbas’tan nakledilen bir hadiste şu ifade yer almıştır: “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ramazan bayramı günü iki rekât namaz kıldı ve ne öncesinde, ne de sonrasında başka namaz kılmadı. “Bayram namazının şehrin merkezindeki namazgahta kılınması hâlinde âlimler bu hadisle amel etmişlerdir. Fakat insanlar bayram na mazını mescitte kılmışlarsa Hanefiler’e göre bu durumda bayram nama zından önce nafile namaz kılınamaz. Çünkü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem öyle yapmamıştır. Mâlikiler’in bir görüşü de bu yöndedir. Hanbeliler’e göre ise mescitte veya namazgâhta kılınmış olsun her iki bay ram namazından önce veya sonra nafile kılınmaz. Şafiîler’e ve Mâlikiler’e göre imamdan başkası için ne bayram namazından önce ne de sonra na file namaz kılmak mekruh değildir. Ancak imamın böyle yapması mekruh tur. Çünkü imamın böyle yapması Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin fiiline muhaliftir.
4-Tahiyyetül’l-mescit namazını kılmadan camide oturmak mekruhtur. Ancak onu kılmanın sünniyeti sakit olmaz. Hadisin vürut sebebi hakkında Müslim’in naklettiği rivayet bu hususu çok açık olarak ortaya koymaktadır.
5- Hadiste geçen “mescide” kelimesi her mescit ve cami için umumîdir ve Mescid-i Harâm’ı da içine alır. Ancak Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mescid-i Haram’a girdiğinde işe tavaf etmekle başlamış tır. Bundan dolayı âlimler haremi bu hükmün dışında tutmuşlar ve “Oranın tahiyyesi tavaftır.” demişlerdir. Gerçekte bu hüküm hadise aykırı değildir. Çünkü Kâbe’yi tavaf eden kimse tavaftan sonra iki rekât namaz kılar ve böylece istenen şey hâsıl olmuş olur. Fakat kişi tavaf etmezse o zaman bu hadisin gereği olarak tahiyyetü’l-mescit namazını kılması istenir.
Kaynak: Bulug elmeram
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
تَبَايَعْنَا عَلَىَ أَدَاءِ صَلاَةِ التَّحِيَّةِ عِنْدَ دُخُولِ الْمَسْجِدِ
Bu hadisi şerif, Sahih Muslim’da geçmektedir ve Türkçe tercümesi şu şekildedir:
“Biz, mescide girdiğimizde Tahiyyetü’l-Mescid namazını kılmak için Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile karşılıklı olarak bağlandık.”
Bu hadis, Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve sahabilerinin mescide girdiklerinde Tahiyyetü’l-Mescid namazını kıldıklarını göstermektedir. Tahiyyetü’l-Mescid namazı, mescide girildiğinde sunulan iki rekâtlık nafile bir namazdır ve mescide olan saygıyı ifade eder.