Tasavvuf Ve Tasavvufçular

Question

Tasavvuf Ve Tasavvufçular

Tasavvuf Ve Tasavvufcular 1

Soru: Tasavvuf nedir, tasavvufçular kimlerdir?

Cevap: Tasavvuf sosyal, psikolojik, ahlâki bir yoldur. Kendine göre yolu, üslûbu, delilleri, adamları ve kahramanları vardır.

İbn Haldun’un ifade ettiğine göre tasavvuf, müslümanlar arasında sonradan ortaya çıkmış dini ilimlerdendir. Bunun aslı, ümmet-i Mu-hammed’in geçmiş ve büyükleri katında tasavvufçuların gittiği yolun, sahabe, tabiin ve diğerleri arasında var olmasıdır. Bu yol hak ve hidayet yoludur.

Bu yolun temeli ibadete çekilmek, kendini Allah’a vermek, dünyanın süs ve ziynetlerinden yüz çevirmek, insanların Önem verdiği zevk, mal ve makamdan kaçmak ve kimselerin olmadığı yerde ibadete kapanmaktır.

Tasavvufçuların tasavvufun tarifi konusunda söylediği pek çok söz vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:

Tasavvuf, güzel olan her ahlâk ile ahlâklanmak, alçak olan her ahlâkı terk etmektir.

Tasavvuf üç temel üzerine bina edilmiştir:

a. Daima Allah’a ihtiyaç içinde olduğunu bilmek ve fakirliği benimsemek,

b. Elde ne varsa dağıtma cömertliğini göstermek ve başkalarını kendine tercih etmek,

c. Tedbir ve iradeyi terk etmek.

Tasavvuf, laklak yapıp laf üretmek değildir. O bir zevk ve gönül işidir. Onu kitaplardan öğrenmek mümkün değil. O ancak bunu tadanlardan alınır. Tasavvufa dedi kodu ile ulaşılmaz. Ancak kemâl ehli ile sohbet etmek ve bu yolun yolcularına hizmet etmekle ulaşılır. Allah’a yemin olsun ki kurtuluşa eren, ancak kurtuluşa ermiş birinin sohbeti ile kurtuluşa ermiştir.

Gerçekten halis ve temiz bir tasavvuf İslâmiyetin Özü, ruhu ve berrak yoludur. Çünkü tasavvuf, Kur’an’ın aşağıdaki ayetinin işaretiyle veli ve salih kimselerin yoludur.

Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. (Yunus/26)

Sahih yolla rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

islâm, Allah’tan başka tapılacak hiç bir varlık olmadığına ve Mu-hammed’in Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve Allah’ın evini gücün yetiyorsa haccetmendir.

Hz. Peygamber iman hakkında da şöyle buyurmuştur:

İman; Allah’a, Allah’ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe ve hayır olsun-şer olsun kadere inanmandır.

ihsan hakkında ise Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

ihsan, görüyormuşçasına Allah’a ibadet etmendir. Her ne kadar sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor.

Demek oluyor ki bir İslâm, bir iman, bir de ihsan var. İslâm boyun eğmek ve teslim olmak, zahiren dinin buyruğuna baş eğip onu yerine getirmektir. Dinin rükünlerini (emirlerini) tam manası ile ve ruhuna uygun olarak mükemmel bir şekilde yerine getirmenin ilk adımıdır.

Daha sonra iman söz konusudur ki iman kalp ile tasdik, dil ile söyleneni onaylamada gönlün huzur içinde olmasıdır. Zahiren boyun eğip teslim olmaya nisbetle, iman etmenin daha yüksek bir derece olduğunda şüphe yoktur.

Daha sonra ihsan derecesi gelir ki ihsan yaradanın (himayesinin) ferahlığında yok olup, tamamiyle O’na yönelmek, O’na bağlanmak, O’nun sıfat ve ayetleri hakkında kesintisiz düşünmek, Allah’ın azamet ve celâli’nin kontrolü altında olmak, O’nun nur ve aydınlığını görmektir. İşte hadiste ifade edilen ihsan budur. Bu ihsan, ihlas ve kesinlik derecesinde Allah’a inanmakla ortaya çıkar. Bu ihlas tasavvufun özü, sû-filerin esrarının iç yönüdür. Buna göre doğru, ihlaslı ve temiz bir tasavvuf ihsan ile eş anlamlıdır.

İhsan seçilmiş hayırlı kimselerin çıktığı bir zirvedir. Bu Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. O büyük lütuf sahibidir.

Mutasavvıflara gelince, onlar kendilerinde ihlas, (ilahi) kontrol ve Allah’a yönelmeyi gerçekleştirenlerdir. Bunun içindir ki Sehl Tüsteri şöyle diyor:

Sûfi (dünyalık şeylerden dolayı) üzüntüden arınan, düşüncelerle dolan ve insanlardan (ilgiyi kesip) Allah’a yönelen, nazarında mal ile taşın eşit olduğu kimsedir.

Sühreverdi de şöyle diyor:

Sûfi devamlı kendisini arındıran kimsedir. Sûfi sürekli kalbini nefsin karıştırmalarından arıtarak (tüm) zamanlarını arınmış hale getirir. Sûfi bu arınma devamlı muhtaç olduğu rabbinden yardım alır. Bu halinin devamı ile nefsin getireceği bulanıklıktan temizlenir. Nefsi her kımıldanışında keskin bir basiretle onu anlar ve rab-bine sığınır.

Burada şunu ifade etmeliyiz ki tasavvufun lafını eden çok, fakat ihlaslı olanlar azdır.

Allah dilediğini doğru yola iletir.

Benzeri konular:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

  1. Tasavvuf, İslam’ın mistik ve içsel boyutunu vurgulayan bir akımdır. Tasavvufçular, İslam’ın öğretilerini daha derinlemesine anlamak ve Allah’a yakınlaşmak amacıyla manevi arayış içinde olan kişilerdir. Tasavvuf, İslam’ın zahirî (dışsal) hükümlerinin yanı sıra, insanın iç dünyasını, kalbini ve ruhunu güzelleştirmeyi ve Allah’a ulaşmayı hedefler.

    Tasavvufçular, nefis terbiyesi, zikir, fikir ve meditasyon gibi manevi pratiklerle manevi gelişimlerini sağlamaya çalışırlar. Bu süreçte, şeyh (ruhani rehber) denilen tecrübeli bir tasavvuf ustasının rehberliği ve öğretimi önemlidir. Tasavvufçular, şeyhin rehberliğinde manevi yolculuklarını sürdürerek nefsi arzuları aşmayı, Allah’a olan sevgiyi ve bağlılığı artırmayı amaçlarlar.

    Tasavvufçular, İslam’ın öğretilerini içselleştirirken, ahlaki değerlere büyük önem verirler. İçsel temizlik, hoşgörü, sevgi, sabır, tevazu gibi erdemler tasavvufçuların hayatında merkezi bir rol oynar. Tasavvufçular, İslam’ın öğretilerini hayata geçirerek, hem Allah’a olan bağlılıklarını artırırken hem de insanlar arasında barış, hoşgörü ve adaletin yayılmasına katkıda bulunurlar.

    Tasavvuf, İslam’ın tarihi boyunca önemli bir rol oynamış ve İslam düşüncesini etkilemiştir. Tasavvufçular, genellikle tarikatlara bağlı olarak örgütlenirler ve tarikatlar, tasavvufun öğretilerini sistematik bir şekilde aktaran ve manevi rehberlik sağlayan kurumsal yapılar olarak ortaya çıkmıştır.

    Tasavvufçular, İslam’ın içsel boyutlarını keşfetmek ve Allah’a yakınlaşmak amacıyla manevi uygulamaları hayata geçirirken, İslam’ın temel öğretilerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı hedeflerler. Tasavvuf, İslam’ın zengin ve çeşitli bir geleneği olarak kabul edilir ve Müslümanların manevi arayışlarında önemli bir rol oynamıştır.

    En iyi cevap

Cevapla