Taziye ile ilgili Sahabe ve Alimlerin sözleri

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Taziye hakkında güzel sözler, nasihatler, tavsiyeler

Taziye ile ilgili Sahabe ve Alimlerin sozleri

2764. Abdullah bin es-Sindî (rh.) şöyle demiştir: “Mübarek, kardeşi Süfyân es-Sevriî’ye bir mektup yazarak gözlerinin göremediğinden yakındı. Süfyân da cevaben ona şöyle yazdı: “Kardeşim! Dediklerini anladım. Sen bu konuda Rabbine yakınıyorsun, ölümü devamlı aklında tutarsan gözlerinin acısı hafifler. Baki selam.” [Hilyetu’l-Evliya, 7/22]

2765. Hikmet sahibi biri, musibete uğramış birine şöyle bir mektup gönderdi: “Rızıklandırılmış olduğun şey elinden gitti. Bâri ona karşılık verilen ecirleri sakın kaçırma!” [Zehebi, el-Kebâir, 183]

2766. Adamın biri, oğlunu kaybetmiş olan bir arkadaşına şöyle taziyede bulundu: “Bil ki çocuk yaşadığı sürece baba için bir hüzün kaynağı ve fitnedir. Ölen çocuk mükafat ve rahmettir. Yitirdiğin hüzne ve fitneye mahzun olup da Allah’ın vereceği rahmeti zâyi etme!” [Zehebi, el-Kebair, 183]

2767. Adamın biri, başka birisine şöyle taziyede bulundu: “Senin için âhirette bir ecir olacak olanın, dünyada mutluluk ve coşku kaynağı olmasından daha hayırlıdır.” (Zehebi, el-Kebair, 183)

2768. Humeyd el-A’rec (rh.) şöyle demiştir: “Said bin Cübeyr’i gördüm, oğluna bakıp şöyle diyordu: “Biliyorum ki dostluğun en hayırlısı sendedir.” “Nedir o?” diye sorulunca: “Onun ölmesi benim de ecrimi Allah’tan bekleyerek sabreylememdir” dedi. [Zehebi, el-Kebair, 183]

2769. Adamın biri çok sevdiği oğlunun ayrılığına dayanamadığına dair Hasan-ı Basri’ye (rh.) şikâyette bulunur. Hasan-ı Basrî: “Oğlun yanında bulunmuyor mu?” diye sorunca, adam: “Bulunmadığı zamanlar bulunduğundan daha çok” dedi. Hasan-ı Basrî: “Onu öldü farzet. Yanında olmadığı an sana kazandıracağı sevap, olduğu vakit kazandıracaklarından daha çoktur” deyince, adam: “Ey Ebu Saîd, oğluma karşı duyduğum üzüntüyü basitleştirdin” dedi. (Zehebî, el-Kebair, 183]

2770. Ömer bin Abdilaziz (rh.) hasta olan oğlunun yanına girer ve: “Oğlum kendini nasıl buluyorsun?” diye sorar. Oğlu: “Babacığım kendimi Hakk’a teslim olmuş hissediyorum” der. Babası: “Evladım, senin benim terazimde olman kendi terazinde olmandan bana daha çok sevimlidir” karşılığını verir.” [Zehebi, el-Kebair, 183]

2771. İmam Şafiî’nin (rh.) oğlu öldüğünde şu şiiri söyledi:

Zaman ya mallara gelen bir musibet

Veya dostlardan ayrılıştır, öyle ise sabret.” [Zehebi, el-Kebair, 183]

2772. Mesleme bin Muhârib (rh.) şöyle demiştir: “Urve’nin (rh.) ayağına kurtçuklar düştü, ayağı kesildi. Kimse onu tutamadı ve ayağının kesildiği gecede dahi virdini bırakmadı. Urve, “Bu yolculuğumuzda biraz yorgunlukla karşılaştık” dedi ve Ma’n bin Evs’e ait şu şiiri okudu:

“Hayatına yemin olsun ki, ben hevâ ve hevese yönelmedim, bu kadar şüpheniz yeter artık.

Ayaklarım beni kötülüğe götürmedi,

Gözüm ve kulağım da beni kötülüğe sevketmedi.

Görüşüm ve aklım da beni kötü yola sevketmedi,

Ben yaşadığım müddetçe kötülüklere doğru yürümeyeceğim.
Benim gibi birisi, böylesine kötü işlere doğru gidip kötülük yapmaz. Bilirim ki, benim gibilerinin başına gelen musibetler, Ancak benim de başıma gelmiştir.” (el-Bidaye ve’n-Nihaye, 9/102]

Taziyelerde okunan arapça dua “e’zemellahu ecrekum duası”

2773. Urve (r.a) şöyle demiştir: “Allah’ım! Bela verdinse korudun. Aldın ise de geriye de bıraktın ki bir uzvu aldın diğer âzâları bıraktın. Bir oğlu aldın, oğulları bağışladın.” (Zehebi, el-Kebair, 183]

2774. Said bin Cübeyr (rh.) şöyle demiştir: “Musibet sırasında bu ümmete, diğer ümmetlere verilmeyen “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” (Bakara, 2/156) sözü verilmiştir. Eğer daha önce verilmiş olsaydı, Yakub (a.s) bunu söyler ve: “Vah! Yûsuf’a vah!” (Yusuf, 12/84) demezdi.” [ez-Zevácir an İktirafi’l-Kebair, 1/266]

2775. Abdullah bin el-Ethem (rh.) şöyle demiştir: “Ben Mekke’deyken bir oğlum vefat etti. Onun için çok üzüldüm. İbn Cüreyc taziye için yanıma girdi ve bana şöyle dedi: “Ey Ebu Muhammed! Tıpkı hayvanların teselli buldukları gibi, gaflet ve unutkanlıkla teselli bulmadan Allah için sabır göstererek, ücretini Allah’tan bekleyerek teselli bul.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/255]

2776. Ömer bin Abdilazîz (rh.), oğlu ölen Ömer bin Ubeydillah bin Abdillah bin Utbe’ye taziye maksadıyla şöyle bir mektup yazdı: “Sonrasına gelince; ahiret ahalisinden olan bir topluluk henüz dünyada oturmaktadırlar. Onlar ölü oğlu ölüdürler. Bir ölünün başka bir ölüye taziyede bulunması da pek tuhaftır. Bâki selam.” [Hilyetu’l-Evliya, 5/266]

2777. Musibete uğramış birine, “İki büyük musibeti bir arada tutma; çocuğunu kaybetme ve sevaptan mahrum olma” denildi. [ez-Zevācir an İktirafi’lKebair, 1/268)

2778. İbnu’s-Semmåk, bir adama şöyle taziyede bulunmuştur: “Sen sabırlı ol. Ücretini Allah’tan bekleyen, sabırla amel eder. Bağırıp çağıran sonunda O’na döner. Şunu bil ki, hiçbir musibet yoktur ki, onunla birlikte ondan daha büyük bir şey olmasın; ya Allah’a itaat etmek ya da O’na isyan etmek.” [el-Ikdu’l-Ferid, 3/255)

2779. Salih el-Mürri (rh.), oğlunu kaybeden bir adama taziyede bulunurken şöyle demiştir: “Eğer musibetin senin için bir öğüt oluşturmadıysa nefsinle olan musibetin, oğlundan olan musibetinden daha büyüktür. Şunu bil ki, ilerdeki bir sevap için kişiyi tebrik etmek, acil bir musibetten ötürü bir kişiye taziyede bulunmaktan daha önceliklidir.” (el-Ikdu’l-Ferid, 3/2561

2780. Utbî (rh.) şöyle demiştir: “Babam bir adama şöyle taziyede bulundu: “Allah’ın vaadi, ancak O’nun hakkına sabredenler için gerçekleşir. Başına gelen bu fecaatten ötürü, fecaat ile sevabı bir araya getirme! Çünkü fecaat, senin hakkındaki iki musibetin en büyüğüdür. Kuşkusuz her içtimain bir ayrılığı vardır, kıyamet gününe kadar.” (el-İkdu’l-Ferid, 3/256]

2781. Hasan (rh.), herhangi bir musibette şöyle derdi: “Bize bundan başkasını teklif etmesi durumunda âciz kalacağımız için bunu bize veren Allah’a hamdolsun.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/256]

2782. Ebu Hâzim (rh.) şöyle demiştir: “Ukbe bin İyaz bin Ğanm el-Fihrî vefat etti. Bir adam taziye için onun babasına: “Onun için feryat etme! Çünkü o şehit olarak öldürüldü” dedi. Bunun üzerine babası: “Hayatında dünyanın ziyneti, bugün ise salih bakiyede olan birisine nasıl feryat ederim?!” dedi. [el-İkdu’l-Ferid, 3/258)

2783. Bedevînin biri, bir adama şöyle taziyede bulundu: “Allah’ın hükmüne razı olmanı ve O’nun vaad ettiği sevabı beklemeni sana tavsiye ediyorum. Kuşkusuz dünya ayrılık yurdudur. Mutlaka Allah’a kavuşacağız.” [elİkdu’l-Ferid, 3/259]

2784. Yine bir bedevî, bir adama şöyle taziyede bulundu: “Ahirette sana verilecek olan sevap, bu dünyada duyacağın sevinçten senin için daha hayırlıdır.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/258]

2785. Seleften biri şöyle demiştir: “Allah’ın hükmüne teslim olmakla, O’nun vaad ettiği sevabı ve emrine ulaşmayı bekle. Kuşkusuz geçen bir şeye ulaşılmaz.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/258]

2786. İbrahim bin Selm’in oğlu vefat etmişti. Onun için çok feryat-figan etti. Musa el-Mehdî, taziye için ona şöyle dedi: “O çocuğun bir belâ ve fitne olmasını ister miydin? Ya da dua ve rahmet olduğu zaman seni üzer miydi?!” [el-İkdu’l-Ferid, 3/258]

2787. Bir adam, oğlu vefat eden bir adama taziye için şöyle dedi: “Eğer kökün olan baban, bir de dalın olan oğlun giderse, kökü ve dalı giden bir kimseden geriye ne kalır?” [el-İkdu’l-Ferid
2788. Eksem bin Sayfi (rh.), Arap hükümdarı Amr bin Hind’e, kardeşinden dolayı taziyede bulundu ve ona şöyle dedi: “Ey hükümdar! Bu yurdun insanları yolcudurlar. Yüklerinin bağını ancak başka diyarda açarlar. Senden geri çevrilmeyecek bir şey sana geldi ve sana asla dönmeyecek olan bir şey de senden gitti. Bir gün mutlaka senden ayrılacak ve seni terk edecek şeyler, seninle birlikte ikamet ettiler. Şunu bil ki dünya üç gündür: Dün, bir öğüttür ve adil bir şahittir. Nefsiyle seni perişan etti ve senin lehinde veya aleyhinde olan hikmetini bıraktı. Bugün, bir ganimet ve bir dosttur. O sana geldi, ama sen ona gitmedin. Yokluğu sana uzun geldi, ama gidişi süratli olacaktır. Yarın, ehlinin kimler olduğunu bilemezsin. Eğer seni bulursa sana gelir. Nimeti verene şükretmek ve kadir olana teslim olmak ne kadar güzeldir! Bazı köklerimiz gittiler. Bizler onların dallarıyız. Kök gidince dallardan geriye ne kalır ki? Şunu bil ki, musibetten daha büyük olan şey, arkasında kötü bir halef bırakmasıdır. İyilikten daha iyi olan, onu verendir. Kötülükten daha kötü olan da kötülüğü yapandır.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/260]

2789. Şebib bin Şebbe, kardeşi Ebu’l-Abbas’tan ötürü el-Mansur’a taziyede bulundu ve şöyle dedi: “Allah, başına gelen musibeti sana sevap olarak versin. Sana sabır versin ve bunu tam bir âfiyet ve genel bir nimet olarak senin için sonuçlandırsın. Kuşkusuz Allah’ın sevabı, senin için ondan daha hayırlıdır. Allah’ın yanındaki, onun için senden daha hayırlıdır. Sabredilmeye en öncelikli olan şey, değiştirilmesi mümkün olmayan şeydir.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/261]

2790. İbrahim bin İshak (rh.), bazı halifelere taziye için şöyle yazdı: “Kuşkusuz Allah’ın kendisinden aldığı hakkını en iyi tanıması gereken kişi, üzerinde bıraktığı nimetini en iyi tanıyan kimsedir. Ey müminlerin emiri! Senden öncekine mazi olan sana baki kalmıştır. Senden sonraya kalacak olan da, senin için içinde sevap olan şeylerdir. Başlarına gelen belâdan dolayı sabredenlere verilen nimet, muaf oldukları şeylerin nimetinden daha büyüktür.” [el-Ikdu’l-Ferid, 3/261]

2791. Abdulmelik bin Salih, er-Reşid’in evine girdi. Perdedar ona: “Bu gece müminlerin emirinin bir oğlu vefat etti ve yine onun bir oğlu oldu!” dedi. Abdulmelik bin Salih, erReşid’in yanına girince şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Allah sana verdiği kötülük sebebiyle seni sevindirsin ama seni sevindirdiği şey konusunda sana kötülük vermesin. Musibete bir sabır ve şükre bir mükâfat olarak bunu onun yerine geçirsin.” (el-İkdu’l-Ferid, 3/261]

Taziyede Okunan dua Arapça

2792. Me’mun, Ümmü’l-Fazl bin Sehl’in oğlu el-Fazl bin Sehl’in vefatı sebebiyle taziye için yanına girdi ve: “Ey ana! Sen ancak onun görüşünü kaybettin. Onun yerine ben senin oğlun olayım” dedi. Bunun üzerine Ümmü’lFazl: “Ey müminlerin emiri! Bana senin gibi bir oğlan veren bir adam için feryat etmem haktır” dedi. [el-İkdu’l-Ferid, 3/262]

2793. Abdulmelik bin Ömer bin Abdulaziz vefat edince, Ömer bin Abdülaziz (rh.) valilerine şöyle bir mektup yazdı: “Kuşkusuz Abdülmelik, Allah’ın küçük kullarından birisiydi. Allah onun hakkında bana da ona da ihsanda bulundu. İstediği kadar ona hayat verdi, sonra istediğinde onun ruhunu aldı. Bildiğim kadarıyla Abdülmelik, Kur’an okumak ve iyiliği araştırmak yönünden, ailesinin salih gençlerinden birisiydi. Allah’ın sevgisine muhalif olan bir sevginin bende bulunmasından Allah’a sığınırım. Çünkü bu durum, Allah’ın bana yaptığı ihsana ve sürekli verdiği nimete yakışmaz. Ben biliyorum ki, hiçbir kadın ona ağlamamış ve hiçbir kadın ona yas tutmamıştır. Kuşkusuz, onun üzerine ağlama hakkına sahip olanları da ağlamaktan men ettik.” [elİkdu’l-Ferid, 3/262]

2794. Ziyad bin Osman bin Ziyad, Süleyman bin Abdulmelik’in yanına girdi. O sırada oğlu Eyyüb vefat etmişti. Ziyad şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Abdurrahman bin Ebi Bekir şöyle diyordu: “Kim dünyada bâki kalmak istiyorsa -ki bâki kalmak yokturnefsini musibetlere vatan yapsın.” [elİkdu’l-Ferid, 3/262]

2795. Muhammed bin el-Velid bin Utbe, oğlu Abdulmelik’ten dolayı Ömer bin Abdilaziz’e taziyede bulundu ve şöyle dedi: “Ey müminlerin emiri! Gördüklerinden dolayı, hüzne engel olacak ve ateş için perde olacak bir hazırlık yap.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/262]

2796. Süleyman bin Abdülmelik’in Eyyüb adındaki oğlu vefat edince bazı tabipler ona şu şekilde taziyede bulundular: “Ey müminlerin emiri! Senin gibilere, ancak ilminin gerisindeki bir seviyeden öğüt verilir. Eğer sen tehir ettiğin feryadı öne alıp böylece Rabbini razı etmek, güzel taziye ve sabır olmadan bedenini rahatlatmak istiyorsan yap.” [el-Ikdu’l-Ferid, 3/264] 2797. Hasan, vefat eden oğlu Abdulmelik’ten dolayı Ömer bin Abdilaziz’e (rh.) taziye için bir beyit yazdı ki, o da şudur:
Yitiğin yerine sana bir ecir verildi, Sakın yitiğin gelmiyor olmasın ve ecrin gitmesin.” [el-İkdu’l-Ferid, 3/264]

2798. İskender, ölüm döşeğindeyken annesine, bir yemek yapıp insanları çağırmasını sonra hüzünlü kimsenin bu yemekten yememesini tembih etmesini bildiren bir mektup yazdı. Annesi denilenleri yaptı. Kimse yemeğe elini uzatmadı. Kadın onlara: “Neden yemiyorsunuz?” dedi. Onlar: “Sen bize hüzünlü olanların yememelerini söyledin. Oysa bizden hiçbirisi yoktur ki bir dostu ya da bir yakını vefat etmemiş olsun” dediler. Bunun üzerine annesi: “Vallahi oğlum vefat etmiştir. Bana taziye için bunları yaptırdı” dedi. [el-İkdu’l-Ferid, 3/264]

2799. Hammad bin Seleme (rh.) şöyle demiştir: “Sabit bize, Sile bin Eşyem’in bir kardeşinin vefat ettiğini bildirmişti. Adamın biri, Sile yemek yerken ona geldi ve: “Ey Ebu’s-Sahba, kardeşin vefat etti!” dedi. Sile, “Gel de ye! Daha önce ulaşmış bir ölümü bize bildiriyor! Yaklaş da ye! Daha önce ulaşmış bir ölümü bize bildiriyor! Yaklaş da ye!” deyince, adam: “Vallahi, bu haberi sana ulaştırmada benden önce davranan yoktu. Kim sana bildirdi?” deyince, Sile şöyle dedi: “Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir.” (Zümer, 39/30). [et-Tabakâtu’l-Kübra, 7/137]

2800. İmam Şafiiî’ye (rh.), Abdurrahman bin Mehdî’nin bir oğlunun vefat ettiği, Abdurrahman’ın bundan dolayı çok üzüldüğü haberi ulaştı. Bunun üzerine Şafiî, ona şöyle bir mektup yazdı: “Derim ki; başkasını rahatlattığın gibi kendi nefsini de rahatlat, o zaman başkasının öyle yapmasını çirkin gördüğün gibi kendi yaptığının da çirkin olduğunu göreceksin. Bilmiş ol ki musibetlerin en ağırı, kişinin sevap almaksızın sevdiğini kaybetmesidir. Bir de bunların haram kazanmak için birleştiğini düşün. Sana şöyle derim:

“Ben sana başsağlığı dilerim, beklentim olmaksızın

Dünyada kalmak için değil, ancak bu, dinin sünnetidir.

Taziye eden kimse dostundan sonra kalıcı değildir,

Taziye edilen de bir müddet yaşasa bile kalıcı değildir.” (Tesliyetu Ehli’lMesäib, 110]

Cenazede okunacak dua arapça

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2024-11-17T01:17:00+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Taziye, vefat eden kişinin ailesine sabır dilemek ve onları teselli etmek için yapılan bir davranıştır. Sahabe ve alimlerin taziye ile ilgili sözleri ve tavsiyeleri, Müslümanlara sabrı ve teselliyi öğütler. İşte taziye hakkında sahabe ve alimlerden gelen bazı güzel sözler, nasihatler ve tavsiyeler:

    Sahabe ve Tabiin’den Taziye Sözleri

    1. Hz. Peygamber (sav):
      • “Müminin başına gelen her musibette ‘Biz Allah’a aidiz ve elbette O’na döneceğiz’ derse Allah Teâlâ, ona günahlarını bağışlar ve bu musibeti kendisi için hayırlı kılar.” (Müslim)
      • Bu söz, taziye sırasında sabrı ve Allah’a yönelmenin önemini vurgular.
    2. Hz. Ömer (ra):
      • “Eğer sabredersen sevap kazanırsın. Eğer sabretmezsen Allah’ın hükmünü değiştiremezsin.”
      • Hz. Ömer, taziye sırasında sabrı ve kadere razı olmayı öğütlemiştir.
    3. Hz. Ali (ra):
      • “Sıkıntılar Allah’a yakınlaşmanız için bir vesiledir. O halde musibetlere sabredin ve şükredin.”
      • Taziyede, sabrın Allah katındaki değerine dikkat çeker.
    4. İbn Abbas (ra):
      • “Dünya bir gölge gibidir; kaybolmadan önce ona aldanmayın.”
      • Bu sözle taziye sırasında dünya hayatının faniliğine vurgu yapılır.

    Alimlerin Taziye ile İlgili Sözleri

    1. İmam Gazali:
      • “Taziye, insanın kalbini ferahlatmak ve onu musibeti kabul etmeye teşvik etmektir. Birine taziye verirken şefkat ve hikmetle yaklaş.”
      • Taziye, insanın psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu bir anda ona yardım etmektir.
    2. Hasan-ı Basri:
      • “Sabır, imanın yarısıdır. Musibet anında sabretmek ise kulluk makamlarının en üstünüdür.”
      • Taziye sırasında sabır dilemek önemli bir nasihattir.
    3. İmam Şafii:
      • “Her canlı ölümü tadacaktır. Ölüm, bir son değil, asıl hayatın başlangıcıdır.”
      • Bu sözle ölen kişi için dua edilmesi gerektiği ve ölümün hikmetine dikkat çekilir.
    4. İmam Ebu Hanife:
      • “Allah’ın takdirine razı olmak, kulun kalbini rahatlatır. Taziye sırasında bu takdirin hikmetini hatırlatın.”
      • Taziyede, kadere iman ve Allah’a teslimiyet öğütlenmelidir.

    Taziye İçin Kullanılabilecek Güzel Sözler

    1. “Allah, sabredenlerle beraberdir. Sabır, sıkıntıyı hafifletir ve mükafat getirir. Size sabır ve güç ihsan etsin.”
    2. “Musibetler bizler için bir imtihan vesilesidir. Allah, sevdiği kullarını sabırla sınar. Dualarımız sizinle.”
    3. “Her nefis ölümü tadacaktır. Vefat eden kardeşimiz için Allah’tan rahmet, sizlere sabır diliyoruz.”
    4. “Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz. Ölüm bir ayrılık değil, kavuşmanın habercisidir.”
    5. “Allah size sabrın en güzelini versin ve bu kaybınızı ahirette karşılık olarak karşınıza çıkarsın.”

    Taziye sırasında kullanılan bu tür ifadeler, hem ölen kişinin yakınlarını teselli eder hem de sabrı ve imanı güçlendirir.

Cevapla