Paylaş
Tebliğ nedir? Tebliğin önemi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Tebliğ ne demek örnekler
Peygamberimizin tebliğ görevi ile Müslümanın tebliğ görevi
Allah’in emirlerini ve yasaklarını insanlara tebliğ ederek, onların hidayetine yardımcı olmak en hayırlı işlerden biridir. Çünkü bu görev, öncelikle Peygamberlerin ve onların yolundan gidenlerin yerine getirdikleri şerefli bir görevdir. Nitekim Allah, Kur’ân-ı Kerim’de söz ve fiil yönünden Allah yoluna çağırandan daha hayırlı kimsenin olamayacağını bildirmiştir.
“(insanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve “Ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kim vardır?” Bu ayetin nüzul sebebi özel olabilir. Ancak burada ilk muhatap alınan şüphesiz ki Hz. Muham med (s.a.s.)’dir. Çünkü o insanları tevhide ve ibadete davet etmiştir. Bu üstün vasfın, davet ve tebliğ görevini yapan ashap, ezan okuyan müezzin ile insanları Allah’a inanmaya davet eden, bu uğurda sabır, ihlâs ve doğrulukla çalışan, karşılaştığı bela ve musibetlere tahammül eden herkes için geçerli olduğu da söylenmiştir.
İlahî tebliğin muhatabı olarak bütün insanlar eşittir. Hiçbir Peygamber tebliğ hususunda kavimleri arasında ayırım yapmamıştır. Hep sine aynı ölçüde itikat, ibadet, muamelat ve ahlâk gibi konuları tebliğ etmişlerdir. Kavimleri arasında dil farkı, şehir ve kabile hayatı yaşayan ile zengin ve fakir, halk ve idareci arasında ayırım gözetmemişlerdir. Çünkü bütün Peygamberler bu emri Allah’tan ve onlara gönderilen kitaplardan almışlardır. Onların tek görevi vardır, o da insanları Allah’a inanmaya davet etmektir. Haklı olduklarında şüphe yoktur. Kur’ân-ı Kerim bu hususu şöyle açıklamaktadır: “Sizden herhangi bir ücret isteme yen bu kimselere tabi olun, onların sözlerine kulak verin, çünkü onlar hidayete (doğru yola) ermiş kimselerdir ” Dünyada vahyin ışığında insanları hidayete çağırmak ve onların elinden tutarak karanlıktan, aydınlatılmış yola sevk etmek kadar mutlu bir olay yoktur.
Nitekim Kur’ân-ı Kerim’i incelediğimizde, 33 ayrı yerinde Peygamberlerin “Tebliğine işaret ettiğini görüyoruz. Ayrıca mahiyet itibariyle tebliğin devamı veya eş anlamı olarak insanları Hakka çağırmak için kullanılan “davet” kelime si ise, 41 ayrı yerde geçmektedir. Bütün Peygamberlerin risaleti için geçerli olan bu hususa dikkat çekmek bakımından bazı ayet meallerini buraya almakta yarar vardır:
1- Hz. Nuh (a.s.), kavmine şöyle seslenmişti: “Size Rabbimin vah yettiği gerçekleri tebliğ ediyorum ve size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediğiniz şeyleri Allah tarafından gelen vahiy ile biliyorum.”
2- Hud Peygamber ise kavmini şöyle uyarmıştı: “Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. ” Şimdi de, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in tebliğ ve davetiyle ilgili ilâhî emirlerden birkaç tanesine bakalım:
a- “Ey bürünüp sarinan (Resûlüm)! Kalk, artık (insanları) uyar. Sadece Rabbini büyük tanı. Elbiseni temiz tut.”
b- “Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez.
c- “(Ey Muhammed!) Sen Rabbin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Çünkü Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de en iyi bilendir.”
Hadislerde de davet ve tebliğin üzerinde durulmuştur. Ashap tan bazısı, İslâm’ın ilk yıllarında hadislerin Kur’ân-ı Kerim ayetleriyle karışma ihtimalinden endişe duydukları için hadis rivayetinde temkinli davranmışlardır. Diğer bir kısmı da Resûlullah’ın kavli ve fiili sünneti üzerinde ısrarla durarak, ondan duyduklarını ve gördüklerini etrafa yaymak istiyorlardı. Nitekim bunlardan Ebû Zerr el-Gifari’nin, konu hakkında söylediği şu sözler gerçekten çok anlamlıdır: “Kılıcı enseme dayasanız, ben de Resûlullah (s.a.s.)’tan duyduğum bir sözü başım kesilinceye kadar tebliğe vakit bulacağımı bilsem o sözü elbet te size yetiştiririm.”
İşte Hz. Muhammed (s.a.s.); ashabın İslâm’ı öğrenmeye ve tebliğ etmeye karşı olan bu fitri gayretlerini görünce, kendisinden hadis rivayet etmelerine izin vermiştir. Hatta nakledilen hadislerin etrafa tebliğ edilmesi, teşvik bile edilmiştir. Bu hususta da şu hadisleri örnek gösterebiliriz:
1- “Benim sözümü işitip belledikten sonra işittiği gibi başkasına eriştirenin Allah yüzünü ağartsın.”166
2- “Hazır olanlarınız gaib olanlarınıza tebliğ etsinler. Zira olur ki, hazır olanınız sözümü kendisinden daha anlayışlı bir kimseye tebliğ etmiş olur.”
3- “Her kim bir hayra delalet ederse, ona da hayri işleyenin sevabı gibi sevap vardır.
Kur’ân-ı Kerim’de ve hadislerde önemine işaret edildiği gibi davet, tebliğ ve ilmin yaygınlaştırılmasına yardımcı olmak dinî bir görev; fert ve toplum huzuru açısından ise, çok önemli bir sorumluluktur. İnanç, ibadet, ahlâk, örf ve âdetlerin korunmadığı, haksızlığın, kötülüğün ve yanlışların önemsenmediği bir toplumdan huzur beklemek mümkün değildir. Allah Teala, Asr sûresinde mü’minlerin pratik hayatlarında uymalarını tavsiye ettiği şu hususları, konumuzla ilgisi bakımından buraya almakta yarar vardır:
1- Allah’a iman etmek.
2- Amel-i salih işlemek, yani ibadet, muamelat ve ahlâk bakımın dan hayırlı işlerde bulunmak.
3- Birbirlerine hakkı ve gerçeği tavsiye etmek.
4- Davet ve tebliğ esnasında karşılaştıkları maddî ve manevi sıkıntılardan dolayı birbirlerine sabır tavsiye etmek.
Ashab-ı Kiram, Tabiin ve onların yolunu izleyen bütün selef-i salihin birbirlerine sık sık bu surenin ihtiva ettiği mana ve hikmeti hatırlatmışlardır. Böylece, İslam’ın asırlar boyunca yaşamasında ve kuvvetlenip genişleyerek günümüze kadar ulaşmasında davet ve tebliğin önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam dininin temel ilkelerinden biri, insanlara tebliğ etmektir. Tebliğ, İslam dininin temel prensiplerini, inançlarını ve kurallarını başkalarına iletmek anlamına gelir. Bu makalede, İslamda tebliğin önemi ve tebliğin nasıl yapıldığına dair detaylı bilgiler verilecektir.
İslam dininde, tebliğ yapmak önemli bir görevdir ve Müslümanlar bu görevi yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu görev, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatında da büyük bir önem taşımıştır. O, insanlara İslam dininin temel ilkelerini tebliğ etmek için büyük çaba harcamış ve insanların İslam’ı doğru anlamalarını ve uygulamalarını sağlamıştır.
Tebliğ yapmak, İslam’ın yayılmasına ve insanların hidayete erişmelerine yardımcı olur. Bu nedenle, İslam dininde tebliğ yapmak önemli bir ibadettir. Allah, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur: “Ey Peygamber! Sana ne indirildiyse onu tebliğ et. Rabbinden sana vahyedileni yapmadıkça, onları terk etme.” (Maide Suresi, 67. Ayet)
Tebliğ yapmak, Müslümanların sorumluluklarından biridir. Her Müslüman, çevresindeki insanlara İslam’ı doğru bir şekilde anlatarak onları hidayete eriştirmeye çalışmalıdır. Bu nedenle, İslam dininde tebliğ yapmak, her Müslümanın yapması gereken bir görevdir.
Tebliğin nasıl yapılacağına gelince, İslam dininde tebliğ yapmak için çeşitli yöntemler vardır. İlk olarak, doğru bir şekilde bilgi sahibi olmak gerekir. Tebliğ yapmak için öncelikle İslam’ın temel ilkeleri, inançları ve kuralları hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Bu bilgiyi öğrenmek için ise Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatı hakkında bilgi edinmek gerekmektedir.
İkinci olarak, tebliğ yaparken dürüst ve samimi olmak önemlidir. Tebliğ yaparken karşı tarafı kandırmak veya yanıltmak doğru değildir. Müslümanlar, karşı tarafı doğru bilgilendirerek onların İslam dinine karşı doğru bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olmalıdır.
Sonuç olarak, İslam dininde tebliğ yapmak önemli bir görevdir ve Müslümanlar bu görevi yerine getirmekle yükümlüdürler.