Paylaş
Tedbir Ve Tevekkül
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Tevekkül
Dünya ve ahıret işlerinde zararın defi, menfaatın celbi konusunda samimi bir kalple Allah’a güvenme ile birlikte O’ndan başka almaya, vermeye, zarar ya da fayda vermeye kimsenin gücünün yetmeyeceğine gerçek bir imanla iman etmenin adı tevekküldür.[1] Diğer bir ifadeyle söyleyecek olursak bir sonuca ulaşmak için gerekli olan sebeplere teşebbüs ettikten sonra başarıyı Allah’tan bekleme ve O’nun takdirine razı olmaya tevekkül denir.
Her konuda mutlak güç Allah’a ait olmakla birlikte kulun yapması gereken şeyler de vardır. İşte kulun yapması gereken bu kısmına da tedbir adı verilir. Burada bilinmesi gereken şey herhangi bir konuda dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir “Bir işe başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!”[2] âyet-i kerimesi, tevekkül ile beraber aynı zamanda azmederek çalışmak gerektiğini de ifade etmektedir. Kur’an-ı Kerimde konuyla ilgili birçok ayet vardır. Bunlardan bazıları “İmanınız varsa, Allah’a tevekkül ediniz!”[3] “Tevekkül edene, Allah kâfidir ”[4] “Azmedip de bir işe başlayınca, Allah’a tevekkül et, Ona güven! Allah size yardım ederse, kimse size galip gelemez Size yardım etmezse, kimse yardım edemez O halde, müminler Allah’a tevekkül etsinler!”[5]
O halde Müslüman hayatının her safhasında ve her işinde tedbirini aldıktan sonra sonuçlarını Allah’a havale etmek ve O’na tevekkül etmek durumundadır. Herhangi bir konuda tedbir almadan, yani yapması gerekenleri yapmadan tevekkül etmesi doğru bir davranış olmaz. Ben hiç çalışmadan Allah benim rızkımı gönderir, hiç çalışmadan sınavlarda başarılı olayım, ilim talebinde bulunmadan alim olayım, ilaç kullanmadan hastalığım iyileşsin mantığı tevekkül tanımlamalarıyla çelişmektedir.
Allah’ın lütfunu, ikramını ve O’nun güç ve kudretini görmeden bütün işlerini kendisinin yaptığını ve her işini mutlaka kendisinin sonuçlandırdığını düşünen kimse büyük bir gaflet içerisindedir. Bütün ihtiyaçlarını kendi güçleriyle ve çabalarıyla elde ettiklerini, bütün sıkıntılarından da kendi uğraşlarıyla kurtulduğunu düşünen bir kimse bu düşüncesini tekrar gözden geçirmeli ve Allah’ın varlığını, O’nun güç ve kudretini ortaya koyan ayetlerini görmelidir.
Samimi bir müslümanın ruhu, bu ve benzeri düşüncelerden arınmıştır. Çünkü O Rabbine kul olduğunun farkındadır ve Allah’ın onu da kendisine secde etmeye layık olarak yarattığını bilir. Bütün bu alemleri O’nun yarattığı ve terbiye ettiği inancını taşır. O’nun izni olmadan kimsenin ne fayda ne de zarar veremeyeceğine inanır. Kendisine düşen görevlerini tastamam ifa ettikten sonra bütün sonuçlar için Allah’a tevekkül eder. O’nun takdirine rıza gösterir. Bu tevekkül ve teslimiyet anlayışıyla daha ölmeden cennet hayatı yaşar. Hutbemi Hz. Peygamberimizin şu tavsiyeleriyle bitiriyorum:(Kendisini ziyarete gelen bir kimseye, devesini nerede bıraktığını sorunca o da Allah’a emanet ettiğini söyledi. Bunun üzerine Efendimiz (Sav): “Deveni bağla sonra Allah’a tevekkül et”[6] “Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam dolu kursaklarla dönerler. ”7 buyurdu.
[1] TaberiTefsiri C.8 15.Cüz sh18
[2] Al-i imran 159
[3] Maide 23
[4] Talak 3
[5] Al-i İmran 159,160
[6] Tirmizi, Kıyamet, 60
7 Tirmizî Zühd 33. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 14
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam’da tedbir ve güveni birleştiren dengeli bir yaklaşım vardır. Bu ilkelerin kökleri Kuran’ın öğretilerine ve Hz. Muhammed’in (sav) örneğine dayanmaktadır. İşte İslam’da tedbir ve güven kavramlarının dökümü:
Tedbir (Takva): Takva, İslam’da Allah’ın emirlerine dikkat etmeyi, O’nun varlığının bilincinde olmayı ve zarar ve yanlış yapmaktan kaçınmak için ihtiyati tedbirler almayı kapsayan temel bir kavramdır. Dikkatli olmayı ve kendine ve başkalarına zarar vermemek için adımlar atmayı içerir. Müslümanlar, fiziksel, zihinsel ve ruhsal esenlik dahil olmak üzere hayatın her alanında sorumlu davranmaya, bilinçli kararlar almaya ve gerekli önlemleri almaya teşvik edilir.
Allah’a Tevekkül (Tevekkül): Tevekkül, Allah’a tevekkül ve tevekkül demektir. Nihai kontrolün Allah’ta olduğunu kabul etmeyi ve rehberlik, destek ve sonuçlar için O’na güvenmeyi içerir. Allah’a tevekkül, kişinin sorumluluklarını ihmal etmesi veya gereksiz riskler alması değildir. Aksine, başarının Allah’tan geldiğinin bilincinde olarak samimiyetle ve gayretle çaba sarf etmektir. Müslümanlar, zorlu veya belirsiz durumlarda bile Allah’ın hikmetine ve hükmüne güvenmeye teşvik edilir.
Tedbir ve Güven Arasındaki Denge: İslam, tedbir ve güven arasında dengeli bir yaklaşımı teşvik eder. Müslümanlar, gerekli önlemleri almaya, mevcut kaynakları kullanmaya ve hayatın zorluklarını aşmak için akıl ve yeteneklerini kullanmaya teşvik edilir. Ancak bu tedbirlerin yanı sıra, neticenin Allah’a ait olduğunu bilerek Allah’a tevekkül etmeleri de teşvik edilmektedir. Bu denge, insanın gerekli önlemleri alırken aynı zamanda sınırlarını da bilmesi ve Allah’ın rehberliğine ve desteğine güvenmesi gerektiğini kabul eder.
İlim Aramak ve Allah’tan Yardım Aramak: İslam, bilgi aramanın, uzmanlara başvurmanın ve bilinçli kararlar almak için akıl ve aklı kullanmanın önemini vurgular. Müslümanlar bilgi edinmeye, güvenilir kaynaklara başvurmaya ve çeşitli alanlarda alim ve uzmanlardan rehberlik almaya teşvik edilir. Aynı zamanda, Allah’ın hikmet ve yardımın nihai kaynağı olduğunu kabul ederek, her konuda Allah’a dua etmeleri ve O’ndan yardım ve hidayet istemeleri hatırlatılır.
İslam’a olan ihtiyat ve güvenin birbirini dışlamadığına dikkat etmek önemlidir. Aksine, hayata kapsamlı bir yaklaşımın tamamlayıcı yönleridir. Müslümanlar önlem almak, yeteneklerini kullanmak ve Allah’ın rehberliğine ve desteğine güvenmek arasında bir denge kurmaya teşvik edilir. Bunu yaparak, hem dünyevi başarıyı hem de Allah’ın rızasını arayarak dengeli ve amaçlı bir yaşam sürmeye çalışırlar.