“Tefekkür”, Düşünmek ve hatırlamak anlamındaki fikr kökünden türeyen tefekkür, düşünme demektir.
Tefekkür, insanı diğer varlıklardan farklı kılan ayırıcı bir özelliktir. Kur’ân’-da bu kavram fiil şeklinde 18 âyette geçmiş, düşünülmesi teşvik edilmiş ve düşünenler övülmüştür. Kur’ân, gerçekleri düşünsünler diye gönderilmiştir; “(Ey Muhammed!) Sana bu Kur’ân’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Belki onlar düşünürler.” (Nahl, 16/44). Yerin ve göğün yaratılışını, gece ve gündüzün birbirini takip edişini düşünenler, akıl sahipleri olarak nitelenmiştir: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün gidip gelişinde, elbette akl-ı selim sahipleri için ibret verici deliller vardır.” (Âl-i İmrân, 3/190), Geçmiş toplumların hayat hikayeleri, göklerin yaratılışı, güneş, ay, gece, gündüz, yer, gök, kara, deniz ve diğer varlıkların insanın hizmetine verilmesi, kâinatın düzenli olarak yönetilmesi, yerin hayata elverişli oluşu, dağların, ovaların, nehirlerin, meyvelerin, bitkilerin, hayvanların var edilişi, insanın topraktan yaratılışı, evlilik ile eşler arasında sevgi ile şefkatin oluşması, uyku gerçeği ve benzeri misâller anlatıldıktan sonra bütün bunlarda düşünen toplumlar için ibretler bulunduğu bildirilmiştir (A’râf, 7/176; Yûnus, 10/24; Ra’d, 13/3; Nûh, 16/11-69; Rum, 30/21; Zümer, 39/42; Câsiye, 45/13; Haşr, 59/21).
Kur’ân’da, bu varlıkların, özellikle yer ve göklerin yaratılışı, arının bal yapması, bütün yaratıkların insanın hizmetine sunulması, kevnî ve kitabî âyetler, darb-ı meseller ve geçmiş toplumların kıssaları üzerinde düşünülmesi istenmektedir. Bütün bunlar üzerinde düşünen insan gerçeğe ulaşır. Bu âlemin, bir yaratıcısının olduğuna ve O’na kulluk edilmesi gerektiğine inanır. Nahl sûresinin 11-14. âyetlerinde tefekkür, aklı kullanma, öğüt alma ve Allah’a şükrün 4 âyette peş peşe zikredilmesi önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Bu gerçek şudur: Tefekkür eden aklını kullanır, düşünüp aklını kullanan kevnî ve kitabî delillerden öğüt alır, düşünen, aklını kullanan ve öğüt alan insan Allah’ı tanır. O’na îmân eder ve sayısız nimetlerine şükreder.
Bütün başarıların, buluşların, bilimsel, teknik ve teknolojik gelişmelerin temelinde tefekkür vardır. Düşünen, aklını kullanan, ibret alan ve nankörlük etmeyen fert ve toplumlar gelişir, huzurlu ve mutlu olur. Bu sebeple tefekkürü İslâm, ibadetler arasında saymıştır. İnsan, son ilâhî kitap Kur’ân ve kâinat kitabı olan tabiat ve tabiat kanunu üzerinde düşünmeye teşvik edilmiştir. Düşüncenin, kötüye, kötümserliğe, zarara ve ümitsizliğe değil; iyiye, iyiliğe ve faydalı olana yönelmesi gerekir. Düşünen insan, akıllı, üretken ve verimli olur. Bu sebeple, bütün çağdaş toplumlar, düşünceye ve düşünce özgürlüğüne çok önem vermişlerdir.
BENZER KONULAR:
Answers ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Tefekkür etmek, Allah-u Teâlânın yarattığı şeyler üzerinde düşünmek ve bunlardan ibret almaktır Tefekkür, Kuran’da çok zikredilen önemli bir ibâdettir.. Kur`an-ı Kerim’de Yüce Rabbimiz, akl-ı selim sahiplerini överken şöyle buyurmaktadır: “ Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah`ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!”
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Tefekkür; Arapça bir kelime olup dilimizde sıklıkla kullanmış olduğumuz bir kavramdır. Tefekkür kelimesinin lügatta bulunan anlamı; düşünmek demektir. Tefekkür insana verilen bir nimettir. Çünkü diğer canlılara tefekkür verilmemiştir. Bu yüzden insan her daim tefekkür üzere olmalıdır.