Tefekkür etmek, etmek aklını aktif olarak kullanmak müslüman için ne ifade etmelidir? Siz müslüman bir gence nasihat edecek olsanız neler söylerdiniz.?
Tefekkür nedir nasıl tefekkür etmeliyiz
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Tefekküre teşvik
Bilin ki Ademoğlu ancak aklım gerekliliklerini yerine getirdiği zaman diğer canlılardan ayrılabilir şimdi aklımızı çalıştıralım düşüncelerimizi aktif kılalım nefsimizi arındıralım mükellef bir varlık olduğumuzu yerine getirmemiz gereken sorumluluklar olduğunu iki meleğin kelimelerimizi ve bakışlarımızı tek tek kaydettiğini ecelimize doğru attığımız adımların ve dünyada oyalanma suresinin az olduğunu kabirlerdeki esaretin uzun hevayı tercihten dolayı çekilen azabın ise çok acı olduğunu delilleriyle öğrenmeniz gerekir
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
TEFEKKÜRÜN ŞEKLİ VE ÖNEMİ
Tefekkür, insanın varlıkları, kâinatı ve olayları anlama çabasının adıdır. Allahü Teala’ nın birçok ayeti kerimede “Düşünmez misiniz?”, “Görmez misiniz”, “İbret almaz mısınız?” hitabıyla insanı sorumlu tuttuğu büyük bir ibadettir. İnsanı insan yapan ve diğer varlıklardan ayıran en büyük farktır. Tefekkür Allahü Tealanın eşyadaki büyük tecellilerini okumak ve onları anlamaktır. Tefekkür, adeta varlıklar ile konuşmak ve her gördüğüne Yüce Mevla’dan haber sormaktır. Tefekkür olmayan bir şeyi hayal etmek değil, varlıklardaki manayı görmektir. Tefekkür, kalp gözüyle varlıklara bakmak ve onlarda yazılı hayali ibretleri okumaktır.
Tefekkürün gayesi, manevi yükseliştir. Tefekkür körü körüne bağlılıktan kurtulmak, her an Allaha yaklaşmak, devamlı O (c.c.)’ na hayran olmak, sürekli zikir halinde bulunmak ve nihayet ihsan mertebesine ulaşmaktır.
Etrafımızda ibret alacak o kadar çok şey var ki; belki de onlarla devamlı yüz yüze bulunuyor olmak bizi gaflete düşürüyor. Bu halimize Yüce Rabbimiz şöyle dikkat çekiyor; “Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler” (1)
Görülen ve duyulan şeylerden ibret almak tefekkürle mümkündür. Eğer tefekkür edip ibret alırsak, bir an bile aynı halde kalmayız. İbret alırsak boş işlerle uğraşarak bir daha yaşanmayacak yılları boşa tüketmeyiz. İbret alırsak dünyayı baş tacı yapıp, ebedi yurdu unutmayız. Şunu hiç unutmayalım ki ibret almadan yaşayan insan, Mevlasına asi, dünyasına yüktür.
Ali İmran suresinin 191. ayetinin meali ile bitiriyorum;
ٱلَّذِينَ يَذۡكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَـٰمً۬ا وَقُعُودً۬ا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمۡ وَيَتَفَڪَّرُونَ فِى خَلۡقِ ٱلسَّمَـٰوَٲتِ وَٱلۡأَرۡضِ رَبَّنَا مَا خَلَقۡتَ هَـٰذَا بَـٰطِلاً۬ سُبۡحَـٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.” (2)
KAYNAKLAR: