Paylaş
Tefrika nedir ne anlama gelir
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Tefrika ne demektir?
Tefrika kelimesinin anlamı
Belli bir dini, fikri veya sosyal birliğe bağlı kimselerin görüş farklılığı sebebiyle guruplar halinde bölünüp birlikten uzaklaşmalarıdır.
Tefrika, ayrılma, kopma, farklılaşma, bölünme, gurup gurup olma gibi anlamlara gelmektedir. Dinî ya da sosyal birlik ve bütünlüğün bozularak, yerine birbiriyle ilişkileri kopmuş küçük toplulukların doğması durumunu ifade eden bir kavramdır. İslâm dini, inanç birliğine dayalı bir sosyal bütünleşmeyi ve toplum düzenini gerçekleştirmek ister.
Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Müslümanların birlik ve kardeşlik bağları kurmalarını ve güçlendirmelerini isteyen Pek çok âyetin yer almasının yanısıra, “tefrika” kelimesiyle aynı kökten gelen çeşitli isim ve fiil kalıplarının geçtiği ayetlerde yine ihtilaf, düşmanlık, çekişme, savaşma, kavga etme gibi ayrılığa yol açıcı durumlardan söz eden pek çok âyette konunun önemi üzerinde durulmuştur. Bunun yanında “din kardeşliği” (el-Hucurât 49/10}, bütün tabiî bağların üzerinde birinci derecede öneme sahip olan bir birleşme faktörü olarak görülmüştür. Bunun gereği gibi korunması ve devam ettirilmesinin önemi Kur’ân-ı Kerîm’de sıkça vurgulanmıştır. “Topluca Allah’ın ipine {Kur’ân’a, İslâm’a) sarılın, ayrılmayın..” {Âl-i îmrân 3/103) buyruğu, geçmiş millet ve ümmetlerin içine düştükleri tefrikanın acıklı sonuçlarından çıkarılması gereken derse dikkat çekerek tamamlanmaktadır: “Kendilerine açık deliller geldikten sonra ayrılığa düşüp ihtilâf edenler gibi olmayın..” (Âl-i Imrân 3/105). Esasen Allah, peygamberleri vasıtasıyla bütün milletlere, “Dine bağlı kalın ve onda ayrılığa (tefrikaya) düşmeyin.” (eş-şûrâ 42/13) uyarısını tekrarlamıştır.
Tefrika konusunda Rasûlullah (s.a.)’ın da sık sık uyarılarda bulunduğu görülür. İlgili hadislerden birinde şöyle buyurmuştun “Birlik halinde olmanızı, ayrılığa düşüp dağılmaktan da şiddetle kaçınmanızı isterim. Zira şeytan, yalnız başına yaşayan kimseye yakın olup, iki kişi de olsa, birlikte yaşayanlardan uzaktır. Kim cennetin ta ortasında bulunmak isterse birliğe katılsın” {et-Tirmizî, Rten, 7).
İnsanlar hem manevi, hem de maddi ve biyolojik bakımdan daima birbirlerine muhtaçtırlar. Hiçbir insan ihtiyaçlarını, güvenliğini, sağlığını, soyunu tek başına devam ettiremez; ilmini, irfanını, imanını, ahlâkını kısaca tam ve olgun mümin olmanın gereklerini öteki insanlardan ayrılmış ve kopmuş olarak sağlayamaz. Şu halde tefrika insanların hem maddi hem de manevi hayatları için bir yıkımdır. Bu yüzden Hz. Peygamber: “Bir karış da olsa İslâm cemaatinden ayrılan kişi, İslâm bağını boynundan çözmüş demektir” buyurmuştur (et-Tirmizî, Âdâb, 78).
Tefrika, İslâm’ın hiçbir şekilde hoş görmediği ve kendi ideallerine tamamen aykırı bulduğu bir durumdur. Gerçek bir müslümanın, müslümanİar arasında ayrılığa yol açacak girişim ve faaliyetlerden uzak durması ve bunlara âlet olmaması gerekir[36]. Her konuda olduğu gibi, dinî konularda da anlayış ve görüş farklılıkları ortaya çıkabilir. Bunlarda aşırılığa gidilmediği, prensiplerden ve temel hükümlerden bir sapma olmadığı sürece zararsız hatta duruma göre faydalıdır[37]. Ancak belli görüş sahipleri kendi haklılıkları ve üstünlükleri iddiasıyla ortaya çıkarak diğerlerini aşağılama, suçlama, dışlama gibi tutum ve davranışlara yönelmeye başladıklarında asıl tehlike ortaya çıkmaktadır. Bu durumda bölünmeler, guruplaşmalar ve buna bağlı olarak da düşmanlıklar ve kavgalar başlamakta, böylece birlik dağılmaya yüz tutmaktadır.
İslâm’daki “tevhid” ilkesi bütünleştirici bir ideale yöneliktir. Tevhid, birlik ve bütünlük demektir. Bu, Allah’ın birliğinden insanların birliğine ve genel olarak evrendeki her şeyin belli bir düzendeki birliğine doğru uzanan bir çizgiye işaret eder. Bu bakımdan parçalanma ve bölünme İslâm dışı ya da karşıtı gelişmenin belirtisidir. Bundan dolayı Allah, Hz. Peygamber’e hitaben: “Dinlerini parça parça edip gurup gurup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur..” (el-En’âm 6/159) anlamındaki ifadesiyle, tefrikanın İslâm’ın ruhuna aykırı olduğunu açıklamaktadır. Buna göre müslümanların bu konudaki görevi, Allah’a İman ve ibadet noktasında oluşan birliği esas almak, inançsızlar gibi her biri kendisini beğenen guruplar haline gelmemektir.
İslam ibadet iman ve yaşam
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Tarihi kinlerin, fitne ve fesadın, şahsi menfaatlerin yanında çok küçük kaldığı, Allah yolunda kardeşlikten başka hiç bir güç bu kalpleri bir araya getiremez.
Ve ancak; Allah’ın sancağı altında saflar bir araya gelir.