Paylaş
Tefsirde İsrailiyyat
Question
Tefsirde İSRAİLİYAT örnekleri
TEFSİRDE İSRAİLİYYAT
Miladi yedinci asrın birinci çeyreğinde Mekke’de doğan İslam güneşi, müminlere yepyeni bir ruh ve aşk zerketti. Bu aşkla her tehlikeyi fütursuzca göğüsleyen bu yeni imanın sahipleri, kısa sürede o günün eğilmez zannedilen nice başlarını eğdiler ve İran ile Bizans gibi iki büyük imparatorluğa kendilerini kabul ettirdiler.
İslam’a düşmanlıkta en ileri gidenler Yahudilerdi. Çünkü onlar kendi kuruntularına göre Allah’ın seçkin bir kavmidirler. Bazı ruhban ve ahbarları, özellikle mağlup duruma düştükten sonra, arzularına kavuşmak için hileden başka çıkar yol bulamadılar. Bunlar zahiren Müslüman görünüp din ve itikadlarını içlerinde gizlediler.
Bu sinsi düşman grupların gayretiyle, İslam’a yabancı olan bazı şeyler zamanla Müslümanlar arasında yayıldı ve bunlardan tefsire girme fırsatı bulanlar bile oldu.
Kur’an’ın kısaca temas ettiği hususlar, Tevrat ve İncil’de bulunan veya bunlara inanan çevrelerde şifahi olarak yaşayan mufassal bilgiler ve hurafelerle aydınlatılmaya çalışıldı.
Cami ve benzeri yerlerde halka hikaye anlatan kişiler (kassaslar) Kur’an müfessiri olarak ortaya çıktılar. Buldukları malumata, hayalhanelerinden birçok şey ilave ettiler. Kur’an ve hadislerle yetinmediler, küçük çapta da olsa sahabe asrında İsrailiyat muhtelif yollarla İslami çevrelere girdi. Bu rivayetler tabiiler devrinde daha da arttı.
Asırlar boyunca İslam alimlerinin büyük bir ekseriyeti, tefsirlerde buldukları İsrailiyyatı cemaat ve talebelerine meclislerinin müdavimlerine gözyaşları içinde ve büyük bir aşkla anlattılar.
A- KUR’ÂN-I KERİM’İN DİĞER MUKADDES KİTAPLAR ARASINDAKİ YERİ
Kur’an-ı Kerim dışında kalan ilahi kitaplardan Tevrat ve İncil’den başka hiçbiri zamanımıza kadar gelmemiştir. Kur’an-ı Kerim, kendinden önce indirilmiş olan ilahi kitapları tasdik eden bir mucizedir. Onların tahrif edildiklerini beyan eder. Kur’an’dan başkasına güvenilmez. Kur’an, hiçbir konuda tahrif edilmiş Tevrat ve İncil’e muhtaç değildir. Ne Kur’an’ın izah ve tefsiri ne de diğer İslami talimatın açıklanması sadedinde bu kitaplar müracaat kaynağı olamazlar.
B- İSRAİLİYYATIN MANÂSI
“İsrailiyyat” İsrailiyye kelimesinin çoğuludur. Kelime, İsraili bir kaynaktan aktarılan kıssa veya hadise manasındadır. İsrail, rivayetlere göre Hz. Ya’kûb (as)’un ismi veya lakabıdır.
İslam’a ve özellikle tefsire girmiş olan Yahudi, Hristiyan ve diğer dinlere ait kültür kalıntılarıyla, dinin gerek lehine ve gerekse aleyhine uydurulup Hz. Peygamber’e (sav) ve sahabe ve müteakip nesillere izafe edilen her türlü haber, İsrailiyyat kelimesinin manası içine girer.
2. İSRAİLİYYATIN KISIMLARI
Sened Yönünden:
a) Sened ve Metin Bakımından Sahih ve Sağlam Olan İsrailiyyat:
- Buna misal olarak hadis kitaplarında yer almış olan haberleri gösterebiliriz.
b) Sened ve Metin Bakımından Zayıf Olan İsrailiyyat:
- Örnek: İbnû Cerir et-Taberi’nin rivayet ettiği ve “Arş”ı taşıyan meleklerin tavsifi ile ilgili olan haberdir.
c) Mevzu (Uydurma) Olan İsrailiyyat:
- Örnek: Huzeyfe İbn el-Yeman’dan rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle demiştir: İsrail oğulları azıp taşkınlıkları başlayınca… Allah (cc) onlara Fars hükümdarı Bahtûnnassar’ı gönderdi. Allah (cc) Bahtünnassar’u 7800 yıl hükümdarlık nasip etti. Bu haber tamamıyla uydurma olan bir İsrailiyyattır.
Konusu Yönünden:
- İnançla ilgili olanlar
- İbadet ve dini ahkamla ilgili olanlar
- Va’z ve nasihat gibi birinci ve ikinci kısımla alakalı olmayan.
İslam’a Uyup Uymaması Bakımından:
- İslam’a Uygun Olan İsrailiyyat:İslam’a uygun olan İsrailiyyattan maksat, sahih sened ve metinlerle muteber hadis kitaplarımızda yer almış olan haberlerdir. Hz. Peygamber’in (sav) veya sahabenin ve sonra gelen nesillerin eski milletlerin -yahudi ve hristiyanlar başta olmak üzere- daha ziyade dini kültürlerine ait olarak haber verdikleri ve anlattıkları şeylerdir. Yani, bunlar hadistir. Örnek: Fatıma Bint-i Kays’ın rivayet ettiği Cesâse kıssası.
- İslam’a Zıt Olan İsrailiyyat:Bu kısma giren, -hangi konuya ait olursa olsun- İslam’ın esasları ile tenakuz halindedir. Bunları aklen ve naklen tasvibe imkan yoktur. Örnek: Hz. Süleyman (as) yüzüğünü şeytanın çalması ve onun yerine geçip insanlara hükmetmesi ve Hz. Süleyman’ın (as) şeytanı etkisiz hale getirmesini anlatan hikaye.
- Tasdik veya Tekzib Edilemeyen İsrailiyyat (Meskutün anh):Bu tür İsrailiyyat -belki de tasdik veya tekzib edilemeyişinden dolayı- İslami olan eserlerde ve özellikle tefsirlerde geniş yer tutmuştur. Hemen şunu belirtelim ki, tasdik veya tekzib edilemeyen bu tür İsrailiyyata da asla Müslümanların ihtiyacı yoktur. Lüzumsuz söz kalabalığından ve hayal mahsulü efsanelerden ibarettir.
C- İSRAİLİYYAT RİVAYET ETMENİN HÜKMÜ
Hz. Peygamber (sav) ve O’nun muasırları olan sahabenin sözleri muhteliftir. Bazı sözleri İsrailiyyatın naklini tecviz eder gibi görünürken, diğer bazıları da şiddetle yasak etmektedir.
Hz. Peygamber (sav) “Kur’an’dan başka benden hiçbir şey yazmayın. Kur’an’dan gayri benden bir şey yazmış olan varsa onu imha etsin” buyurmuştur. Kimi zaman da, “Benim sözümü dinleyip belleyen, sonra da onu bellediği gibi başkalarına aktaran kişinin Allah (cc) yüzünü ağartsın” buyurmuştur.
Buradan anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber (sav) ve ashabı Tevrat ve İncil gibi muharref kitapların şerhi mahiyetindeki efsanelerin okunmasını ve anlatılmasını hoş görmezlerdi.
İsrailiyyatın Naklini Tecviz Eden Haberler
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir ayet dahi olsa benden (işittiklerinizi) başkalarına ulaştırın. Ve sizler, Benû İsrâil’den de nakledin: bunda beis yoktur. Kim bana kasten yalan (söz) isnad ederse o, cehennemdeki yerini hazırlasın (hazırlansın).”
Bu tek örneğin dışında Benû İsrail’den haber nakline dair elimizde hiçbir vesika yoktur. Bazı müellifler, Yahudi ve Hristiyanlara müracaatı dile getiren ayetlere dikkatimizi çekerek İsrailiyyatının naklini tecvize meyletmişlerdir. Oysa bu yanlış seçilmiş bir yoldur.
İSLAMDAN ÖNCE ARAB-YAHUDİ MÜNASEBETLERİ
Arab yarımadasında Yahudi cemaatlerinin ne zaman teşekkül ettiği bilinmiyor. Mekke şehrinde, hemen hemen hiç Yahudi yoktu; fakat onlara bölgenin yıllık panayırlarında bilhassa Ukaz’da rastlıyoruz.
ARAB-HIRİSTİYAN MÜNASEBETLERİ
Arabistan yarımadasının kuzey kısmını ve buradaki mahsun kabile ve beyliklere hakim olan Bizans İmparatorluğu malumdur. Bu imparatorluğun nüfuzu altında bulunan Gassan, Dümetü’l-Cenden ve Toy kabilelerinin de Arapları İslam’dan önce ve sonra ticari ve siyasi sayısız münasebetleri vardır.
İSRAİLİYYATIN İSLÂM KÜLTÜRÜYLE KARIŞMASI VE TEFSİRLERE GEÇİŞİ
Hz. Peygamber bir vesile ile: “Ben ümmi olan bir olan bir kavme gönderildim” buyurmuştur. Ekseriyeti ümmi ve saf olan bu yeni imanın sahipleri, merak ettikleri bazı şeyleri, evvelce kendilerinden daha üstün tanıdıkları Ehl-i kitap ve bilhassa Yahudilere sormaya başladılar. Yahudi menşeli mühtediler Müslümanlar arasında büyük bir mevki kazandılar. Bazılarının ismi olduğundan fazla propaganda edildi. Anlatılanların kabulünde bu durumun büyük rolü vardır.
İsrailiyyatın Sirayetini Kolaylaştıran Mühim Bazı Faktörler
a) Kur’an’ın Ehl-i Kitaba Karşı Tutumu
İslam’ın iman temellerinden biri “kitaplara” diğeri de “peygamberlere” saygı ve onları tasdiktir. Kur’an-ı Kerim, ehl-i kitaba iyi muamelede bulunmalarını emretmiş, onlara karşı girişilecek bir cidal ve münakaşada dahi iyi muamele sınırlarını aşmamak emredilmiştir.
b) Hz. Peygamber ve Sahabenin, Ehl-i Kitaba Karşı Tutumları
Hz. Peygamber’in ve sahabeden bazılarının Yahudi ve Hristiyan hizmetçileri vardı. Ve tabiatıyla bu hizmetçiler en yüksek seviyede insani muamele görüyorlardı. Hz. Peygamber ayrıca hasta olan gayr-i müslimleri de “iyâdet” hasta ziyareti) eder, onların hal ve hatırını sorar müsait zemin bulunca da İslam’ı telkin ederdi.
c) İslam Düşmanlığı
İslam’ı kabul eden kimseler, herhangi bir kasıtları olmaksızın eski akide ve dini görüşlerinden bazılarını yeni girdikleri dine ve bunun mensuplarına naklediyorlardı.
İSRAİLİYYATI RİVAYET EDENLERDEN BAZILARI
1- Sahabeden Olanlar
Tarihen sabittir ki sahabe, ilim öğrenmeye ve Resulullah’tan zabta büyük önem vermiştir. Fakat sahabeler akıllarına gelen her konuyu mühtedilere sormadılar ve her cevabı da olduğu gibi kabul etmediler.
a) Abdullah ibn Abbas (ra)
Hz. Peygamber’in amcasının oğludur. İbnü Abbas, mühtedi Yahudi ve Hristiyanlara bazı konularda sorular sormuş ve onlara müracaat etmiştir.
b) Ebu Hüreyre (ra)
İsmi Abdurrahman ibn Sahr’dır. Hz. Peygamberle kısa bir süre bulunmasına rağmen sahabeden en çok hadis rivayet eden zattır. Ebu Hüreyre’nin hadis aldığı kimseler arasında yaşlı pek çok sahabenin yanı sıra mühtedilerden Abdullah ibn Selam ve Ka’bül Ahbar da vardır.
c) Abdullah ibn Amr İbnü’l-As (ra)
Abadile’den olan ve babasından önce Müslüman olmuş seçkin bir sahabidir. Geniş bir kültüre sahipti ayrıca Yermük’te iki deve yükü tutarında ehl-i kitaba ait eserler ele geçirmişti.
d) Abdullah ibn Selâm (ra)
Aslen Benû Kaynûka’lı bir Musevidir. Asıl adı “el-Husyn”dır. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicretinde Müslüman olmuş ve Abdullah adını almıştır. Bu sahabe, Tevrat’ı iyi bilen bir zattı ve onu okurdu.
e) Temim ed-Dârî (ra)
Aslen Yemenli bir Hristiyan aileye mensup olan Temim, hicretin 9. yılında Müslüman olmuştur. Güzel kıssa anlatan ve zeki bir adam olan Temim’den Müslüman Camiaya bilhassa Hristiyanlara ait İsrailiyyatın geçtiği muhakkaktır.
2- Tâbi’îlerden Olanlar
Sahabe dünyayı terk edince, tabî’iler Kur’an tefsiri hususunda sahabeden edindikleri bilginin yanı sıra şiirden, gramerden, tarihten, geçmiş ümmetlerin haberlerinden ve İsrailiyattan da istifade ettiler. Burada Kur’an tefsiri hüviyetinde bazı hikayelere şahit oluruz. İşte bu hengamede, sahabe devrinde başladığına işaret ettiğimiz İsraili sızmalar, daha da arttı ve yabancı unsurlar tefsire bolca girdi.
a) Ka’bü’l-Ahbar
Aslen Yemen Yahudilerinden olan Ka’b’ın künyesi Ebû İshâk’tır. Hz. Ebû Bekr veya Ömer devrinde Müslüman olmuştur. Bazı siyasi olaylar ve Hz. Ömer’in şehadetinde parmağı olduğu iddia edilen Ka’b vasıtasıyla, tefsire pek çok İsrailiyyat ve efsane girmiştir.
b) Vehb ibn Münebbih
Aslen İranlı bir aileye mensup olan Vehb, hicri 34 yılında Yemen’de doğdu. İsraili rivayetlerin en önemli kaynaklarından bir addedilen bu şahıs, ehl-i kitabın rivayetlerini çok iyi biliyordu. Vehb için, “kezzap”, “dessas” ve “hain” gibi sıfatlar kullanmayacağız ama onun vasıtasıyla İsraili rivayetlerden birçoğunun İslam’a girdiğini söyleyebiliriz.
KUR’AN’DAKİ KISSALARDAN MAKSAD NEDİR?
Geçmiş peygamberler ve milletlere ait kıssaların anlaşılmasından maksat, onların tarihlerini nakletmek değildir. Belki muhtelif milletlerin tarihlerindeki bir takım özellikleri belirtmek, diğer peygamberlerin hayatlarında Hz. Muhammed (sav)’in hayatında karşılaştığı olaylara benzeyen olayları açıklamak, hak ve hakikatin bir zaman üstün geldiğini göstermek, insanlara teselli vermektir. Kur’ân’da geçen kıssalarda, anlatılan olaylarda zaman ve yer tayin edilmiş olsaydı, bir Allah inancı üzerine müesses (monoteist) olarak İslam dini büyük zararlar görebilirdi.
BİRİNCİ BÖLÜM: YARATILIŞA AİT HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
A- Allah Önce Neyi Yarattı?
Eğer bizzat Allah veya onun elçisi Hz. Muhammed (sav) bildirmemişse hiç kimse neyin önce, neyin sonra yaratıldığını; yaratılışta nasıl bir sıranın izlendiğini bilemez.
B- Nur Ne Gün Yaratıldı?
Bu konuda Hz. Peygamber’in sözü olmadığı halde, bir sözünde Ka’bü’l-Ahbar ve benzerlerinden duyularak nakledilmiş ve ona izafe edilmiştir bu konudaki haberler İsrailiyattır.
C- Âlem ve Sayısı
D- Deniz Hakkında
E- Rüzgar Hakkında
F- Arş Hakkında
G- Dünya Neyin Üzerinde Duruyor?
Müfessirler bu konudaki ayetin bilhassa ayetteki “kaya içindeki” tabirinin bunun ötesinde bir manasına işaret etmemişlerdir.
H- Yer ve Göklerin Yaratılması
- Yer ve Göklerin Altı Günde Yaratılması: “O (Allah), gökleri ve yeri, aralarında olan şeyleri altı günde yaratan, sonra (emri) Arş üzerinde hükümran olandır. Rahmandır. Bunu (O’nun sıfatlarından) haberdar olana sor.” (el-Furkan). Hal böyleyken bir kısım müfessirler yer ve gökleri ve bunların arasındaki eşyanın yaratılışı ile ilgili olan ve değişik kanallardan gelen rivayetleri eserlerine devretmişlerdir. Tedkik edildiği zaman görüleceği gibi bunların büyük kısmı İslami rivayetler değildir. Ehl-i kitaba ismi verilen Yahudi ve Hristiyanların menkulatından ibarettir yani İsrailiyattır.
- Arzın Tabakaları ve Altında Üstünde Bulunanlar
- Göklerin Bir Meleğin Üstünde Dönmesi
- Şemaları ve Gökleri Bir Lokmada Yutan Melek
I- Güneş, Ay ve Aya Vurulan Şamar Hakkında
Biz gece ile gündüzü (kudretimize delalet eden) iki ayet kıldık da gece ayetini silip (giderip) yerine eşyayı gösterici gündüz ayetini getirdik (el-İsra) ayetinde geçen “silmek” ifadesiyle ilgili bir takım İsrailiyat kitaplarda yer almıştır. Şöyle ki: Allah, Cebrail (as)’e emretti: Cebrail kanadını ay üzerinden geçirdi. Bunun tesiriyle ayın ışığı söndü. Halbuki daha evvel nûr (ziya ve ışık) bakımından ay da güneş gibi parlaktı. Bugün ayın yüzeyinde görülen siyahlık bu nedenle olmuştur. Bu yorum Peygamberimiz (sav)’e isnad edilen bir hadiste de yer alır. Hadisi bu tarzda rivayet eden Sa’lebi’nin senedinde Nûh ibn Ebi Meryem vardır. Bu zat meşhur yalancılardandır.
İ- Allah Atı Neden Yarattı?
Allah atı cenûb (güney) rüzgarından yaratmıştır. Bu beyanın gerçekte ve İslami esaslarla hiçbir ilgisi yoktur ve tipik bir İsrailiyat numunesidir.
J- Melekler Hakkında
Maalesef İslami kaynaklarda -tefsir vs. eserlerde- bu konuda da bir çok aslı esası olmayan haber yer almıştır. Bir meleğin bütün detaylarıyla kanatlarından, yüzlerinden, dillerinden okuduğu tesbih ve duadan bahseden rivayetler bu cinstendir.
- Dördüncü Kat Semada Bulunan Melek: Dördüncü kat semada bulunduğu bildirilen ve her şeyden büyük olduğu söylenen bu melekle ilgili rivayet, “garib”dir ve bu rivayeti kabul etmek bir hayli zordur.
- Beytü’l Makdis’teki Melek
K- Yıldırım ve Gök Gürlemesi Hakkında
İKİNCİ BÖLÜM: GEÇMİŞ MİLLETLERE AİT HABERLERDEKİ İSRAİLİYAT
A- Yeryüzünün Adem’den Önceki Sakinleri
Bunlar hemen tamamen Ehl-i Kitab ismi verilen Yahudi ve Hristiyan çevrelerden duyulmuş ve aktarılmış şeylerdir. Böyle şeyler olur da olmaz da; Efendimizin tavsiyesinde olduğu gibi biz bunları ne tasdik ne de tekzip ederiz.
B- Ad Kavmi Hakkında
C- Benû İsrail ve Firavun Hanedanı Hakkında
- Hz. Musa’nın aman etmesi şartıyla Firavun’a yaptığı vaatler: Bu haberde Hz. Musa’nın Firavun’a yaptığı teklifler arasında ikisi bilhassa üzerinde durulmaya değer. (Şarap tatma, içme kudreti iade edilmek: cinsi kudreti geri verilmek…) Bir Allah elçisi kudreti, kuvveti içtimai mevkiyi ne olursa olsun bir kafire iman mukabilinde şarap vaat etmez; ahlaki yönden bir düşkünlük ifade eden cinsi münasebet kudretinin geri verilmesinden bahsedemez.
D- Ashab-ı Ress
Kur’an-ı Kerim’in iki yerinde Ashab-ı Ress’e atıf vardır. Peygamberleri yalanlanmış ve helak edilmiş kavimler meyanında sadece Ashab-ı Ress’in ismi geçer. “Er-Ressü” örülmedik kuyu demektir. Azerbaycan’da bir kuyudur. Ashab-ı Ress’e bu isim peygamberlerini kuyuya atıp gömdükleri örülmedik bir kuyu etrafında yurt tuttukları için verilmiştir. İbnü İshak’ın Muhammed ibn Ka’b’dan naklettiği bir habere göre Hz. Peygamber şöyle demiştir: “Kıyamet gününde insanlardan ilk kez cennete girecek olan siyahi bir kuldur.”
RİVAYETLERLE İLGİLİ BAZI KONULAR
- El-Isra ayetinde bahis konusu edilen birinci fesad zamanında İsrailoğulları peygamberlerden kimi öldürmüşlerdi. a. Zekeriyya’yı b. Şa’ya’yı öldürdüler
- Zekeriyya (as)’ı öldürmelerinin sebebi ne idi? İsrailoğulları Hz. Meryem’in hamileliğini Zekeriyya’dan bildiler ve Meryem ondan hamile kalmıştır dediler.
- Zekeriyya (as)’ın oğlu Yahya (as)’ı niçin öldürdüklerinde de iki görüş vardır. a. İsrailoğullarından bir hükümdar şer’an kendisine helal olmayan bir kadınla evlenmek istedi. b. Bir gün hükümdarın karısı, son derece güzel olan Yahya’yı gördü ve kadın Yahya’dan bir istekte bulundu. Yahya da bunu reddetti.
- Acaba Allah azgınlıklarından sonra İsrail oğullarını te’dip için kimi gönderdi? Sâbur Zü’l Ektaf’ı (İranlı hükümdar)
E- Hârut ve Marut
Kur’an-ı Kerim’in en uzun süresi olan El-Bakara’nın 102. ayetinde Babil ülkesine indirilmiş Harut ve Marut isimli iki melekten bahsedilir. Bu ayette aynı zamanda peygamber Süleyman (as)’a ve sihre de atıf vardır. Son derece kısa sayılabilecek olan bu ayet sebebiyle, tefsirlere onlarca sayfalık bilgi dercedilmiştir. Neticede görüleceği gibi haberlerin hiçbirini, sahih yollarla Hz. Peygamber’e ulaşmıyor. Ve hemen tamamıyla verilen bilgiler İsrailiyata müncer oluyor.
- Ayetin Nüzul Sebebi: Yahudiler Hz. Süleyman’ın gömülü olan ve içinde her türlü sihir ve buna ait formüller bulunan kitabı bulmuşlar ve Hz. Süleyman ancak bu sayede yaptığını yaptı diyerek sihri yaymışlardır. Hz. Peygamber Allah tarafından kendisine indirilen vahiylerde Hz. Süleyman’dan bahsedip onun peygamberlerden olduğunu söyleyince Medine’deki Yahudiler buna karşı çıkarak yukarıdaki kitabı göstererek onun sihirbaz olduğunu söylediler bunun üzerine ayet nâzil oldu.
- Olay Nerede Geçti?: C. Hak ayette bahsi geçen iki meleğin Babil denen bir memlekete indirildiğini beyan ediyor.
- Olay Kimin Zamanında Geçti?: Rivayetlere bakılacak olursa olay İdris (as) zamanında geçmiştir ancak bunlar zandan ibarettir. El-Bakara Suresi 102. ayetten başka Kur’an’da hakkında hiçbir açıklama bulunmayan ve sahih yollarla Hz. Peygambere ulaşan bir hadiste mevcut olmayan Harut ve Marut meselesi, kitaplarımızda bir hayli yer tutmuştur. Haberleri dirayet ve/veya dirayet yönünden tetkik edenler ise oldukça azdır.
F- Ashab-ı Kehf
Kur’an-ı Kerim’in 17. suresi olan el-Kehf’de benzerlerine nispetle tafsilatlı sayılabilecek bir kıssa vardır bunun adı “Ashâb-ı Kehf” kıssasıdır ve sure ismini bu kıssadan almıştır.
- Ashab-ı Kehf’in Macerası: Kur’an-ı Kerim’in kıssalarından maksat bizlere ibret dersi vermektir. Kur’an’ın hedef aldığı ibret dersi de kıssanın bünyesinde mevcuttur. Onun için ayrıca Hz. Peygamber’den bir açıklama gelmemiştir. Buna rağmen tefsirlere sahifeler dolusu malumat dercedilmiştir. Şüphesiz bu konuya ait verilen bilgilerin içine pek çok lüzumsuz şeyler ve İsrailiyat karışmıştır. Bunlar da şunlardır. a. Raviler, Ashab-ı Kehf’in nasıl bir araya geldiklerine ve şehirden nasıl çıkıp uzaklaştıklarına dair birçok şeyler ortaya atmışlardır. b. Ashab-ı Kehf’e ait verilen uzun ve detaylı bilgiler için “muzdarip rivayetler” tabiri de kullanılmıştır.
- Ashab-ı Kehf’in İsimleri: Ashab-ı Kehf’i oluşturan gençlerin isimleri ‘cemidir. Herhangi bir şekil ve nokta ile zapt ve tespit hayli müşkildir. Bu konudaki isimler İsrailiyattır.
- Köpeğin Adı, Rengi ve Cinsi: Kur’an’da ve hadislerde asla geçmeyen bu konu da İsrailiyattır.
- Mağaranın Yeri: Bu konudaki çalışmalar ve rivayetlerle gerçeği bulmak imkansızdır. Abesle iştigaldir.
- Ashab-ı Kehf’in Sayısı: “Rabbin onların sayısını en iyi bilendir” ayetine rağmen İslam alimleri konuyu deşmekten geri durmamışlardır.
- Ashab-ı Kehf Hangi Dine Mensup İdiler?: Ashab-ı Kehf’e ait soruyu Kureyş müşrikleri Medine’deki hahamlardan öğrenmişlerdir bu da onların Yahudi kitaplarında geçtiğini ve Hristiyanlıktan önce olduğunu gösterir.
G- Tâlût ve Câlût’a Ait Haberler
Tâlût’la birlikte sabır edip düşman karşısına çıkanların sayısı ile ilgili kısa bir hadis hariç bu konudaki rivayetlerin tamamı İsrailiyattır.
Rivayetlere birkaç örnek:
- Tâlût’un Dâvûd’u Öldüreceğini Kim İhbar Etti?: Bu kişinin “Zü’l-Ayneyn” diye bir şahıs olduğu kaynaklarda geçer. Fakat bu konudaki rivayetlerden birinde Dâvûd’un şarap içtiğinden bahsedilmiştir. Bugün elde bulunan Tevrat’ta bir peygamberin içki kullandığı ve iki kızıyla zina edip çocuklarının meydana geldiği kayıtlıdır. İşte bu gibi birçok tahrif ve iftirayı içeren bilgileri İslami muhit ve kaynaklara aktarırken çok dikkatli davranmalıdır.
- Dâvûd’un Câlût’u Sapanla Öldürmesi konusundaki rivayetler de tamamen İsrailiyattır.
H- Tâbût ve Sekîne
Tâlût ile Câlût arasında geçen savaş dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde “Tâbût”, “Sekine” ve “Bakıyye” den bahsedilir. Tâlût’un hükümdarlığını kabul etmeyenlere Tâbût bir alamet olarak gelmiştir. Ve içlerinde Rab’lerinden bir sekinet ve… bir bakıyye vardır. Tamamı 7-8 kelimelik bir cümle olan bu ayet içindeki 3 isim etrafında bir sürü rivayetler ortaya atılmıştır. Lüzumsuz tafsilata girilmiştir. Bunların hemen tamamı Ehl-i Kitab’dan nakledilmiştir. Tâbût, sekine ve bakıyye ile ilgili olan rivayetler ve tefsirlere geçmiş tafsilatları hakkında Kur’an-ı Kerim’de hiçbir bilgi yoktur. Bu konuda biz hadis olarak da bir şey ulaşmamıştır. Bize bu konuda ulaşanların kaynağı İsrailiyattır.
I- İrem Hakkında
Kur’an-ı Kerim yeri geldikçe insanların ibret almaları için geçmiş kavimlerden ve bunların çarptırıldıkları ilahi cezalardan da bahseder. Bazen çok kısa bir şekilde değinilen bu bilgiler hakkında bir çok uydurma haberler uydurulmuştur. İrem hakkındaki durumda bunlardandır. İlgili ayetin meali: “Görmedin mi Rabbin nice yaptı Âd’e; (yani) o direk sahibi irem’e ki o, şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı” (el-Fecr 89/8).
İ- Karun Hakkında
Karun ismi Kur’an’da 8 yerde geçer (el-Kassas 28/76/62, el-Ankebut 29/39, Gâfir 40/24). Son iki ayette Karun Haman ile birlikte, Fir’avn’nın İsrailoğullarına zulmeden müşrik bir nazırı olarak anlatılır. Hz. Musa’ya karşı mütekeb birane davranır ve onun sihirbaz olduğunu söyler. El-Kassas’da ise Karun Hz. Musa’nın kavmine kibirle muamele eder ve buna sebep de edindiği muazzam servettir. Karun ve onun malı, mülkü ile ilgili olarak tefsirlere giren malumat ve tafsilata ait Kur’an’da ve hadislerde en ufak bir bilgiye rastlanılmaz. Bunlar tamamıyla İsraili haber ve rivayetlerdir.
K- Ashab-ı Uhdud
Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde (el-Büruc 85/4) Ashab-ı Uhdud’dan bahsedilir. Bunlar bizce tarihin meçhul bir devrinde yaşamış ve inanmışlara işkence etmiş bir kavimdir. Sonra da Allah, bu zalimlere cezalarını vermiştir. Ashab-ı Uhdud’un kimler oldukları, hangi devirde yaşadıkları, sayıları, hangi dine mensup oldukları hakkında ondan fazla rivayet vardır. Fakat bu konuda sayfalar dolusu söylenenlerin doğruluğunu ispatlayıcı elimizde her hangi bir delil yoktur.
L- Bel’am Hakkında
Aslında Arapçadan başka bir lisana ait olan bu isim, Arapçada Bel’am ibn Bâ’ûra (Bâ’ur) şekline girmiştir. Bu ismin etrafında meydana gelen hikayelerin bütün detaylarıyla müfessirlerin kitaplarına girmesinin nedeni el-A’raf 7/175’de geçmesidir. Bu adam önce ilgili ayetin ruhuna uygun olarak Salih bir zat, sonra da sapıtmış, azıtmış ve kendisine bahşedilen nimetlere nankörce davranan biri olarak tasvir edilmiştir. Fakat ayette dile getirilen kişinin Bel’am olduğu yolundaki rivayeti ve anlatılan kıssayı doğrulayacak elimizde hiçbir eser yoktur. Keza Bel’am’ın ayetin nüzuluna sebep teşkil etmesi de doğru değildir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: PEYGAMBERLERLE İLGİLİ HABERLERDEKİ İSRAİLİYYAT
HZ. ADEM (AS)
A- Hz. Adem’in Yaratılışı
Hz. Adem (as) ilk insan ve ilk peygamberdir. Kur’an’ın birçok ayetlerinde ve birçok hadiste Hz. Adem’in çeşitli durumlarından bahsedilir. Yaratılışı, cennete girişi, cennetten indirilişi, tevbesi, iblis ile arasında geçenler, zevcesi vs. gibi Kur’an-ı Kerim’in öz olarak anlatıp dile getirdiği ve sadece ibret gayesine matuf olan bu konulara pek çok yabancı kaynaklı haberler karışmıştır. Hz. Adem’in yaratılışı ile ilgili ayetlerde herhangi bir tafsilat yoktur; bu konuda belli bir hadiste yoktur. O halde bu konuda tek kaynak Tevrat ve şerhleri ve İsrailiyat kaynağı belli şahıslardır ki bunların verdiği bilgilerin sağlığı bellidir.
B- Hz. Adem’e Secde Etmekten Kaçınan Meleklerin Yakılması
Kur’an-ı Kerim’in bazı surelerinde, Hz. Adem yaratıldığı zaman meleklerin ona secde etmelerine dair Allah’tan emir almalarından bahsedilir. Böyle bir emir karşısında meleklerin derhal secde etmelerinden başka ne düşünülebilir. Bu haber şüphesiz İslam’ın melek telakkisine, akla ve an’aneye aykırıdır; kabulü mümkün değildir. Allah birçok ayetlerde meleklerin emir alır almaz derhal secde ettiklerini bildirmiştir. Bu haber ayetlerle açık bir tezat halindedir.
C- Havva’nın Yaratılması
Havva, Hz. Adem’in eşinin adıdır. Allah Kur’an-ı Kerim’de Havva’nın sadece Adem’den yaratılmış olduğunu bildirir ve bunun ötesinde herhangi bir tafsilat vermez. Buna rağmen İslami eserlerde konu ile ilgili bir sürü tafsilat vardır ve bunların çoğu İsrailiyattır.
D- İblisin Cennete Girmesi
Kur’an’da, Cennet’te oturan ve orada diledikleri gibi gezip tozan Adem’le eşinin şeytan tarafından iğva edildiği ve nimet dolu bu güzel yurttan çıkarıldığı anlatılır.
E- Memnu’ Ağaç
Memnu Ağaç’ın Cinsi: Allah cennette bulunan Hz. Adem ve eşine “Şu ağaca yaklaşmayın” emri verdi (el-Bakara 2/35). Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde bu ağacın ne olduğu, adı, cinsi, rengi vs. hakkında herhangi bir beyan ve açıklama yoktur.
- Hz. Adem’e Memnu Ağaçtan Kim Yedirdi? Bu konudaki rivayetlerin çoğu Havva’nın yedirdiği konusunda birleşir fakat rivayetlerin menşei gayr-i İslamidir.
- Hz. Adem ve Eşinin Elbiseleri: Muhtelif eserlerde cennette giydikleri elbiseler konusunda rivayetler vardır. Fakat bunu ispatı imkansızdır.
- Adem’le Eşi Açılan Yerlerini Ne ile Örttüler? Bu konuda çeşitli rivayetler vardır. Fakat bunları kanıtlamak imkansızdır.
F- Adem, Havva, Yılan ve İblis’in Yeryüzüne İndirilmeleri
- Adem (as)’in İndirildiği Yer: Allah, Hz. Adem’i gökten yere indirdi. Onu Hind toprağına, Hind toprağında da Dehnâ ya da Bûz dağına veya Serendib adasına veya Serendib yakınındaki Nud’a indirildiği söylenir.
- Havva’nın İndirildiği Yer: Havva Cidde’ye indirildi.
- Yılanın İndirildiği Yer: Yılan da İsfahan’a indirildi.
- İblisin İndirildiği Yer: İblis de Meysan’a indirildi.
G- Havva ile Yılana Verilen Ceza
Tefsirlerde, Hz. Havva’ya ve yılana verilen ceza hakkında epeyce malumat vardır. Ancak bunlar tümüyle Hristiyan ve Yahudilerden nakledilmiştir.
H- Hz. Adem’in Tevbesi
Hz. Adem yaptıklarına son derece pişman oldu. Affı için Allah’a yalvarıp yakardı. Bu konuyu dile getiren ayet şu mealdedir: “Derken Adem Rabbinden bir takım kelimeler telakki etti. O da tevbesini kabul etti” (el-Bakara 2/37). Ademin tevbe ettiği zaman Allah’tan alıp bellediği kelimeler şunlardır tarzında yüzde yüz katiyet ifade eden deliller yoktur.
1. Adem’in İki Oğlu Habil ve Kabil’in Kıssası
Kur’an’ın kısaca temas ettiği bu kıssa hakkında, pek çoğu Ehl-i Kitab çevrelerinden derlenmiş uzun rivayetler ortaya çıkmıştır. Bu uzun rivayetleri tasdik için elimizde ne ayet vardır ne de sahih hadis.
İdris (as)
İdris ismi Kur’an’da iki kere geçer. Hemen bütün tefsir, tarih ve enbiya kıssalarından bahseden eserler İdris (as)’i ulum ve fünuna vakıf olarak gösterirler. İlk defa kalem kullanan, elbise dikip giyen odur; rivayete göre ondan evvel insanlar hayvan derileri giymekle yetiniyorlardı. Terzilerin hamisi ve piri İdris (as)’dir. Tıp ve astronomi sahasında da maharetlerinden bahsedilir. Allah yolunda cihada girişen ilk kişi de odur.
Nuh (as)
Nuh (as) Kur’an ve hadislerde mühim yer işgal eder. Kur’an’da 43 kez geçer. Tufan hadisesi sebebiyle insanlığın 2. babası kabul edilir. Nuh (as)’un ismi etrafında pek çok esatir meydana gelmiş ve bunlar İslami eserlere de sızmıştır. Nuh (as) hakkında bize Kur’an’ın ayetleri ve bu konudaki sahih hadisler kafidir. Nuh’la ilgili o kadar çok şey vardır ki bunların hemen tamamı Tevrat’a dayanır.
İbrahim (as)
Hz. İbrahim’in Kur’an-ı Kerim’de isminden ve muhtelif kıssalarından çokça bahsedilir. İslami eserlerde önemli yer tutar. Kur’an-ı Kerim’in uzunca bir suresinin ismini almıştır. Kur’an-ı Kerim’de ismi 68 kez geçer. Ayrıca hadislerde de muhtelif vesilelerle yüzlerce yerde Hz. İbrahim’den ve onun sünnetlerinden detaylarıyla bahsedilir. Hz. İbrahim’in dini hanif olarak belirtilir. Hz. Peygamber (sav)’in bu dine uyması emredilir (Nahl 16/123). Ayrıca Hz. İbrahim’in ismine sıkça tefsir, tarih, edebiyat ve Enbiya kıssalarında da rastlanır. Bunlardan da anlaşılacağı üzere Hz. İbrahim’in ismi etrafında ciltler dolusu bilgiyi ihtiva eden pek çok rivayetler meydana gelmiştir. Bu rivayetlerden cüz-i bir miktarı İslami olmaktan uzaktır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: AHİRET VE DİĞER MÜTEFERRİK KONULARA AİT HABERLERDEKİ İSRAİLİYYAT
A- Ahirete Müteallik Haberlerdeki İsrailiyyat
1- Duhan Hakkında
Türkçemize “duman” manasına gelen bu kelime Kur’an’da iki yerde geçer. Hadis olarak ise şöyle geçmiştir. Huzeyfe (ra) “Ya Rasulullah o duhan nedir?” diye sordu. Hz. Peygamber de Duhan suresinin 10. ayetini okudu ve: “(Bu duman) doğu ile batı arasını dolduracak 40 gün 40 gece duracak; mümin nezleye tutulmuş gibi olacak; kafir sarhoş gibi olacak. Kafirin burnu, kulakları ve aşağısından çıkacak” buyurdu. Muhtelif tefsir kitaplarında yer alan bu hadis uydurulmuştur. Ve Peygamberimize atfedilmiştir.
2- İyi ve Kötü Amelin Ahirette Sahibini Karşılaması
Mümin kabrinden çıktığı zaman amelinin kendisini en güzel koku ve en güzel biçimde karşılayacağı; kafirininkinin ise bunun tam tersi olacağı sözü sahih değildir.
3- Rahmet Kapısı
“O gün erkek ve kadın münafıklar iman etmiş olanlara ‘Bizi bekleyin. Nurunuzdan bir parça ışık alalım’ diyeceklerdir. O gün onlara istihza suretiyle ‘dönün arkanıza da bir nûr arayın’ denilecek. Nihayet onlar (la iman etmişler)’ın arasına kapılı bir duvar çekilecektir. Onun içinde rahmet, dış yanında da azap vardır.” (Hadid 57:13). Bu ayette açıkça kıyamet gününün bir sahnesi canlandırılmaktadır. Ayette bahis konusu edilen kapı ve sur ifadelerinin dünya ile hiçbir ilgisi yoktur.
4- Kıyamet Gününde Allah’ın İnmesi
Bu haber Abdullah b. Amr’ın Yermuk’te elde ettiği Ehl-i Kitab’a ait eserlerden naklettiği tipik bir İsrailiyattır.
İSRAİLİYATIN ZARARLARI VE SONUÇ
Hz. Peygamber’in çok açık yasağına rağmen, bazı müfessirler Ehl-i Kitap’ta buldukları şeyleri, sıhhatlerini kontrol etmeden eserlerine almışlardır. Ehl-i kitabı izlemede belirlenecek yol bellidir. İslami esaslarla çatışan şeyleri reddetmek; doğruluğunu ya da yanlışlığını bilmediklerimizi de ne tasdik ne de tekzip etmektir.
Herhangi bir eserde İslami yönde küçük veya büyük hataların bulunması bazı insanlar, hiç de uygun olmayan bir kanaate sevk ediyor. O da bu eserlerin tamamen terk edilmesidir. Oysaki bu eserlerin iyi yönlerinden istifade edilip eksikleri tespit edilerek edep ve terbiye dairesinde ilme, akla ve kaynaklara istinaden hataları gösterilebilir ki bu da çok yararlı bir yol olur.
İslam son ekmel dindir, Kur’an ve hadislerde mevcut şeyler Müslümanlara bilgi olarak kafidir. Dini yönde Ehl-i Kitap’a asla ihtiyaç yoktur. Gerek İslam’a zıt ve gerekse meskutun anh olan İsrailiyata Müslümanlar asla muhtaç değildir. Müslümanları bu İsrailiyyat belasından kurtarmak için ise İsrailiyyatın ne olduğunu anlatmak ve nelerin İsrailiyyat olduğunu göstermek gerekir.
BENZER KONULAR:
- Medine’deki Yahudi kabileleri
- Yahudi ve Hristiyan kadınla evlenmenin hükmü nedir?
- Yahudi ve Hristiyanlarla Ticaret Yapmak Caiz midir?
- Peygamberimizin Yahudilerle alışverişi
- Yahudilerle ortaklık caiz mi
- Tümünü görüntüle.
- Peygamberimiz ve Sahabeler Deccal’i görmüşler midir
- Abdest ve gusül bedeni temizler nefsi arındırır
- Havari nedir? Havari kime denir?
- Medine’de İslam’ın yayılmasında etkin rol oynayan sahabiler kimlerdir
- Dini Meselelerin Çözümünde Temel İlke ve Yöntemler
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Tefsirde İsrailiyyat ve Örnekleri
İsrailiyyat, İslam tefsirinde Yahudi ve Hristiyan kaynaklarından alınmış hikaye, kıssa ve rivayetlere verilen isimdir. Bu rivayetler genellikle İslam öncesi peygamberlerin kıssaları, yaratılış hikayeleri, tarihi olaylar ve gaybî meselelerle ilgilidir. İsrailiyyat, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in döneminden sonra Müslümanların Yahudi ve Hristiyan kültürüyle temasının artmasıyla İslam tefsir literatürüne girmiştir. Tefsir alimleri, bu tür rivayetlere genellikle bir açıklayıcı unsur olarak başvurmuş, ancak bu rivayetlerin doğruluğu konusunda ihtiyatlı davranmışlardır.
İsrailiyyatın Tefsirdeki Yeri
İsrailiyyat, Kur’an ayetlerini açıklamada ve kıssaların detaylandırılmasında kullanılmıştır. Ancak, bu rivayetler her zaman İslam’ın temel kaynaklarına uygun olmayabilir. Rivayetler genellikle şu üç gruba ayrılır:
İsrailiyyatın İslam’a Girişi
İsrailiyyat, özellikle Yahudi alimlerinden Müslüman olan kişiler tarafından İslam literatürüne taşınmıştır. Bunların başında Ka’b el-Ahbar, Vehb bin Münebbih ve Abdullah bin Selam gibi isimler gelir. Bu kişiler, Yahudi kaynaklarından öğrendikleri bilgileri Müslümanlara aktarmış, bu bilgiler tefsirlerde yer bulmuştur.
Tefsirde İsrailiyyat Örnekleri
Kur’an’da Habil ile Kabil’in hikayesi genel hatlarıyla anlatılırken (Maide, 27-31), tefsirlerde bu kıssaya İsrailiyyat kaynaklı detaylar eklenmiştir. Örneğin, Kabil’in Habil’i neden öldürdüğü, onların eşlerinin kim olduğu gibi ayrıntılar genellikle Yahudi kaynaklarından alınmıştır.
Yusuf Suresi’nde (Yusuf, 23-29) Yusuf (a.s.)’un Züleyha’nın iftirasına uğraması anlatılır. Ancak bazı tefsirlerde, Züleyha’nın Yusuf’a aşık olma süreci, Züleyha’nın sonradan Müslüman olup Yusuf ile evlenmesi gibi detaylar İsrailiyyat kaynaklıdır.
Kur’an’da Hz. Nuh’un kavmini tufandan kurtarmak için bir gemi yaptığı ve inanların bu gemiye bindiği belirtilir (Hud, 36-48). Ancak geminin büyüklüğü, hangi hayvanların alındığı, tufanın ne kadar sürdüğü gibi detaylar İsrailiyyat kaynaklarından alınmıştır.
Süleyman (a.s.)’ın cinlere hükmetmesi ve onların maden işleri gibi ağır görevlerde çalıştırılması Kur’an’da genel hatlarıyla geçer (Sebe, 12-14). Ancak, tefsirlerde cinlerin sayısı, Süleyman’ın yüzüğünü kaybetmesi ve tahtını bir cinin ele geçirmesi gibi hikayeler Yahudi kaynaklarından alınmış detaylardır.
Kur’an, Allah’ın yeri ve göğü altı günde yarattığını ifade eder (Araf, 54). Ancak, tefsirlerde Allah’ın evreni hangi sırayla yarattığı, ilk insanın yaratılış süreci gibi konular İsrailiyyat kaynaklarından detaylandırılmıştır.
Kur’an’da Mescid-i Aksa’dan övgüyle bahsedilir (İsra, 1). Ancak, bu kutsal mekanın inşası ve geçmiş peygamberler dönemindeki tarihi hakkında verilen birçok detay İsrailiyyat kaynaklıdır.
İsrailiyyatın Tefsirlerdeki Eleştirisi
Tefsir alimleri, İsrailiyyat konusunda dikkatli bir tavır sergilemişlerdir. Özellikle Taberi, İbn Kesir, Elmalılı Hamdi Yazır gibi alimler, İsrailiyyat rivayetlerini aktarmış, ancak eleştirel bir bakış açısı geliştirmişlerdir. İbn Kesir, bu tür rivayetlerin doğruluğunu sorgulamış ve Kur’an’a ya da sünnete aykırı olanların reddedilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Aynı şekilde, Elmalılı Hamdi Yazır da tefsirinde bu tür rivayetlere çok yer vermemiştir.
Sonuç
İsrailiyyat, tefsir literatüründe önemli bir yere sahip olmakla birlikte, ihtiyatla yaklaşılması gereken bir konudur. Müslüman alimler, bu tür rivayetlerin Kur’an ve sünnet süzgecinden geçirilerek değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Müslümanların, İslam’ın kendi kaynaklarına dayalı sağlam bilgiye öncelik vermesi, İsrailiyyat gibi harici kaynakları ise dikkatle ele alması önemlidir.