Paylaş
Tekfir etmek ne demek? Tekfir meselesi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Ehli kıbleyi tekfir etmek ne demek? Kim tekfir edilir?
Başkasına kafir demenin hükmü nedir
Bir Müslümanın bazı söz ve hareketlerine bakarak onu tekfir etmek, dinden çıktığını söylemek doğru mudur?
Müslüman her konuda dikkatli olması gerekmekle birlikte bu konuda yani başkalannı küfürle itham konusunda son derece dikkatli ve ihtiyatlı olmak zorundadır.
Bir kimsenin mü’min olduğunda en küçük bir delil varsa onu dikkate almak durumundadır.
Çünkü kişinin mü’mini affetmekte hata etmesi, onu cezalandırmada hata etmesinden daha hayırlıdır.
Yukarıda iman bölümünde de ifade ettiğimiz gibi, imanın da küfrün de yeri kalptir.
Kalplerde olana ise Allah’tan başka kimse muttali olamaz.
Dıştaki karine ve belirtiler her zaman kesin olarak kalpte olana delalet etmez.
Diş belirtilerin kalpte olana delaleti çoğu kere zannidir. İslam ise bizi zanna tabi olmaktan nehyetmiş ve zannın çoğunun günah olduğunu bildirmiştir.
İtikadi konularda ise delil istemiştir.
Nitekim Resul-i Ekrem Efendimizin azatlı kölesi Zeyd’in oğlu Usâme (ra.) Cuheyne kabilesinden Hurka üzerine savaşa gönderilmişti.
Düşmana mülaki olup savaşmış ve düşmanı yenilgiye uğratmıştı.
Bu arada o çevrede koyun güden bir çobanla karşılaşmış, çoban bunları görünce şaşırmış ve “Lâ ilâhe demişti.
Buna rağmen Usâme çobanı öldürmüştü.
Medine-i Münevvere’ye döndüklerinde Resul-i Ekrem kendisine, “Ey Usâme, bu adamı “Lâ ilâhe illâ’llâh” dedikten sonra niçin öldürdün?” diye sordu.
Usame, “O, “Lâ ilâhe illâ’llâh” sözünü ölümden kurtulmak için söyledi.” dedi.
Resul-i Ekrem Efendimiz bu mazereti kabul etmedi ve “Kalbini yardın da baktın mi?” buyurdu.
Bunun üzerine şu ayet-i kerime nazil oldu: “Ey mü’minler, Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın, dinleyin. Size selam verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek “Sen mü’min değilsin.” demeyin. Çünkü Allah nezdinde sayısız ganimetler vardır. Siz de önceden böyle iken Allah size lütfetti. O halde iyi anlayıp dinleyin. Şüp-hesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.””
Mü’minlerin dikkatli olması ile ilgili olarak da şöyle buyurulmaktadır “Ey mü’minler, fasığın biri size bir söz getirirse onun doğruluğuna araştıran, yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığımza pişman olursunuz. ”
Ayette iyice araştırıp soruşturmadan bize ulaşan bir haberle hüküm vermenin pişmanlık getireceğine dikkat çekilmiştir.
Konu ile ilgili olarak Resul-i Ekrem Efendimizin uyarıları da şöyledir: “Bir adam din kardeşini tekfir ederse (yani kâfirlikle suçlarsa) ikisinden biri o tekfir sebebiyle muhakkak kâfir “Herhangi bir kimse din kardeşine, “Ey Kâfir!” derse bu tekfir sebebiyle ikisinden biri muhakkak kâfir olur.
Eğer o kimse dediği gibi ise mesele yok.
Aksi hâlde sözü kendi aleyhine döner.””
İslam büyükleri de bu konuda ihtiyatlı davranılmasını tavsiye etmişlerdir.
İmam Mâlik diyor ki: “Bir kimseden küfre ihtimali olan şey sâdır olur, bir hareketi de mümin olduğuna delalet ederse, o kimsenin mümin olduğuna hükmedilir.”°
Ebü Said el-Hudri, (ra.) rivayetinde şöyle diyor: Hz. Ali (ra.) Yemen’de iken Peygamberimize işlenmemiş bir altın külçesi göndermişti.
Resul-i Ekrem uygun gördüğü dört kişiye bunu taksim etti. Bunun üzerine bir adam Peygamberimize, . “Allah’tan kork!” demek cür’etinde bulundu.
Resul-i Ekrem, “Yazıklar olsun sana, ben, yeryüzündeki insanların Allah’tan en çok korkanı değil miyim?” buyurdu ve çok üzüldü.
Sonra adam arkasını dönüp gitti.
Hâlid b. Velid (ra.), “Ya Resulallah, izin ver de şunun kafasını vurayım.” dedi.
Peygamberimiz, “Hayır, vurma. Bunun da ilerde namaz kılan bir kişi olması umulur.” buyurdu.
Bunun üzerine Hz. Hâlid, “Ya Resulallah, namaz kılanlardan öyle kimseler var ki onlar, gönüllerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler.” dedi.
Peygamberimiz, “Ey Hâlid! Ben, insanların kalplerini açmaya, karınlarını yarmaya memur değilim.”” buyurdu.
Yine Peygamberimiz: “Her kim bizim şu kıldığımız namazı kılar, kıblemize karşı durur, kestiğimizi yerse; Allah’ın, Resulullah’ın ahdu emanını (güvenini) hak eden Müslüman işte odur.
Artık Allah’a ve Resulüne karşı öyle olan bir kimsenin ahd u emanına hıyanet etmeyiniz.” buyurmuştur.
Bütün bunlar gösteriyor ki bir kısım mü’minlerin bazı söz ve davranışlanna ve amel eksikliklerine bakarak bunların dinden çıktığını ve küfre girdiklerini söylemek —isabet edilmemesi hâlinde— ağır vebali mucip bir husustur.
Bu itibarla bir hata yapıp sonunda pişman olmamak için her konuda olduğu gibi özellikle bu konuda çok dikkatli ve titiz olmak gerekmektedir.
Kaldı ki akaid kitaplarında; ehl-i kıbleden olanların yani namaz kılanların tekfir edilmemesi Ehl-i Sünnet’in temel kuralla-n arasında yer almıştır.
İmam Azam Ebn Hanife ile eksen fukahanın —Allah hepsine rahmet etsin— bu görüşte olduğu rivayet edilmiştir.
22 680-756/1281-1355 tarihleri arasında yaşamış büyük İslam alimlerinden Şirazlı Azudu’l-Milleti Ve’d-din Abdurrahman b. Ahmed el-İci Mevaktf adlı meşhur eserinin sonunda, “Ehl-i kıbleden hiç kimseyi tekfir etmeyiz. Ancak Alim ve Kadir olan Allah Tealayı tanımamak, O’na ortak koşmak, peygamberliği ve Peygamberimizin Allah tarafından getirdiği kesin olarak bilinen İslam ahkammı inkar etmek veya dinde (zina etmek ve adam öldürmek gibi) haram olduğu hakkında icma olan şeyleri helal kabul etmek gibi durumlar müstesna.” demiş ve konuyu en güzel şekilde özetlemiştir.
(Allah’ın rahmeti üzerine olsun). c) Münafık: Allah’a ve peygamberine inandığını söyleyip mü’min olarak göründüğü halde kalbiyle inanmayan kimsedir.
Allah Teala, münafıkların: inandıklarını söyledikleri halde kalplerinde tasdik bulunmadığı için bunların mü’min olmadıklannı bildirmiş ve şöyle buyurmuştur: “insanlardan öyle kimseler vardır ki Allah’a ve ahiret gününe iman ettik derler, halbuki onlar mü’min (inanmış) değillerdir.”
Kur’an-ı Kerim, dilleriyle ikrar ettikleri halde bu ikrarlarını kalpleri ile tasdik etmeyen münafiklann kafir olduklannı bildirmiştir.
Bu konudaki ayetler şöyledir: “Ey Muhammed! Onlardan (münafıklardan) ölen kimsenin namazını sakın kılma. Mezarı basında da durma. Çünkü onlar Allah ve peygamberini inkâr ettiler, fasık olarak öldüler.””
“Şüphesiz ki münafıklar cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın.”
Kalben inanmadığı halde inandığını, Müslüman olmadığı halde Müslüman olduğunu söyleyen kimseler, münafıktır ve ikiyüzlüdür. inanmadıkları halde inanmış gibi görünerek Müslümanlan kandırmaya çalışırlar. Bunların Müslümanlara olan zararlan açıktan inkâr eden kâfirlerden daha fazladır.
Bu sebeple cehennemdeki azapları, çekecekleri acı ve ıstı-raplar daha şiddetli, cezaları daha ağır olacaktır. Bu husus yukarıda yazdığımız son ayetten açıkça anlaşılmaktadır.
Bir Müslümanı küfürle itham etmek (tekfir) doğru bir tavır mıdır?
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Tekir Küfür
Hocam bir insana kâfir fasık günahkar zındık ve gavur diyen tövbe etti hellelik alamiyor ve isteniyor ve bu kişi evlenebilir mi müslüman oldu
Hocam müslümana kâfir münafık fasık gavur zındık derse tövbe etse müslüman olsa helallik anlamıyorsa veya almak istiyorsa ve bir insana bu lafları söylemeyi vazgeçti tekrara müslüman oldu ve evlenmek istiyor ve hocam sorumun hepsini okuyunuz