Tekfir nedir? Tekfir etmenin hükmü

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Tekfir ne demektir? İslamda Tekfir Kavramı

Arapça tef’îl ölçüsünde bir masdar olan tekfir kelimesi, müslüman olduğu bilinen bir kişinin, inkar özelliği taşıyan bir inanç, söz veya davranışından Ötürü kâfir sayıl­masına denilir. Bir müslümanın kâfir oldu­ğuna hükmedilmesi halinde bu kişiye İslâm hukukuna göre mürted hükümleri uygula­nır. Ancak bir kimseyi mürted statüsüne koymak, onu pek ağır dünyevî ve uhrevî sonuçlara mahkum et­mek anlamına geldiğinden, tekfir konu­sunda çok titiz davranmak gerekir ve geli­şigüzel tekfir iddialarına dayanılarak irtidat hükümleri uygulanamaz. Tekfire karar verecek kişinin, kelâm ilminde tartışılan problemleri derinlemesine kuşatan, fıkıh ve fıkıh usulü ilminin inceliklerini kavraya-bilen yetkili bir kimse olması gerekir.

Tekfirin yerinde ve usulüne uygun olarak yapılması durumunda, dini inançlarda istikrar, müslümanların canlan ve malları, toplumda gerekli olan huzur ve sükun gü­vence altına alınmış, nesiller inkarcılığın olumsuz etkilerinden korunmuş, tekfir edilen şahsa gerekli yaptırımların uygu­lanmasıyla da adaletin gerçekleşmesi sağ­lanmış olur.

Yersiz yapılan tekfir ise fert açısından ağır sonuçlar doğurmasının yanında top­lum hayatında kapatılmayacak yaraların açılmasına, birlik ve bütünlüğün zedelen­mesine ve parçalanmaya sebep olur.
Bilin­diği gibi islâm tarihinde belli şahıs ve gu­rupları tekfir hareketi Haricilerle başlamış­tır. Onlar fitneye sebep oldular ve büyük günah işlediler düşüncesiyle Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Muaviye, Hz. Ayşe, Hz. Talha, Hz. Zübeyr gibi ashabın önde gelen isimle­rini, Cemel ve Sıffın savaşına katılanları hatta katılmasa bile katılmayı uygun gö­renleri tekfir etmişler, daha sonra da tekfir ettikleri kişileri cezalandırmak için çeşitli isyanlar çıkarmışlardır.

Haricilerle başlayan tekfir hareketi zamanla diğer bid’at mez­heplerinde de görülmeye başlamış, öyle ki her gurup diğerini küfürle itham eder ol­muştur. Bu da tefrikaya ve bölünmeye yol açmış, ümmetin sosyal birlik ve bütünlü­ğünü zedeleyen bir durum ortaya çıkarmış­tır. Oysa Hz. Peygamber, Medine toplu­munda münafıkların varlığını bildiği halde onları tekfirden sakınmış, temelleri hoş gö­rüye bağlı bir İslâmlaştırma siyaseti izle­miş, pek çok hadiste de “ben müslümanım” diyeni tekfirden sakınmayı tavsiye etmiştir. Bir hadiste “Kim bir insanı kâfir diye çağırırsa, yahut öyle olmadığı halde ey Allah düşmanı derse söylediği söz kendisine döner” (Buhârî, Ferâiz, 29; Müslim, İman, 27) buyurulurken bir başka hadiste de şöyle denilmiştir: “Bir insan müslüman kardeşine “ey kâfir” diye hitap ettiği za­man, ikisinden biri bu sözü üzerine almış olur. Şayet söylediği gibi ise küfür onda kalır, değilse söyleyene döner” {Buharı, Edeb, 73; Müslim, İman, 26; et-Tirmizî, İman, 16).

Hadis­lerden de anlaşılacağı gibi tekfirde göz önünde bulundurulması gereken husus, küfür olan inancı karşıdaki kişinin gönülden benimsediğinin (iltizâm-ı küfr) iyi tesbit edilmesidir. Muhatap küfrü açıkça benim­semiyorsa onun inanç, söz veya davranışı ile küfre girdiğini söyleme (ilzâm-ı küfr) konusunda temkinli olmak gerekmektedir. Hz. Peygamber’in anılan tavsiyelerini gözönünde bulunduran Ehl-i sünnet alim­leri, “ehl-i kıbleden olup ta günah işlemiş bulunan bir kimseyi bundan dolayı tekfir etmemeyi” Ehl-i sünnetin temel prensipleri arasında zikretmişlerdir.

Tekfir Hakkında Daha Geniş Bilgiler:

Tekfir ne demek kısaca

Bir Müslümanı küfürle itham etmek (tekfir) doğru bir tavır mıdır?

Tekfir etmek ne demek? Tekfir meselesi

 

Cevapla