Paylaş
Teravih Namazı hakkında geniş bilgi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Teravih Namazı
Teravih Namazı, Ramazan gecelerini ihya için kılınan sünnet (nafile) namazdır.
Cuma ve bayramlar ile bazı kandil geceleri, özellikle Kadir gecesini de içinde saklayan Ramazan ayı, müslümanın ibadet hayatında ayrı bir yere sahiptir. Bu gün ve geceleri müslümanların birer fırsat sayarak iyi değerlendirmeleri gerekir. Birçok sahih hadiste, Peygamberimiz, Ramazan gecelerinin ibadetle ihyasını teşvik etmektedir. Gündüzü oruçla geçirilen gecelerin imkân ölçüsünde namaz, dua, tevbe ve istiğfarla ihya edilmesi, feyiz, bereket ve mağfiret vesilesi olacaktır. Ramazan gecelerinde kılınması sünnet olan teravih namazı bu cümleden olan ibadetler arasındadır.
Teravih kelimesinin anlamı ve rekat sayısı
“Terâvîh”, “tervîha” kelimesinin çoğulu olup; sözlükte terviha, yorgunluğu gidermek, rahatlatmak, dinlendirmek anlamlarına gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rekâtın sonundaki oturuş terviha olarak adlandırılmış, sonra mecazen bu dört rekâta terviha denmiş ve böylece kelimenin çoğulu olan teravih bu namazın özel adı olmuştur. Bu namaza ilk dönemlerden beri teravih namazı denildiği bilinmektedir. Dinî eserlerde bu namazdan “kıyam-ı ramadan” diye de sözedilir. Teravih namazı müekked bir sünnettir ve İslâm alimlerinin çoğunluğuna göre yirmi rekâttır.
Peygamberimiz, diğer günlerin gecelerinden farklı olarak, Ramazan gecelerinde daha fazla nafile namaz kılıyordu. Bir Ramazan ayında mescidde hasırla bir hücre (odacık) ayırarak orada birkaç gece yatsı namazından sonra namaz kıldı. Diğer insanların da kendisiyle birlikte bu namazı kılmaya başladığını ve ertesi akşam sayılarının arttığını görünce, bir keresinde farz namazı kıldırdıktan sonra, hasırla ayırdığı hücresine çekildi ve teravih için oradan çıkmadı. Sahabiler, Peygamberimizin, orada uyuduğunu zannederek uyanıp yanlarına çıkması için öksürmeye başladılar. Peygamberimiz, onlara hitaben, teravihin farz kılınmasından ve farz olduktan sonra yerine getiremeyeceklerinden korktuğunu İfade etti, bu namazı evlerinde kılmalarını emir buyurdu. Ayrıca, farz namazlardan başka namazları kişinin evinde kılmasının daha faziletli olduğunu belirtti. Hz. Ayşe Peygamberimiz’in teravih namazını iki veya üç gün mescidde cemaatle kıldığını, daha sonra farz olur endişesiyle, sahabilere evlerinde kılmalarını tavsiye ettiğini rivayet eder.
Hz. Peygamber’in vefatından sonra bir kısım sahabiler teravih namazını evlerinde, bir kısmı da yatsıdan sonra Mescid-İ Nebe-vi’de kılmaya devam ettiler. Hz. Ömer halife olduğu zaman bu namazın bir imam arkasında cemaatle kılınmasının daha iyi olacağını düşündü. Hz. Ömer devrinden itibaren teravih namazı camilerde cemaatle kılınmaya başlandı. Hatta Hz. Ömer, erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı olmak üzere iki teravih imamı tayin etmişti. Erkekler için tayin edilen İmâm Übeyy İbn Ka’b, kadınlar için tayin edilen İmâm da Süleyman b. Ebi Hasme idi. Hz. Osman zamanına kadar bu durum böyle devam etti. Hz. Osman, erkeklerle kadınların aynı imam arkasında teravih kılmalarını uygun görüp, hem erkekler hem de kadınlara teravih kıldırmak üzere, Süleyman b. Ebi Hasme’yi görevlendirdi.
Peygamberimiz teravih namazını nasıl kıldı
Hz. Peygamber’in mescidde cemaatle kaç rekât teravih namazı kıldığı konusunda farklı rivayetler vardır. Hz. Ayşe, Peygamberimizin hiç bir gece sekiz rekâttan fazla nafile namaz kılmadığını, dolayısıyla teravihi de sekiz rekât kıldırdığını naklederse de, sahabe tatbikatında bunun yirmi rekât olduğu görülmektedir. Hadis sarihlerinin çoğunluğuna göre, Hz. Ayşe’den nakledilen sekiz rekât namaz, başka zamanlarda kıldığı nafile namazlara ilişkindir. Nitekim, müçtehit imamların hemen hepsi teravihin rekâtlarının yirmi veya yirmiden fazla olduğu görüşündedir. Hatta, konuya ilişkin rivayetler arasında bu namazın otuz altı rekât olduğu bile ifade edilmektedir. Mâlikî mezhebinde bu rivayetleri esas alarak teravihin otuzaltı rekât olduğunu savunan bir görüş de vardır.
Konuyu etraflı bir biçimde inceleyen yazarlar, genellikle, Hz. Peygamber’in teravih namazını yirmi rekât kıldığına dair sahih bir rivayetin bulunmadığı ve başlangıçta (vitir namazı ile birlikte) onbir rekât iken sahabe tatbikatı ile yirmi rekâta intikal edildiği noktasında birleşmektedirler. Bunu dikkate alarak teravih namazının rekâtlarının sayısı ve hükmü konusuna açıklık getiren ünlü Hanefi bilgin Kemal İbnü’l-Hümâm özetle şunları söylemektedir: Kıyam-ı ramazanın (teravih namazının), cemaatle vitirle birlikte onbir rekât kılınması sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.) bunu böyle uygulamış, sonra farz olması endişesi bulunma-saydı devam edecek olduğunu ifade ede-rek-bu gerekçeye binaen-terketmiştir. Bu ifade ve uygulama ile onun vefatından sonra artık böyle bir endişe kalmadığı dikkate alınınca, (bu sekiz rekâtın) hükmü sünnet olur. Yirmi rekât olması ise, Hulefâ-i Râşidîn’in sünnetidir. Hz. Peygamber’in “Benim sünnetime ve Hulefâ-i Râşidİn’in sünnetine uymanızı öğütlerim” anlamındaki hadisi (Ebû Dâvud, Sünnet, 6; et-Tirmîzî, İlim, 16) onların tatbikatına uyma çağrısıdır ve bunun (yirmi rekât kılmanın) onun sünneti olmasını gerektirmez. Zira “Rasûlullah’ın Sünneti” denince, bizzat devam ettiği veya geçici bir sebep dolayısıyla terkettiği yani bu sebep olmasaydı devam edecek olduğu fiili ifade eder. Şu halde, her ne kadar âlimlerimizin ifadelerinden yirmi rekâtın sünnet olduğu manası anlaşılıyorsa da, sekiz rekâtın sünnet, yirmi rekât olarak kılmanın ise müstehap olarak nitelendirilmesi daha İsabetli olur.
Peygamberimizden sonra Halifeler döneminde Teravih namazı
Hulefa-i Raşidin devrinde bu namaz cemaatle kılınırken, her rekâtta takriben yüz âyet kadar okunduğu ve bundan dolayı çok uzun sürdüğü hatta zaman zaman sürenin uzunluğundan dolayı cemaatten bazılarının namazı asaya dayanarak kıldığı nakledilmektedir. Ancak, bazı rivayetlerde, Hz. Ömer’in her rekâtta yirmi ile otuz âyet arası okunmasını istediği de kaydedilmektedir. Sahabe devrinde kılınan teravih namazlarında kıraatin uzunca tutulmasının, konuyla ilgili sünnete dayanma ihtimali dikkate alınarak, teravih namazında hiç değilse bir ayda hatim yapılacak kadar Kur’ân okunmasının müstehap olduğu belirtilmekle birlikte, böyle kılınacak teravih namazlarının işleri acele olanlar ile, dayanamayacak kimseleri bu namazdan uzaklaştırabileceği de gözardı edilmemelidir. Bu bakımdan, teravih namazlarının bazı camilerde hatimle kıldırılırken, bazılarında daha kısa zamanda kılınabilecek şekilde kıraat icrası daha uygundur. Zaten günümüzdeki uygulama da bu anlayışa yakın olup, büyük yerleşim birimlerinde teravih namazı en az bir camide hatimle kıldırılmak suretiyle, hiç değilse imkânı olanlara sahabenin bu uygulamasına ittiba fırsatı verilmektedir. Ancak, ülkemizde teravih namazlarında zamm-ı surenin olabildiğince kısa tutulup kıraatin de çok hızlı İcra edilmesinin nafile namaz, özellikle teravih namazı ruhuna aykırı bulunduğu da bir gerçektir. Yatsı namazının farzı normal şekilde kılınırken, teravihin nedereyse namaz sahih olmayacak, en azından sehiv secdesi gerekecek şekilde hızlı kılınması ve müteakiben vitir namazının yine ağır sayılabilecek bir tempo ile kılınmasının fıkhen geçerli bir izahı mevcut değildir. Teravih kıldıran imamların yatsı ve vitir namazları ile birlikte (20) rekâtlı teravih namazı kıldırdıklarını, cemaatin içinde hasta, zayıf ve yaşlıların da olduğunu düşünerek teravih namazını bıkkınlık verecek kadar uzatmamaları gerektiği İse açıktır.
Teravih namazı nasıl kıldırılır
Teravih namazı müekked sünnet olup, cemaatle kılınması daha faziletlidir. Teravih namazı vaktin sünnetidir, orucun sünneti değildir. Cemaatle kılınırken, imam cehren (sesli) okur. Yirmi rekâtlık teravih namazını müteakip kılınan vitir namazının da cemaatle kılınması ve kıraatin (kunut duaları hariç) cehren yapılması sahabe devrinden beri günümüze kadar devam edegelmektedir. Vitir namazı, cemaetle kılınan teravih namazının ardından kılınması durumu hariç, diğer zamanlarda münferiden kılınır ve kıraati de tümüyle hafiyyen {sessiz olarak) icra edilir. Yatsı namazını münferiden kılan kimseler, teravih namazını cemaatle kılamazlar. Zira, teravih namazı müstakil olarak cemaatle kılınabilen bir namaz olmayıp, cemaatle kılınabilmesi yatsı namazının farzına tabidir.
Teravih namazı vakti
Teravih namazının vakti, yatsı namazından sonra ve vitir namazından öncedir ve bu süre, sahur vaktinin bitimine (ikinci fecrin doğumuna) kadardır. Vitir namazından sonra kılınabilirse de, önce kılınması efdaldir. Konuyla ilgili rivayetlerden, Peygamberimiz’in ve sahabenin vitir namazını teravihten sonra kıldıkları anlaşılmaktadır.
Teravih namazına niyet
Diğer namazlarda olduğu gibi, teravih namazında da niyet etmek şarttır. Ancak, niyetin kalben yapılması yeterli olup, mutlaka dille de yapılması gerekmez. Şafiî ve Hanbelî mezhebi İle bazı Hanefî bilginlere göre, (kalben ya da dille yapılan) niyetle “teravih namazı” şeklinde belirleme yapılması gerekir. Hanefi bilginlerin çoğunluğuna göre (farz ve vacip namazların dışındaki) tüm nafile namazlarda, kılınacak namazı tayin etmeksizin sadece namaz kılmaya niyet etmek kâfi geldiği için, teravih namazının her bir bölümüne başlarken kişinin içinden Allah rızası için namaz kılmaya niyet etmesi de kâfidir. Bununla birlikte “teravih namazına” diye belirleme yapılması ihtiyata daha uygun bulunmuştur.
Teravih namazı nasıl kılınır?
Teravih namazının iki rekâtta bir selam verilerek on selamla kılınması daha faziletli görülmekle birlikte, dört rekâtta, sekiz rekâtta veya on rekâtta bir selam verilerek üç veya iki selamla, hatta yirmi rekâtta bir selam verilerek kılınmasının da caiz olduğu belirtilmiştir. Fakat bu son şekil mekruh sayılmıştır. İki rekâtta bir selâm verilirse akşam namazının sünneti, dört rekâtta bir selâm verilirse yatsı namazının ilk sünneti gibi kılınır. Yani selâm verilen oturuşta “Tahıyyât”, “Salli-Barik” ve “Rabbena âtına” duaları okunup iki tarafa selam verilir. Selâm verilmeyen oturuşta “Tahıyyât” ve “Salli-Bahk” duaları okunduktan sonra “Allahü Ekber” deyip kalkılır, “Sübhâneke” ve “Eûzü-Besmele” okunur (cemaat yalnız Sübhâneke’yi okur). Teravih namazı kılınırken, her bir selâmdan sonra salatü selam getirilerek veya sessizce durarak, ya da Kur’ân veya zikirle meşgul olarak dinlenmek teravih kelimesinin manasına uygun bir davranış olur. Kişinin, teravih namazını evinde tek başına kılarken de, geceyi ihya kabilinden olan namazlarda olduğu gibi, arada zikir, Kur’ân tilaveti, salâtü selâm ve dualarla meşgul olup dinlenerek kılması, Ramazan gecelerinin ihyası ile ilgili hadislerin ruhuna daha uygun olur.
Teravih namazına sonradan yetişmek
Mescide girdiğinde cemaati teravih kılarken bulan bir kimse, önce tek başına yatsı namazını kılar ve sonra imama uyarak teravih namazını yetiştiği kadarıyla cemaatle kılar. Yetişemediği kısmını ise, vitir namazından önce tamamlayıp vitir namazını tek başına kılabileceği gibi, vitri imamla kıldıktan sonra yetişemediği kısımları tek basmada kılabilir. Kaynak: İnanç ibadet ans
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Teravih namazı 20 rekattir, Ramazan ayında kılınan nafile bir ibadettir ve genellikle yatsı namazından sonra kılınır. Ramazan’ın gecelerinde yatsı namazından sonra cemaatle veya bireysel olarak teravih namazı kılınır. Müslümanlar, bu ibadeti Ramazan ayı boyunca her gece yapmaya teşvik edilirler. Teravih namazı, gecenin son üçte birinde veya gece boyunca kılınabilir.