Tevazu, kibir ve gurur

Question

TEVAZU, KİBİR VE GURUR

Tevazu kibir ve gurur

Bir Müslümanın sahip olması gereken güzel hasletlerden birisi de tevazudur.“ Alçak gönüllü olmak” anlamına gelen tevazu, ahlâkî olarak, ”kişinin nefsini Hakk’ın huzurunda kulluk mevkiine koyması, insanlara karşı kibirli ve gururlu olmaması” demektir.[1]Kur’ân’da Rahman’ın iyi kullarından söz eden bir ayette:

وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْناً وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَاماً    [Furkan, 63]

Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler.”[2]Başka bir ayette böyle güzel bir hasleti Allah, ilk olarak sevgili elçisi Hz. Muhammed (sav)’e emretmekte ve şöyle buyurmaktadır: ”Sana tâbi olan müminlere alçak gönüllü davran!”[3]

 Bizim için en güzel örnek olan sevgili Peygamberimiz ömrü boyunca sade ve gösterişten uzak bir hayat sürmek suretiyle hem kendi insanlara mütevazi davranmış, hem de müminleri mütevazi olmaya çağırmıştır. Konuyla ilgili bir hadiste:

أَن رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « ما نَقَصَتْ صَدقَةٌ من مالٍ ، وما زاد اللَّه عَبداً بِعَفوٍ إِلاَّ عِزّاً ، ومَا تَوَاضَعَ أَحَدٌ للَّهِ إِلاَّ رَفَعَهُ اللَّهُ

(Müslim, Birr ve’s-Sıla, 69;Tirmizi, Birr, 82 )

Kim Allah için alçak gönüllü davranırsa, kuşkusuz Allah da onun derecesini yükseltir.”[4]buyurmuştur. Allah Rasülü evindeki şahsi işlerini kendisi görür, elbise ve ayakkabılarını kendi eliyle yamar, odasını kendisi süpürür, koyunlarını kendisi sağar, evinin ihtiyaçlarını çarşı pazardan bizzat alıp-getirir, fukara ve kölelerle otururdu.[5]Nitekim O’nun günlük yaşantısını merak edenlere Hz. Âişe’nin verdiği cevap şudur: ”O da diğer insanlar gibi bir insandı. Sizden birinizin ailesi için yaptığı şeyleri o da yapar, ayakkabısını tamir eder, elbisesini diker, koyunu sağar kendi işini görürdü.”[6]

Tevazunun zıddı olan kibir ve dilimizde aynı anlamda kullanılan gurur ise; ”kendini büyük görme, büyüklenme, başkalarını küçük görme demektir.[7]İnsan nimetler içerisinde iken çabuk kibirlenen ve şımaran bir yapıya sahiptir. Kendisine verilen imkanları bir nimet ve imtihan sebebi ve sorumluluk doğuran bir durum olarak görmez; her zaman bu nimet ve imkanların kalıcı olduğunu düşünür ve aldanır. Kibirlilik duygusu kendisini azdırır. Başkasının hakkını ihlal etmeye sebep olur. Çünkü hiç kimsenin kendisinden hesap sormayacağını, herkesin kendisinden korktuğunu zannederek, hak hukuk tanımaz zalim konumuna düşer. Oysa ki kişilerin fani olduğu gibi bu dünya hayatı ve içindeki mal, evlat, makam vs. de fanidir. Ebedi olan yalnızca Allah’tır. Nitekim Kur’ân, Cenab-ı Hakkın böbürlenip büyüklük taslayanları sevmediğini birçok ayetinde belirtmiştir: ”Doğrusu Allah böbürlenerek büyüklük taslayanları sevmez.”[8]”O’na kulluk yapmaktan vazgeçecek kadar gurura kapılanlar ve küstahça böbürlenenler (bilsinler ki Hesap Günü) Allah hepsini kendi katında toplayacaktır.”[9]”Allah her kibirli zorbanın kalbini böyle mühürler.”[10]”İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, Allah kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki sevmez.”[11]

Hz. Peygamber (sav) de gururlu ve kibirli insanlarla ilgili olarak; ”Cehennemlikleri haber vereyim mi? Onlar kaba, katı kalpli, insanlara iyiliği dokunmayan ve kibirli kimselerdir.”[12]Bir başka hadislerinde;” Kalbinde zerre kadar kibir bulunan cennete giremez.”[13] Buyurarak gerçek bir müminin kibirli olamayacağını ifade etmiştir.   

Sonuç olarak; her şeyin sahibinin Allah olduğunu, sahip olduklarımızı verenin de alanın da O olduğunu idrak etmeli, Allah’ın nimetlerini tüketirken gururlanıp-kibirlenmenin gerçekte bizi alçaltacağını bilmeliyiz. Üzerinde yürüdüğümüz yerin altında, bizden nice kuvvetli ve kudretli insanların yattığını düşünerek mütevazı olarak yürümeliyiz.                                                                           

————–

[1] Dini Kavramlar Sözlüğü, tevazu  md. s.657.

[2] Furkan, 25/63.

[3] Şuara, 26/215.

[4] Müslim, Birr ve’s-Sıla, 69;Tirmizi, Birr, 82.

[5] Asr-ı Saadet, Terc.Ömer Rıza Doğrul c.2, s.924.

[6] İbn Hıbban, Sahih, 12/488.

[7] Dini Kavramlar Sözlüğü, kibir  md. s.380.

[8] Nisa, 4/36.

[9] Nisa, 4/172.

[10] Mümin, 40/35.

[11] Lokman, 31/18.

[12] Buhari, Tefsir, 68;Edeb, 61.

[13] Müslim, İman, 147-149;Ebu Davud, Libas,26;Tirmizi,Birr,61.

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-22T09:37:37+03:00

    Alçakgönüllülük, kibir ve gurur, bir kişinin karakterini, davranışını ve başkalarıyla olan etkileşimlerini büyük ölçüde etkileyebilecek üç farklı tutum veya ruh halidir. İslam da dahil olmak üzere çeşitli dini ve felsefi geleneklerde bu nitelikler sıklıkla farklı şekilde tartışılır ve değerlendirilir. İşte bu tutumlara genel bir bakış:

    Alçakgönüllülük: Alçakgönüllülük, alçakgönüllü, mütevazı ve kendine dair gerçekçi bir görüşe sahip olma kalitesidir. Kişinin sınırlarını tanımayı, başkalarının katkılarını kabul etmeyi ve başkalarına saygı ve empati göstermeyi içerir. İslam’da alçakgönüllülük bir erdem olarak kabul edilir. Müslümanlar davranışlarında, konuşmalarında ve başkalarıyla etkileşimlerinde alçakgönüllülük geliştirmeye teşvik edilir. Kuran, Allah’a karşı alçakgönüllülüğün ve diğer insanlarla ilişkilerde önemini vurgular.

    Kibir: Kibir, abartılı bir öz-önem, üstünlük duygusu ve başkalarına karşı küçümseme tavrı anlamına gelir. Şişirilmiş bir ego ve birinin diğerlerinden daha iyi olduğu inancını içerir. Kibir, eşitlik, tevazu ve Allah’a teslimiyet ilkelerine aykırı olduğu için İslam’da genellikle hoş karşılanmaz. Kuran kibire karşı uyarır ve onun yıkıcı doğasına dikkat çeker. Müslümanlar kibirden korunmaya ve bir alçakgönüllülük ve şükran duygusu geliştirmeye teşvik edilir.

    Gurur: Gurur iki farklı şekilde anlaşılabilir. Bir yandan, kişinin başarılarından, çabalarından veya olumlu niteliklerinden memnuniyet ve sevinç duymayı ifade eden olumlu bir gurur duygusu vardır. Tevazu ve Allah’a şükran ile dengelendiği sürece sağlıklı ve motive edici bir faktör olabilir. Öte yandan, “kibir” olarak bilinen, kibire ve başkalarını umursamamaya yol açan aşırı veya yersiz gurur anlamına gelen olumsuz bir gurur duygusu vardır. Bu olumsuz gurur duygusu İslam’da hoş karşılanmaz.

    İslam’da ideal karakter, başkalarına karşı alçakgönüllülük, minnettarlık ve şefkatle güven, kendine saygı ve haysiyet duygusunu birleştiren karakterdir. Müslümanlar, niyetlerine dikkat etmeye ve hayata karşı dengeli ve alçakgönüllü bir yaklaşım geliştirmeye, Allah’ın nimetlerini tanımaya ve başkalarına nezaket ve saygıyla davranmaya teşvik edilir.

    Kibir ve gururla mücadelenin bireyler için ömür boyu sürecek bir çaba olduğunu ve öz-düşünmeyi, öz disiplini ve ruhsal gelişimi gerektirdiğini not etmek önemlidir. Bilgi aramak, şükran pratiği yapmak, alçakgönüllü davranışlarda bulunmak ve kişinin kendi eksiklikleri üzerinde düşünmek, alçakgönüllülüğü geliştirmeye ve kibir ve gururla mücadele etmeye yardımcı olabilir.

    Nihayetinde İslam, Allah’a ve başkalarına karşı öz-farkındalık ve alçakgönüllülük ihtiyacını kabul ederken, her bireyin doğasında var olan değer ve haysiyetini kabul ederek tevazu konusunda dengeli ve erdemli bir yaklaşımı teşvik eder.

    En iyi cevap

Cevapla