Tibyan yazarı Şeref ud-din Tıybi kimdir?

Question

Tibyan yazarı

Tibyan yazari Seref ud din Tiybi kimdir

SORU: Tibyan fi’l-Meâm ve’l-Beyan isimli eserin sahibi Tıybi’nin hayatı hakkında bilgi verirmisiniz?

CEVAP: Senelerden beri Şeref ud-Din Tıybi ile ilgili sorular almaktayım. Bu sorulara, kaynaklara başvurmadan cevap vermek bana zor geliyordu. Hafızamda bu isme dair dikkate değer bir şey yoktu. İmkanlar ölçüsünde kaynaklara başvurdum. Sonuçta bir kaç satırdan başka bir bilgi bulamadım. Bu özet bilgiyi de bu kitabın önceki ciltlerinden birisinde yayınladım. Orada Tıybi’nin en önemli eserinin Tibyan fi’l-Meâni ve’l-Beyan olduğunu ifade etmiştim. Tabii ki gaybı bilemezdim.

Cenab-ı Hak Tıybi için bir araştırmacıyı muvaffak etti. Bu sabırlı araştırmacı Tıybi’nin hayatını ve kitabının tahkikikini akademik bir seviyede incelemiş, bu çalışma ile Ezher Üniversitsi Arab Dili ve Edebiyatı Fakültesinde doktorluk unvanı kazanmıştır.

Bu çalışmayı yapan, değerli Doktor Abd’us-Settar Hüseyin Zem-vut olup kendisi fakültede hocadır.

Tez’in adı İmam-ı Tıybi ve Tibyan ve’l-Beyan isimli eserin tahkiki dır.

1977 yılı Aralık ayının 22’sinde tez’in tartışması kalabalık bir dinleyici huzurunda yapıldı. Tezin tartışmacıları olan jüri şu değerli hoca oluşuyordu:

Prof. Dr. Kamil Havli, Tez yöneticisi

Prof. Dr. Muhammed Abd’ur-Rahman Kürdi tartışmacı olarak jüride yer aldılar.

Üç saatten fazla süren tartışmadan sonra araştırma hakkında jürinin kararı şöyle açıklandı: Araştarmacıya birinici derecede şeref unvanı ile Doktorluk payesinin verilmesine, eğer Ezher Ünivesirsitesi tezleri basma cihetine gidecek ise bu tezin kitap olarak basılmasına, öneminden dolayı kitabın diğer üniversitlere gönderilmesine karar verilmiştir. Çünkü araştırmacının tahkikini yaptığı bu kitap hala pek çok ilim adamınca bilinmeyn yazma bir kitaptır. Araştırmacı bu çalışması ile eserin üzerinedeki yılların tozunu temizleyip onu gün ışığına çıkarmıştır. Bu haliyle kitap, elden ele dolaşmaya ve basılmaya layıktır. Arab edebiyatı araştırmacıları ondan fayadalanacaklardır.

Araştırmacıyı tezi için bu konuyu seçmeye sevkeden sebepler şöyle ifade edilmiştir:

1. Yazma bir eserin tahkikini yaparak Arab-İslâm kültürünü canlandırma çalışmalarına katılma isteği,

2. Arab Edebiyatının yenilenmeye ihtiyacı olduğuna inanması, bu yenilenmenin ilk yolunun eski edebi eserlere başvurmakla olacağını benimsemesi,

3. Tibyan isimli eser sahibinin yeni şeyler çıkarmaya ve çeşitli yönleri biraraya getirmeye olan gayreti,

4. Tıybi’nin adı bazen dil ile ilgili kaynaklarda, bazen edebiyat ve hadis kaynaklarında geçmektedir. Araştırıcının Tıybi’nin hayatını açıklığa kavuşturup detaylı olarak anlatmayı istemesi.

Araştırmacı tezini iki ana kısma ayırmıştır:

1. Tıybi ve kitabı hakkında yeterli bilginin verildiği kısım,

2. Tibyan ve’l-Beyan isimli kitabın tahkik edildiği kısım.

Dr. Abd’us-Settar kitabının birinci kısmını da üç alt başlık halinde ele alıyor.

1. İmam Tıybi. Bu başlık altında Tıybi’nin soyundan, doğum yerinden ve isminden söz ediliyor. Buna göre Tıybi, orada doğmuş olması muhtemel olan Tıyb şehrine mensuptur. Daha sonra Tevriz -ki Tebriz’dir- şehrine göçmüş, hicretin 743 yılında vefat etmiştir.

Dr. Abd’us-Settar daha sonra Tıybi’nin hocalarından ve talebelerinden söz ediyor. Aslında biyografik kitaplar bu konuda yorum ve bilgi vermemektedir. Fakat araştırmacımız taradığı kaynaklardaki bilgiler arasından Tıybi’nin iki tane hocasını tesbit etmiştir. Bunlardan birisi Şeyh Ahmed Caberdi, diğeri Şeyh Şahabeddin Muhammed b. Muham-med Suhreverdi’dir.

Tıybi’nin öğrencileri ile ilgili bilgiler üstü kapalı haldedir. Araştırmacımız bunlardan da iki tanesini tesbit etmiştir. Birisi Hadâiki’ul Beyan isimli eserin sahibi Ali b. İsa olup, diğeri Mişkat’ul Mesabih isimli kitabın sahibi Veliyyü’d-Din Muhammed b. Abdullah el-Hatib et-Tebrizi’dir.

2. İkinci alt başlıkta kitabın adı incelemektedir. Buna göre Tıybi’nin kitabınn adı Et-Tibyan fi’l-B ey andır. Her ne kadar çoğunlukla bu

kitaptan sadece Tibyan olarak söz ediliyorsa da doğrusu az önce ifade edildiği gibidir.

Kitabı çoğaltmak maksadı ile yazanların pek çoğu Tibyan fi’l-Me-ani ve’l-Beyan demişlerdir. Araştırmacı daha sonra kitabın Tıybi’ye ait olduğunun güvenilir derecede olduğunu ifade ederek kaynaklarının birden çok olduğunu ortaya koymuştur. Buna göre kitap sadece belâ-ğât kitaplarından yararlanmamış lügat, tefsir ve edebiyat kitaplarından da istifade etmiştir. Bu Tıybi’nin geniş bir kültürü olduğunu ve kendisinden öncekilerin görüşlerinden ve kitaplarından haberdar olduğunu göstermektedir.

Araştırmacı elde edebildiği ve çalışmasını dayandırdığı eserin nüshalarından da söz ediyor. Ayrıca kısaca kelam ve edebiyat ekollerinden kısaca behsedip bunların özelliklerine değindikten sonra Tıybi’nin metodunu ortaya koymuştur.

Dr. Abd’us-Settar’m anlattığına göre belâğât ilk dönemlerinde edebiyat özelliği taşıyordu. Daha sonra Razi ve Sekkâki’den itibaren felsefi ve kelamı özellik kazanmıştır.

Araştırmacı Kudame b. Ca’fer, Abdulkadir el-Cürcani ve Carullah Zemahşeri’nin Kelam ekolünün ileri gelenlerinden olduğunu ileri sürenlere katılmamış, bunların edebiyat ekolüne daha yakın olduklarını söylemiştir.

Araştırmacının ifadesine göre edebiyat ekolünün özelliği düz yazı ve şiir olarak pek çok belgeye başvurması, tarif, kaide ve kısımlara ayırma gibi özelliklerin az olmasıdır. Edebiyat konusunda hüküm vermek için sanat ölçülerini kullanmak ve edebiyat üslubunun anlaşılır ve kolay olması da bu Özelliklerindendir.

Tıybi’nin kitabındaki metodunu ortaya koymak için araştırmacı kitabın içinden bulup çıkardığı belirli metod özelliklerini ortaya koymuştur. Araştırmacı bunu yapabilmek için önce kitabın içerdiği konuarı özetle sunmuş Tıybi’nin planına vakıf olarak Tıybi ile Sekkaki arasındaki metod benzerliği ve yakınlığının kesin olduğunu ifade etmiştir.

Tıybi’nin metodunu gösteren Özelliklerin onun yalnız kendine mahsus fikirleri olduğunu ifade ettiğini ve bunların aşağıda ifade edilen hususlardan olduğunu söylemiştir:

1. İsnad’da[1] mütekellimin (konuşanın) durumunu dikkate almak. Tıybi’nin ifadesine göre bazen söyleneni kabul etmeyen muhatap, kabul eden gibi değerlendirilebilir. Bazen bunun aksi de olur. Mütekellim de muhatap gibi dikkate alınabilir.

Demek ki Tıybi’ye göre konuşanın durumunu dikkate almak sadece muhataba göre değildir. Mütekellim de muhatap gibidir.

2. Tıybi’ye göre teşbih (benzetme) beyan ilminde asıl kısımlardan biridir. Bu itibarla Beyan’ın kısımları teşbih, mecaz ve kinaye olmak üzere üçtür. Ona göre teşbih mecazın bir kısmı olan istiarenin mukaddimesi değildir. Oysa Sekkaki ve diğerleri bu konuda kendisinden Öncekilerden ayrı biryol tutmuş ve teşbihi beyanın temel esaslarından birisi saymışlardır. Bunu yaparken delaletlere dayanmamış, beyan ilminde aranan bir amaç olan mübalağalara bakmışlardır.

3. Tıybi Bedi ilmi konusunda kendisinden önce Sekkaki ekolünden olanların dışında yeni bir tavır almıştır. Sekkaki ekolüne göre belâğât; meani, beyan ve bedi kısımlarına ayrılır. Tıybi ise belagatın tanımını daha geniş tutarak bedi’i de içine alan bir tarif yapmıştır. Daha sonra Bedi’i üç kışıma ayırmıştır. Tarif ve taksim şöyledir: “Bedi ilmi sözü güzelliştirme yollarını bilmektir. Bu da ya anlam veya kelime ile ilintilidir. Bazen ikisi ile de ilgili olabilir. Kelime ile ilgili olacak olan fesahatin, mana veya kelime ile ilgili olacak olan ise belâ-ğât’ın görevidir.”

Araştırmacının ortaya koyduğuna göre Tıybi’nin belâğât ilmini üç kışıma ayırıp bedi ilmini fesahat ile belagat arasında müşterek görmesi yeni bir durum olup, onun Bedi’ ilmini daha sevimli karşıladığını göstermektedir. Tıybi Belâğâti Meani ve beyan derecesine indirmiş, Sekkaki ekolünden olanlar gibi Belâğâti, Meani ve Beyana tabi bir ek olarak görmemiştir. Sekkaki ise Belâğâtin tarifini yaparken Bedi’i Belâğâtın içinde saymamıştır. Çünkü Sekkaki’ye göre Belâğât, Beyan ve Meani ilimlerine mahsus bir daldır. Buradan Tıybi’nin beyan ve Bedi ilimlerinin önemine işaretinin mükemmelliğini anlamış oluyoruz.

4. Tıybi’nin kitabını tetkik ederken onun kişiliğini ortaya koyan ve onu Sekkaki ekolünden ayıran hususlardan birisi de İbn Sinan Ha-faci ve İbn Esir gibi eskilerin önem verdiği derecede fesehata önem vermesidir.

Tıybi Fesahati özel bir bölümde ele almış, kitabını iki bilim dalına ayırarak birinde üç alt başlığı ile Belağat’ı, diğerinde Fesahat’ı ele almıştır. Böylece Fesahati da Belagata paralel bir çizgide incelemiştir.

Araştırmacının belirlediğ Tıybi’nin özelliklerinden birisi de onun anlattığı meseleyi Kur’an’dan verdiği örneklerle şahitlendirmesidir. Bu ise Tıybi’nin geniş bir Kur’an birikimi olduğunu, Kur’an meyvesinden çokça toplamış, ilahi kelamın menbamdan kana kana içmiş olduğunu gösterir. Tıybi’nin Kur’an ayetlerinin birbiriyle ilgisini açıklamada kendine has bir zevki vardır, bu onun müstakil ve güzel fikri olduğunu gösterir. Bunda garip bir durum yoktur. Zira Tıybi Kur’an’ı tefsir eden bir müfessirdir. Aynca onun hadis, Kur’an ve kıraat dallarındaki geniş kültürünü gösteren Keşşaf tefsiri üzerine yazdığı bir haşiyesi de vardır.

Tıybi’nin metodunun göstergelerinden biri de kitabındaki edebiyatla ilgili teşekküre değer gayretlerinin bulunmasıdır.

Tıybi’nin bu konuda fazla ilerleme kaydedememesi söz konusudur. Fakat onun yaşadığı dönem -ki o bu dönemde tefsir, hadis ve edbiyat âlimi olarak yaşamıştır- onu yenilikçi olmaya daha yakın bir tutumda olmaya sevketmiştir. Tıybi’nin edebiyat eserlerinde tek başına fikirlerinin olması açık bir şekilde onun bunları ilk ortaya koyan kimse olduğunu gösterir.

Tıybi kitabında, yaşadığı çağın tabiatına uygun hareket etmiştir. O dönem -ki sekizinci hicri asırdır- âlimleri toplama, şerh ve Özetleme çalışmaları yaparlardı. Bu tür çalışmalarda en ileri derecede eserler verenler Arab olmayan âlimlerdir.

Benzer Konular:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2021-02-13T23:26:07+03:00

    Şerefuddin et-Tibi hadis ve tefsir alanlarında söz sahibi olmuş önemli bir İslam alimidir. Yapılan araştırmalarda İran’ın güneyinde bir yerde yaşadığı düşünülmektedir. Kendisinden bahsedilen kitaplarda; dindar, salih, malını ve canını Allah yolunda harcayan bir alim olarak tanıtılmaktadır. Yazmış olduğu eserlerde edebi bir üslup kullanmıştır. Onun en belirgin özelliklerinden birisi de anlattığı olayları Kur’an’la örneklendirmek için uğraş verirdi

    En iyi cevap

Cevapla