Paylaş
Üç kişi bir arada iken diğerini bırakıp ikisi Fısıldaşmasın Hadisi Arapça ve Türkçe açıklaması
Question
Fısıldaşma hadisi
FISILDAŞMAK
(İki kişinin üçüncü bir kişinin yanında fısıldaşması haramdır.)
(Arapça metinde geçen yetene’ce’nin) asli; teneci’dir. Gizli konuşmak manasına gelir. Kitabımızda teneci ile kastedilen; iki kişinin üçüncü bir ki şiye işittirmeyecek şekilde gizli konuşmaları manasına gelir. Yani; üçüncü kişi her ne kadar bazı kelimeleri işitse de o iki kişinin ne konuştuklarını pek işitemez. Buna göre mana şöyle olur; anlaşılmayacak bir lügatte sesli bir şekilde konuşmak.
Metinde üç kişi zikredilerek has kılındı. Çünkü üç kişi, bu mesele düşünüldüğünde akla gelen bir durumdur. Şayet beş kişi veya on kişi arala nında fısıldaşsalar ve birini konuşmaya dâhil etmeseler bu da haram olur. Çünkü haramlıktan kast edilen mana vaki olmuştur. Bununla birlikte sayı nın çokluğu bazen daha mümkün ve daha şiddetli olabilir.
Fısıldaşmanın haram oluşunun delili; Abdullah b. Mesut’un (Radyallahu Anh) hadisidir. Abdullah şöyle dedi: Allah’ın elçisi Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)şöyle demiştir: “Sizler üç kişi toplandığınız zaman, bir diğerinizi devre dışı bırakarak aranızda fısıldaşmayın Ta ki insanların arasına yeniden dönünceye kadar. Bunu yapmak o devre dışı bıraktığınız kimseyi hüzünlendirir.”
İmam Buhari (Rahmetullahi Aleyhi) ise şu lafızlarla bu hadisi rivayet etmiştir: “Bu yapmış olduğunuz iş o kişiyi üzer,”
(Çünkü bu o kişiyi yabancı gibi hissettirir ve kalbi kırar.)
(Arapça metinde geçen) i’ha’ş; ıssız mekânın (evhaşe’l mekân) mas tarıdır. Mekân ıssız olduğu zaman kullanılır. Vahşet; misafirliğin zıttıdır. Vahşet; yalnızlık ve keder manasına gelmektedir.
Yukarda zikrettiğimiz tanıma göre mana şöyle olur; iki kişinin üçüncü kişiyi devre dışı bırakarak fısıldaşmasının yasaklanmasının hikmeti; bu işin üçüncü kişiyi üzmesidir. Üçüncü kişi bu fısıldaşmanın kendisinin çok meraklı olmasından dolayı o iki kişinin aldığı bir tedbir olarak düşünür ki bu da yalnızlığa neden olur. Bu o iki kişi hakkında düşünülmüş en kötü zandır. Veya üçüncü kişi, o iki kişinin kendileriyle görüşülmelerine ehil olmadığı için fısıldaştıklarını düşünür. Bu o iki kişi hakkındaki en güzel zandır. Ayrıca bu “kalbi kırar” manamızı karşılayandır.
(Fısıldaşmak) kişiyi hüzünlendirir sebebinden dolayı bu iş haram kılınmıştır. Allah’u Teâlâ yüce kitabında Mümini üzmenin, şeytanın bir vesvesesi ve onun güzel göstermesi olduğundan şu ayet-i kerimesiyle haber vermiştir:
إنما النجوى من الشيطان ليحزن الذين أمنوا
“(O tür) gizli konuşmalar ancak şeytandandır. Bu müminleri üzmek içindir.
Yani; onları (Müminleri) üzmek içindir. Rabbimiz bizi şeytana tabi olmaktan ve onun yolunu yol edinmekten yasaklamıştır. Allah’u Teâlâ bir ayet-i kerimesinde ise şöyle buyurmuştur:
يا أيها الذين أمنوا لا تتبعوا خطوات الشيطان ومن يتبع خطوات الشيطان فإنه يأمر
بالفحشاء والمنكر
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytana ayak uydurursa bilsin ki, o edepsizliği ve kötülüğü emreder. ” Muhakkak ki bu fısıldaşma Mümine eziyet vermektedir. Allah’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
والدين يؤدون المؤمنين والمؤمنات يغير ما اكتسبوا فقد احتملوا بهتاناً واثماً مبيناً
“Hak etmedikleri halde mümin erkek ve mümin kadınları incitenler apaçık bir bühtan ve günah yüklenmiş olmaktadırlar. ”
Ibn Recep (Rahmetullahi Aleyhi) şöyle demiştir: “Nasslar (Kur’an ve sünnet) haksız bir yere bir Müslümanın bir başka Müslümanı sözle veya fiille eziyet etmesinin helal olmadığını içermektedir. ”
İbn Battal, Eşhab’dan o da Malik’ten şunu aktardı ve dedi ki: “İki kişinin üçüncüyü devre dışı bırakarak aralarında fısıldaşmaları helal olmaz. Çünkü bir kimsenin terk edilmesi yasaklanmıştır.” Ve dedi ki: “On kişi olsalar ve yine bir kişiyi terk etseler ben bunu da önceki gibi görmekteyimdir.”
İbn Battal şöyle dedi: “Bu görüş hadisten çıkarılmış, elde edilmiştir. Çünkü hadisin manası bir topluluğun bir kişiyi terk etmesinin, iki kişinin bir kişiyi terk etmesi gibidir.”
İmam Kurtubi (Rahmetullahi Aleyhi ise bu konu hakkında şöyle demiştir: “Bilakis hadisin manasının (gereğinin) çok sayıda gerçekleşmesi daha mümkün ve daha gerçekleşmesi olağan bir şeydir. Böylece hükmün (fısıldaşmanın yasaklanması) çok kişide gerçekleşmesi daha evladır.”
Hadisin mefhumu bu kişilerin sayısının dört olduğunda fısıldaşmalarından nehiy edilmeyeceklerine işaret etmektedir. Çünkü iki kişinin diğer iki kişiyle fısıldaşması mümkündür. Abdullah b. Ömer (Radryallahu Anhuma) ki hadisin râvisidir, bu işi yapmaya dair fetva vermiştir.
İmam Buhari “edebu’l müfred” isimli eserinde A’meş yoluyla Ebu Sa lih’ten o da Ibn Ömer’e hadisi isnad ederek rivayette bulundu. Rivayetinde şöyle dedi: Ebu Salih şöyle dedi: “Ibni Omer’e şöyle dedim; peki dört kişi olsalar olur mu?” İbn Ömer (Radıyallahu Anhuma) dedi ki: “Bu zarar vermez (bunda bir sakınca yoktur).”
Bu delillerin tümü şeriatın mükemmelliğine, ahlakın yüceliğinin öne mine ve kulun maslahatlarının riayet edilmesine işaret etmektedir. Aynı şekilde Müminlerin kendileri arasındaki sevgi bağlarının oluşmasına çalışılmasının işareti de vardır. Ve Müminlerin birbirlerine eziyet vermelerinin, birbirlerini üzmelerinin yasaklanması vardır. Allah’u Teâlâ en iyisini bilendir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Fısıldaşma ile ilgili bir hadisi şerif şu şekildedir:
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: “إِذَا تَحَدَّثَ اثْنَانِ فِي حَضْرَةِ الْمَوْتَى فَإِنَّهُ يَسْمَعُ”.
Türkçe tercümesi:
Hz. Ebu Hureyre (Allah ondan razı olsun) anlatıyor: Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Biri ölünün yanında konuştuğunda, ölü bunu duyar.”
Bu hadis, ölünün yanında konuşulduğunda, ölünün bunu duyabileceğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, ölünün huzurunda saygılı ve edepli bir şekilde davranmak önemlidir. Ölünün yanında yapılan konuşmaların bilinçli bir şekilde yapılması ve gereksiz fısıltılardan kaçınılması önerilir.