Paylaş
Uğur ve Uğursuzluk İnancı
Question
islâm’da uğur ve uğursuzluk
Halkımız arasında çeşitli uğur ve uğursuzluk inançları mevcuttur. Herhangi bir nesneyi, günü, saati uğurlu ya da uğursuz saymak oldukça yaygındır. Önce İslam’ın bu konuda görüşlerini açıklamak gerekir.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın emirleri ne karşı gelen birçok kavmin peygamberleri uğursuzlukla itham ettikleri belirtilmektedir. “Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Salih: Size çöken uğursuzluk (sebebi), Allah katında (yazılı)’dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz dedi. ” Onlara bir iyilik (bolluk) gelince, ‘Bu bizim hakkımızdır derler. Eğer kendilerine bir fenalık gelirse Musa ve onunla beraber olanları uğursuz sayarlardı. Bilesiniz ki, onlara gelen uğursuzluk Allah katındadır. Fa kat onların çoğu bunu bilemezler.”
Herhangi bir nesneyi, zamanı veya hayvanı uğurlu ya da uğursuz sayıp, davranışları bu inançlara göre yönlendirmek yanlış bir tutum dur. İslam bu inançları kesinlik le reddetmiştir.
Uğursuzluk ithamına cevap yine Kur’an-ı Kerim’den: “Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir, size nasihat ediyorlarsa bu uğursuzluk mudur? Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz.”
Hz. Peygamber (s.a.v.): “Uğursuzluk diye bir şey yoktur” “Uğursuzluk düşüncesi bir Müslüman’ı azmettiği şeyden vazgeçirmesin. Sizden biriniz hoşuna gitmeyen bir şey gördüğünde: ‘İlahi! İyilikleri yalnız sen verirsin, kötü lükleri de ancak sen defedersin. Fenalıktan korunmak, ibadet ve iyiliklere güç getirebilmek, yalnız senin yardımınladır’ diye dua etsin. ” buyurmaktadır.
Herhangi bir nesneyi, zamanı veya hayvanı uğurlu ya da uğursuz sayıp, davranışları bu inançlara göre yönlendirmek yanlış bir tutumdur. İslam bu inançları, kesinlikle reddetmiştir.
a- Günlerle İlgili Uğursuzluk İnancı
Çeşitli günlerle ilgili, uğurdan daha çok uğursuzluk inancı yaygındır. Halkımız arasında Cuma günü mübarek kabul edilmekte, o gün ibadetle geçirilmeye çalışılmaktadır. Cuma akşamı denilen, Perşembe günü akşamı da yine Kur’an-ı Kerim okunularak ve dua edilerek geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu gibi normal davranışların dışında, he men her günle ilgili hurafeler vardır.
Günlerle ilgili hurafelerin en yaygını, “Salı günü yola çıkılmaması inancıdır.”
“Salı günü işe başlanırsa, bitmez sallanır”, “Salı günü yeni elbise giyi lirse elbise yanar.” gibi inanışlar sade ce bir güne ait olan hurafelerdir. Salı günü ile ilgili söylentilerin asılsızlığı, Müslümanlar açısından İstanbul’un 29 Mayıs 1453 Salı günü fethedilmiş olmasıyla ortaya konulmuş olabilir. Bugün büyük üzüntü duyan gayrimüslimler, yas ilan edip, iş yapmamış olabilirler. Bu fikir daha sonra Müslümanlar arasında yayılmış gitmiştir.
Bazılarına göre Pazar günü çalışmak uğursuzluktur.
Bazı kadınlar Pazartesi günü banyoya girmezler, sabun kullanmazlar, çamaşır yıkamazlar, hatta gusül almaları gerekse bile bunu yapmazlar.
Cumartesi ve Pazar günüyle ilgili hurafeler, Yahudilik ve Hristiyanlık kaynaklıdır. Yahudiler Cumartesi günü balık almaz, yemez ve avlanmazlar, nikâh düğün yapmazlar. Bunu taklit eden Müslüman kadınlar vardır.
Ayrıca Yahudi ve Hristiyan kaynaklı hurafelerden biri de Çarşamba günü süt alınmamasıdır.
Cuma günü ve Cuma akşamı ev süpürülmez, ip eğrilmez, dokuma işleriyle uğraşılmaz. Çarşamba gecesi işe başlanırsa “Çarşamba karısını” kızdırır ve o gece kötülüğü dokunur. Kadınların Cuma günü iş yapmaması, Cuma namazı ile ilgili zannedilir. Fakat kadınlar Cuma namazıyla mükellef olmadıklarından, iş yapmamak hurafedir. Ayrıca arefe günü dikiş dikilmez. Arefe günü dikiş diken, ölmüş çocuğunun derisini diker, 116 inancı da batıl bir hurafedir.
Iki bayram arasında nikah kıyılmaz inancı da bizzat Peygamberimize isnat edilerek uygulanır. Halbuki bu, Hz. Peygamberin uygulamasıyla da ortadan kaldırılmıştır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz. Aişe ile Ramazan ayını takip eden Şevval ayında yani iki bayram arasında nikahlanmışlardır. Hem iki bayram arası olmayan gün var mı ki?
Aşure günü, yani muharrem ayının 10. gününde tavuk kesmek, zekât vermek, kabir ziyareti, kadınların o günde kına yakınıp koku sürünmeleri, Kerbelâ olayını hatırlayıp zincirlere vurulmak, Hz. Osman ve Hz. Muaviye’yi lanetlemek de uygulanan hurafelerdendir.
Sefer ayı sadakası denilen bir hurafe de, İstanbul’da yaygındır. Bu insanlara göre Sefer ayı, kaza ayı imiş. Onun için başında ve sonunda üçer gün oruç tutuyorlar. İlk oruç tuttukları gün evlerinin kapısının dış kısmına para koyuyorlar. Bu para, orada ay sonuna (sefer ayının son çarşambasına) kadar kalıyor. Böylece kapıdan her girişte ve çıkışta sadaka vermiş gibi sevap alıyorlarmış. Se fer ayının son çarşambası gelince ise oruçlu olarak o parayı bir başka kimseye (kapının üzerinden) aldırıp, bir fakire veriyorlarmış. Eğer böyle yapılırsa bir sene müddetle o aileye kaza ve belâ gelmezmiş.
b- Hayvanlarla İlgili Uğursuzluk İnancı
Birer zan ve vehimden ibaret olan uğursuzluk inancı, hayvanları da kapsayacak kadar geniştir. Baykuşun ötüşünden, kuşun uçuşundan, karganın konduğu yerden uğursuzluk çıkarılır. Baykuş öterse, o evden ölü çıkarmış, kimin evinde öterse o haneye bela gelirmiş v.s. Köpeğin uluması, uluma biçimi, uluma zamanı, uluduğu yere yaklaşan bir ölümü haber verdiğine inanılır. Köpek uluduğu zaman “başını ye” denir ve kovalanır.
Önüne gelen her şeyden bir mana çıkarmak, bazı şeyleri uğurlu görüp, bir takım şeyleri uğursuz sayma inancı Romalılar ve putperest Araplardan miras kalmıştır. Romalılar kuşların uçuşundan ve ötüşünden bazı hükümler çıkarırlardı. Tatayyur denilen bu âdetin aynısı, Araplarda da vardır.
Günümüzde uğursuzluk olarak kabul edilen baykuşun, Romalılar döneminde de uğursuz sayıldığı bilinmektedir. Romalılar baykuşun yanık yanık ötüşünü bir felaketin başlangıcı olarak kabul ederlerdi,
Hayvanlarla ilgili olarak söylenen hurafelerden bazıları şunlardır.
1- Akşam ve yatsı ezanları okunurken köpek ulursa o civarda biri ölür.
2- Gece vakitsiz horoz öterse, savaş çıkar.
3- Tavşan, tilki ve kara kedi yolu keserse, uğursuzluk gelir.
4- Bir yere giderken yılan görünürse, uğura işarettir.
5- Kara karga kimin evinde öterse, o haneden cenaze çıkar.
6- Baykuş kimin evinde öterse, o evden cenaze çıkar.
7- Ala karga kimin evinde öterse o eve müjde gelir.
8- Kurbağalar sesini yükseltirse yağmur yağar.
9- Sivas’ta da gece öten horoz uğursuz sayılır. Ala karga kimin evinde öter se, bu evden ölü çıkar, köpekler sabahleyin ulursa, köye uğursuzluk getireceği inançları vardır.
Diğer bazı hurafeler de şunlardır:
1- Terlik ters dönerse, işler ters gider.
2- Merdiven altından geçmek uğursuzluktur.
3- Makasın ağzı açık kalırsa, düşman ağzını açar.
4- Ayakkabı ters çevrilirse o evden ölü çıkar,
5- Gece aynaya bakmak uğursuz sayılır. Anadolu’da gece aynaya bakan kızın kısmetinin kapanacağına inanılır. Orta Asya’da yaşayan Türk kavimlerinde de buna ben zer inanışlar vardır. Özbek halkında gece aynaya bakıldığı zaman, insanın güzelliği gider. Taciklerde insanlar çabuk yaşlanır, Türkmenlerde ise insanın yüzünde nur kalmayacağına inanılır.
BENZER KONULAR:
Cevapla