Vallahi/vallah, billahi/billah, tallah/tallahi kelimeleri kuranda geçermi?
Vallahi kelimesi kuranda geçermi?
BildirPlease briefly explain why you feel this question should be reported.
“Vallahi, biz açık bir sapıklığın ta içindeymişiz.” Şu’arâ Suresi 97. AyetBakara suresi’nin 67. ayetinde ve diğer bazı ayetlerde billahi geçiyor ama Arapça olanında, mealinde geçmiyor.Bakara Suresi 225 . ayetinin tefsirini dediğiniz kelimeler geçtiği için alıntılıyorum.
İslâm’dan önce kutsal kabul edilen, büyük ve önemli bulunan birçok şeye yemin edilirdi. İslâm bunları yasakladı ve yalnızca Allah üzerine “vallahi, billahi, tallahi” şeklinde yemin edilebileceği kaidesini getirdi. Allah üzerine yapılan bu yeminin mânası “Doğru söylediğime, dediğimi yapacağıma… Allah’ı şahit kılıyorum” demektir. Bunu söyleyen kimse ya ne dediğini bilerek, farkında olarak, sonucunu hesap ederek söylüyordur ya da alışkanlık icabı bu söz ağzından çıkıyordur. Tefsircilerin çoğuna göre ikincisi, âyette “lağv” kelimesiyle ifade edilen ve bizim “kasıtsız “ diye tercüme ettiğimiz yemindir. Böyle yeminlerde sorumluluk yoktur; yani günahı kefâretle telâfi etme mecburiyeti yoktur. Bunun dışında üç çeşit daha yemin vardır: a) Yalan yere yemin (gamûs); b) Bir fiil veya tasarrufu bir başka şeyin (şartın) gerçekleşmesine bağlayan (ta‘lik) yemin; c) Bir haber, bilgi veya vaad doğru olmadığı halde öyle zannedilerek yapılan yemin. Bu âyette “kalbin yöneldiği, azmettiği” diye ifade edilen, bir başka âyette ise “…Fakat bilerek ettiğiniz yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar” (Mâide 5/89) şeklinde açıklanan yeminler aynıdır ve bu üç yemin çeşidini içine almaktadır. Bu yeminlerin sorumluluğu, Mâide âyetinde bildirilen kefârettir. Hanefîler’e göre ise sorumluluğu bulunmayan (lağv) yemin, yalan ve asılsız olduğu bilinmeyen –böyle bir kasıt bulunmadan– bir konu üzerine yapılan yemindir. Bu yemine hem dil alışkanlığı yüzünden ağızdan çıkan yeminler, hem de doğru zannedildiği için yapılan yeminler girmektedir, bunların günah veya kefâret şeklinde bir sorumluluğu yoktur. Geriye iki yemin kalır: 1. Bilerek yalan yere yemin etmek. Bu büyük günahtır ve kefâretle telâfi edilemez; tefsir etmekte olduğumuz âyette geçen “kasıtlı yemin” budur. 2. Bir şarta bağlı fiillerle ve tasarruflarla ilgili yeminler. Bunların da bozulması, yerine getirilmemesi halinde sorumluluğu kefârettir ve Mâide âyetindeki “bağladığınız yeminler”den maksat yalan yere yemin değil işte bu yemindir.
Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa: 356-357
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Evet, “vallahi”, “billahi” ve “tallahi” gibi ifadeler İslam’da kullanılan yemin ederken kullanılan ifadelerdir. Bu ifadeler, Arapça kökenli olup “Allah’ı şahit tutarak”, “Allah’ın şahitliğiyle” veya “Allah’ın adıyla” anlamına gelir. Ancak, bu ifadeler doğrudan Kur’an’da geçmez. Kur’an’da yemin etmek için farklı ifadeler kullanılır. Örneğin, “Andolsun” veya “Yemin olsun” gibi ifadeler Kur’an’da yemine ilişkin olarak kullanılan ifadeler arasındadır.
Kur’an’da, insanların doğru söz söylemeleri, yalancılıktan kaçınmaları ve yeminleri gereksiz yere kullanmamaları konusunda vurgu yapılır. Yeminler, ciddiyet ve sorumluluk gerektiren durumlarda kullanılmalıdır. İslam’da yemin etmek, Allah’ın ismiyle yüksek bir taahhüt ve doğruluk ifadesi olarak kabul edilir ve bu nedenle hafife alınmaması gereken bir konudur.