Veda hutbesinde insan hakları ile ilgili ilkeler

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İNSAN HAKLARI BAĞLAMINDA VEDA HUTBESİ

Veda hutbesinde insan haklari ile ilgili ilkeler

Peygamberimizin veda hutbesinden temel insan hakları ile ilgili ilkeler

Resulullah (sav)’in ömrünün sonlarına doğru irad ettiği, “Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamayacağım.” diye başlayan veda hutbesinde, insan hakları konusunda evrensel hükümler ortaya konulmuştur.
İslam, insanın hak ve özgürlüğüne ve bunların korunmasına büyük önem vermiştir. Bunlar, kişinin mülk edinme, yaşama, kanun önünde eşitlik, ırz ve namus gibi haklardır. İnsan haklarının temelini oluşturan can, mal ve namus hakları konusunda Resulullah (sav) ısrarla durmuş ve bu haklara riayet edilmesini emretmiştir.

Kuranı Kerim’de “Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın.”[1] “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.”[2] buyrulmuştur. Resulullah (sav) da veda hutbesinde “Canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız mukaddestir, her türlü saldırıdan emindir.” buyurarak, kişinin canını, malını, namusunu İslam’ın koruması altına alınmıştır. Çünkü bunlar toplumları huzurlu kılan ve toplumun sağlam bir şekilde ayakta durmasını sağlayan unsurlardır.
Resulullah (sav) veda hutbesinde, herkesin tarağın dişleri gibi eşit olduğunu vurgulamış, Allah katında üstünlüğün ancak Allah’tan hakkıyla korkmakla, helal ve haram çizgisini gözetmekle gerçekleşeceğini belirtmiştir. Böylece her türlü sınıf farklılıklarını ve ayrıcalığı kaldırmış ve toplum içinde herkese eşit muamele edilmesini emretmiştir. Bunun canlı örneğini de bizzat yakınlarından başlayarak, amcasının faiz alacağını ve amcazadesinin kan davasını kaldırarak göstermiştir. Cahiliye döneminde elindeki hakları alınan, yerine göre kölelerden bile aşağı duruma getirilen kadınların haklarının gözetilmesini emretmiştir. Kadınların, erkeklere verilen Allah’ın bir emaneti olduğunu hatırlatarak, “Ey İnsanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.” buyurmuştur. Böylece toplumda ezilen, hor ve hakir görülen kadınlar, İslam’ın ortaya koyduğu bu hükümlerle, gereken hak ve özgürlüklerine kavuştular.

İnsan haklarının ihlali zulümdür. Resulullah (sav) veda hutbesinde kime yapılırsa yapılsın, zulmün her türlüsünü yasaklamış ve “Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız.” buyurmuştur. Müslümanların kardeş olduğunu hatırlatmış ve birbirimizle olan ilişkilerimizde kardeşçe duygular içinde olmamızı öğütlemiştir. Bununla birlikte çalıştırdığımız işçi ve hizmetçilerin haklarını yerine getirmemizi emretmiştir.

Resulullah (sav) veda hutbesinde bizlere önemli uyarılarda bulunmuştur. Günlük haberlerde, haksız yere malı gasp edilip, hunharca öldürülen ve küçük yaştaki çocukların dahi ırz ve namusuna göz dikenleri gördükçe, veda hutbesindeki Resulullah (sav)’in bu uyarılarının ne kadar önemli olduğunu anlamaktayız. Yeryüzünde fitne çıkarıp, kan akıtan insan,[3] İslam’ın ortaya koyduğu bu hakları ve görevleri yerine getirmezse yeryüzünde fitne, fesat ve anarşi meydana gelir. Bundan dolayı bizler, Resulullah (sav)’in veda hutbesinde ortaya koyduğu bu evrensel hükümlere uyarak, kim olursa olsun, hak sahiplerinin haklarını yerine getirelim. Efendimizin veda hutbesindeki uyarılarını tekrar tekrar okuyarak oradaki hükümleri yaşamaya çalışalım. Oradaki ikaz ve uyarıları kulağımıza küpe yapalım ki dünyada ve ahirette huzuru bulalım.
—————–
[1] İsra 17/ 33
[2] Bakara 2/188
[3] Bakara 2/30

Answers ( 2 )

    1
    2020-11-18T21:53:41+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

     

    VEDA HUTBESİ VE İNSAN HAKLARI

    Hak kelimesi muhtelif manalarda Kur’an’da pek çok ayette geçmekte ve genelde “doğru, adalete uygun ve gerçek söz” anlamında veya insanın yerine getirmesi gerekli olan hak /görev manasında kullanılmaktadır.
    İnsanlar doğuşta eşit şartlarda olmasa da eşit haklara sahip olarak doğarlar. Bu tabii haktır.Veda Hutbesi hem ahlaki ve de hukuki bakımdan tam anlamı ile insan hakları bildirgesidir. Veda hutbesinde daha ziyade doğuştan her insanın sahip olduğu tabii haklara şu şekilde işaret edildiğini görmekteyiz:
    “Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, Rabbinize kavuşacağınız güne kadar her türlü tecavüzden korunmuştur.” [1] İnsanların canları mukaddestir ve her türlü haksız saldırıya karşı dokunulmazlığı vardır. Peygamberimiz cahiliye devri batıl inanç ve davranışlarını ayağının altına alıyor:
    “Dikkat ediniz, Cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Haris’in oğlu İyas bin Rabia’nın kan davasıdır.” [2]

    “Cahiliyeden kalma faizin her çeşidi kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmutallib’in oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir. [3] Faizde hem Allah hakkı hem de kul hakkı vardır. Faiz enflasyona yol açtığı için kamu hakkına da yol açar. “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evlerinize almamalarıdır….” [4]

    Yüce Allah’ın güzel isimlerinden biri olan “hak” kelimesinin çoğulu olan hukukun gayesi, hakların kime ait olduğunun belirlenmesi, hakların korunması ve haklara yapılan tecavüzün, zorbalıkların ortadan kaldırılmasıdır. Dolayısıyla insanın kanı akıtılmaz, canına kıyılmaz, dini inancına, namusuna, toprağına, mesleğine, meskenine ve cinsiyetine dokunulmaz. İslam dininin gerçekleştirmeyi hedeflediği beş temel husus, insanlar arası ilişkilerin tamamını kapsar. Bu hususlar temel ve tabii haklar kapsamındadır.
    İnsan, eşref-i mahlûktur.[5] Yeryüzünde insanların aradığı ve gerçekleşmesini isteği en önde gelen değerlerin başında adalet ve eşitlik ilkesi gelmektedir.[6]
    İslâm’da fertler arasında ırk, renk, soy, sop, makam, mevki, fakirlik, zenginlik, şan, şöhret gibi hususlarda üstünlük yoktur.[7]
    Hz. Peygamber, kanun önünde herkesi bir tarağın dişleri gibi eşit olarak değerlendirmiştir.[8]

    İslâm, “hürriyeti” insan hayatının anlamını gerçekleştiren bir unsur olarak görmektedir. Din, vicdan ve ibadet hürriyeti, insanın temel hak ve hürriyetlerinin en önemlilerindendir.[9]
    İslam’da insan hakları sadece kanunla belirlenmiş olmayıp, özellikle ahlaki boyut insanı tüm varlıklara karşı sorumlu görür. Dolayısıyla insan, yaptığı her davranışın mutlaka karşılığını göreceğinin şuuru içinde yaşamalıdır.[10] Sadece kanunlarla hak korunamaz. Hesap verme şuuru, vicdan, ilkeli tutum, sevgi ve saygı duyguları hakkın korunması ve gerçekleşmesinde çok önemli bir yer tutar. Peygamberimiz(s.a.s) insana saygı konusunda din ve millet farkı gözetmemiş, insanın dirisine değer verdiği gibi ölüsüne de değer vermiştir. Bir gün ashabıyla otururken yanlarından bir Yahudi cenazesinin geçtiğini fark edince hürmeten ayağa kalkmıştır. Yanındakiler bu durumu yadırgamış olmalılar ki, “Ya Rasûlallah, bu bir Yahudi cenazesidir.” deyince Hz. Peygamber, “O insan değil midir?” cevabını vermiştir.[11]

    Hakkın gerçekleşmesi için çaba sarf etmek hepimizin görevidir. Her konuda hakkaniyete riayet etmeli, aleyhimize de olsa hakkaniyete uygun olan kararlara saygı duymalı, bir konudaki kızgınlığımız şahsımız ve dostlarımız aleyhine bile olsa bizi haktan ayırmamalıdır. Birçok konuda olduğu gibi maalesef hak hukuk konusunda da benciliz. İnsan hak deyince sadece kendi hakkını düşünmemelidir. Kendi hakkımızı elde edince, mutlu olabiliriz, ancak başkalarının hakkına da saygı gösterdiğimiz sürece güven içinde yaşayabiliriz. Unutmamalıyız ki Hak ve hakikat insanlığın ortak değeridir.
    ——————————–
    [1] Buhari, Hac, 132, c.2,
    [2] Müslim, Hac 19 (H.No:1218), c.1, s.889.s.191.
    [3] Müslim, Hac 19, c.1, s.889.
    [4] Müslim, Hac 19, c.1, s.889.
    [5] İsrâ, 17/70; Tîn, 95/4 -5.
    [6] Hud, 11/18; Şûra, 42/40; Mâide, 5/8.
    [7] Bkz. Tevbe, 9/24–25; Kehf, 18/28,32–43; Taha, 20/131; Kasas, 28/76–82; Sebe, 34/35; Abese, 80/1–12; Hucurât,
    [8] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.V, s. 411; Ebû Dâvûd, Edeb, 111, (H.No:5116), c.5, s.339..
    [9] Bakara, 2/256; Yunus, 10/99, Kehf, 18/29.
    [10] Necm, 53/39–41.
    [11] Buhari, Cenaiz, 50, c.2, s.87.

    1
    2024-09-03T19:08:22+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Peygamberimizin (sav) Veda Hutbesi, İslam’ın insan haklarına verdiği önemin bir özeti gibidir. Hutbede yer alan temel insan hakları ilkeleri şunlardır:

    Yaşam Hakkı: Peygamber Efendimiz (sav), “Canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız mukaddestir, her türlü saldırıdan emindir.” buyurarak, insanların can güvenliğini, mal güvenliğini ve namuslarını koruma altına almıştır. Bu, İslam’da yaşam hakkının kutsallığını vurgular.

    Mal Hakkı: Veda Hutbesi’nde, mal edinme ve mülkiyet hakkı korunmuş, haksız kazanç ve malın gasp edilmesi yasaklanmıştır. Kuran’da da bu prensipler desteklenir: “Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin.” (Bakara 2/188).

    Eşitlik: Peygamberimiz (sav), insanlar arasında hiçbir ırk, renk veya sosyal sınıf ayrımı yapılmaması gerektiğini belirtmiştir. “Herkes tarağın dişleri gibi eşittir,” ifadesiyle toplumdaki sınıf farklılıkları kaldırılmış ve Allah katındaki üstünlüğün yalnızca takva ile ölçüleceği vurgulanmıştır.

    Kadın Hakları: Veda Hutbesi’nde kadınların hakları özel olarak ele alınmış ve kadınların erkeklere Allah’ın emaneti olduğu belirtilmiştir. Kadınların haklarına riayet edilmesi ve onlara karşı adil davranılması gerektiği öğütlenmiştir.

    Zulüm Yasağı: Peygamberimiz (sav), her türlü zulmü yasaklamış ve kimseye zulmedilmemesi gerektiğini emretmiştir. “Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız,” sözüyle adaletin korunması gerektiğini vurgulamıştır.

    Bu temel ilkeler, İslam’ın insan haklarına verdiği önemin bir göstergesidir ve Resulullah (sav)’ın Veda Hutbesi, bu hakların korunmasına dair evrensel bir mesaj olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu ilkeler, toplumun barış ve huzur içinde yaşaması için gereklidir ve her Müslüman’ın bu haklara riayet etmesi gerektiği öğütlenmiştir.

    En iyi cevap

Cevapla