Vehhabilik ile Hanbelilik arasındaki ilişki

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

İbn Teymiyye eserleri, verdiği fetvalar ve başlattığı tartışmalar sebebiyle dönemin kadıları tarafından sorgulandı. Birkaç defa hapse Muhammed b. Abdilvehhâb’in adına nispet edilen Vehhabilik ile Hanbelilik arasındaki ilişki nasıldır?

Günümüzde çoğunlukla Selefiyye denildiğinde İmam Ahmed b. Hanbel, Takıyyüddin İbn Teymiyye ve Muhammed b. Abdilvehhâb (ö. 1206/1792) isimleri farklı çağlardaki temsilci âlimler olarak sıralanır. Bu isimler yazdıkları eserleriyle günümüzde tesirleri süren âlimlerdir. Ancak çağdaş Selefiyye ile Hanbelî mezhebi arasında farklılıklar olduğu savunulmaktadır (Bk. el-Hanbelî, es-Sâdetü’l-Hanâbile ve ihti lafuhum maa’s-selefiyyeti’l-muâsıra, Amman 2014).

Müslümanlar her zaman Hz. Peygamber’i ve yaşadığı dönemdeki uygulamalarını örnek alırlar. Özellikle çağdaş bazı İslâmî gruplar, geçen yüzyılda Müslümanların yaşadığı büyük yenilgilere çare ararken farklı çözümler sunmuşlardır. Bu çözümler sunulurken aynı zamanda sorunun sebebi olarak bazı suçlamalar da yapılmıştır. Özellikle gelenek tenkit edilirken Hz. Peygamber ve ashabının yaşadığı şekliyle İslâm’a dönülmesi önerilmiştir. Asr-ı Saadet denilen İslâm’ın ilk döneminde Hz. Peygamber ve sahabenin İslâm anlayışını sahiplenen bu akımlar kendilerini Selefiyye olarak da isimlendirmektedir. Bazı araştırmacılar çağdaş Selefîler (neo-selefiyye) ile gelenek sel Selefiyye arasında farklılıklar olduğunu kaydetmektedirler. Selef-i Sâlihîn denilen ilk dönem âlimlerinin itikadî anlayışı genel olarak saygı görmektedir (M. Kubat, “Selefiyye ile Neo-Selefîliğin Kesi şen ve Ayrışan Yönleri”, s. 131).

Vehhâbîler, Hanbelî mezhebine bağlılıklarını, beşinci mezhep olmadıklarını özellikle vurgulamaktadırlar. Bu aidiyet çabası eleştirilere cevap olduğu kadar Sünnî olmadıkları iddiasını Hanbelî mezhebi kanalıyla bertaraf etmek içindir. Vehhâbîliğin ortaya çıkışından önce ilk yayıldığı Necid bölgesinin durumuyla ilgili farklı tasvirler yapılmaktadır. Çoğunlukla dinî durumun kötülüğü resmedilmekte, Vehhâbîliğin bunu islah ettiği savunulmaktadır. Şirkin en büyüğü Necid’de ortaya çıkmış ve yayılmıştı. Öyle ki Allah’ın dışında, türbelere, ağaçlara, taşlara, mağaralara, veli olduğunu iddia eden bunaklara, akılsız mecnun ve meczuplara ibadet ediliyordu (Bk. Ab dülaziz bin Baz, “Muhammed b. Abdilvehhâb”, s. 657-670; Kerime Cesur, Vehhâbî Hareketinin Ortaya Çıkışı ve Fıkıh Düşüncesinin Oluşumu, s. 19, 57).

Hanbelî mezhebinin yaygın olduğu Necid bölgesi hakkında başka araştırmacılar farklı görüşler ileri sürmüştür. Necid bölgesinde uzun zamandır Hanbelî mezhebi yaygındı. el-Useymin’e göre dört mezhep içerisinde Hanbelî mezhebi Kur’ân ve hadisin zahirine en yakın mezhepti. Bu saflığı ile basitliği temsil ediyordu. Arap yarımadasında dışarıdan en az etkilenen Necidliler basitliği seviyordu. Vehhâbîlik öncesi Necid bölgesinde âlimler ve kadılar vardı. Müslümanların geneli arasında bidatler yayılmıştı. Çeşitli hurafeler bazı in sanların, özellikle cahillerin akidelerine girmişti. Tarikatlarda kabirlerle ilgili şeriata muhalif işler ortaya çıkmış, bu yerler ibadet mekânlarına dönüşmüştü. Buralara defnedilmiş ölüler kutsal sayılmakta, şefaat leri talep edilmekteydi. Cahil kesim onların fayda ve zarar verebileceğine inanmaktaydı. Müslümanların geneli için durum böyleydi. Vehhâbîliğe destek veren bazı kaynaklar Necid’in durumunu böyle gösterir, Necid’e çeşitli şirk unsurlarının yayıldığını yazar. Hareketin iki önemli tarihçisi İbn Gannâm ve İbn Bişr, Necid’le ilgili bu yönde bilgiler vermektedir. Ancak bunlar Necid’in cahil kesimidir ve sayılanı çok azdır. Özellikle kırsalda/badiyede yaşayan Necidliler cahildi. Namaz, oruç, zekât gibi ibadetleri yerine getirmezlerdi. Hatta ahirette yeniden dirilmeye inanmayanlar vardı. Az da olsa sufî görüş ve uygulamalarını kabul eden de vardı. Diğer taraftan İbn Bişr gibi bazı kaynaklar Necid’in âlimlerin vatanı olduğundan ve onların İslâm’ın hükümlerine bağlılıklarından bahsederler. Bu dönemde söylenen şiirlerin İslâm akidesine aykırı şeyler içermemesi de bu durumu desteklemekte, toplumun dine uygun yaşamakta olduklarını göstermektedir. Farklı kaynakların karşılaştırmalı incelenmesi, bölgede dinin uygulanmaz hale geldiğine dair iddiaların doğru olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Bazıları böyle bir durumdan bahsetmiş olabilir, ancak bun lar oldukça az sayıdadır. Necid bölgesi, ıslah hareketinin başarısı için uygundu. Tasavvuf yaygın değildi. Yaygın mezhep Hanbelî mezhebiydi. Useymin’e göre Hanbelî mezhebi akidenin sıhhatini ve dinin saflığını en çok muhafaza eden, bidatlerle en çok savaşan mezheptir. Kırsal/badiye halkının çoğunda İslâm dini hakkında derin görüşler yoktu. İstenilen cihadın hedefine ulaşması için ıslah davetine yönlendirilebilir durumdaydılar.

Necid bölgesi merkezi bir yönetimden uzaktı. Belli bir kudrete ulaşıncaya kadar gözlerden uzak olması, hareketin ilk başarısı için uygun bir ortamdı. Necid doğrudan Osmanlı nüfuzu altında değildi. Necd’in farklı beldeleri arasında savaşlar, farklı kabileler arasında mücadele sürmekteydi. Farklı kabile ve emirliklerin bulunması da iyi bir imkândı. Birinin başarısız olması diğerine başarı fırsatı olmuştu. Aralarındaki ihtilaf, birinin reddettiğini diğerinin kabul etmesine etki ediyordu (Useymîn, eş-Şeyh Muhammed b. Abdilvehhâb: hayâtuhu) Kaynak 88 soru

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2024-11-16T19:13:52+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Vehhabilik ve Hanbelilik arasındaki ilişki, İslam düşüncesindeki önemli bir bağlamdır ve bu ilişkiyi anlamak için iki mezhebin özelliklerini ve temel prensiplerini incelemek gerekmektedir:

    Hanbelilik

    Hanbelilik, İmam Ahmed bin Hanbel (öl. 855) tarafından kurulan dört büyük Sünni mezhepten biridir. Hanbelilik, şer’î delillerde Kur’an ve Sünnet’e sıkı sıkıya bağlılık ve nasların zahirine bağlı kalma anlayışıyla tanınır. İmam Ahmed bin Hanbel’in yaklaşımı, sahabe görüşlerine büyük önem verir ve kıyas gibi akıl yürütme yöntemlerine daha sınırlı bir yer verir. Bu mezhep, özellikle nasların zahirini esas alması ve bid’atlere karşı sert tutumuyla bilinir.

    Vehhabilik

    Vehhabilik ise, 18. yüzyılda Muhammed bin Abdülvehhab (öl. 1792) tarafından Suudi Arabistan’da ortaya çıkmıştır. Muhammed bin Abdülvehhab, İbn Teymiyye’nin görüşlerinden etkilenerek ortaya koyduğu bu hareketi, İslam’ı bid’atlardan ve hurafelerden arındırmayı amaçlayan bir tecdid (yenilenme) hareketi olarak tanımlamıştır. Vehhabilik, tevhid ilkesini merkeze alır ve özellikle türbe ziyareti, şefaat isteme gibi uygulamaları şirk olarak görür. Bu anlayış, sert bir tepkisellik ve selefi bir tutum içerir.

    İbn Teymiyye’nin Rolü

    Hanbelilik ve Vehhabilik arasındaki ilişkiyi kuran en önemli isimlerden biri İbn Teymiyye’dir (öl. 1328). İbn Teymiyye, Hanbeli mezhebine mensuptu, ancak fikirleri zamanla mezhep sınırlarını aşmıştır. O, İslam’da bid’atları ve batıl inançları eleştiren görüşleriyle Muhammed bin Abdülvehhab üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Özellikle:

    • Tevhid anlayışı,
    • Türbe ziyaretlerine karşı çıkışı,
    • Şirk, bid’at ve hurafeler konusundaki sert tavırları, Vehhabilik düşüncesinin temelini oluşturmuştur.

    Hanbelilik ve Vehhabilik Arasındaki İlişki

    1. Fıkhi Bağlantı: Vehhabilik, fıkıh alanında büyük ölçüde Hanbeli mezhebine bağlıdır. Ancak Vehhabilik, Hanbeliliğin klasik yorumlarından daha katı bir çizgide ilerler ve daha çok selefi anlayışa dayanır.
    2. Teolojik Bağlantı: Vehhabilik, İbn Teymiyye’nin Hanbelilik çerçevesinde geliştirdiği teolojik fikirleri benimsemiştir. Ancak Vehhabilik, Hanbeliliği olduğu gibi alıp devam ettirmekten ziyade, İbn Teymiyye’nin görüşlerini daha da radikalleştirmiştir.
    3. Metodolojik Farklar: Hanbelilik, diğer mezheplerle uyumlu bir şekilde varlığını sürdüren bir fıkıh ekolüdür. Vehhabilik ise Hanbeliliği modern bağlamda yenileyen ve bazen diğer mezheplerle çatışan bir reform hareketi olarak öne çıkar.

    Sonuç

    Hanbelilik, Vehhabilik için bir temel ve çıkış noktası olmuştur. Ancak Vehhabilik, Hanbelilikten doğmuş bir hareket olmasına rağmen, özellikle Muhammed bin Abdülvehhab’ın fikirleriyle Hanbeliliği aşan bir yapıya dönüşmüştür. Bu nedenle, Hanbelilik ile Vehhabilik arasındaki ilişkiyi bir “mezhep-hareket” ilişkisi olarak görmek mümkündür. Ancak Vehhabilik, Hanbelilik içinde bir alt grup olarak değil, farklı bir selefi hareket olarak değerlendirilmelidir.

Cevapla