1- Ben birisine bir mal hediye ettim. O gitti başkasına verdi, verdiği kişi de o malı sattı. Benim o satan kişiye hakkımı helal etmeme gibi bir durumum olabilir mi?.
2- Mesela benim kızım var. Kızıma bir mal veriyor ve senin olsun diyorum. Kızım o malı satacağını söylüyor. Ben de diyorum ki eğer satarsan hakkımı helal etmem diyorum.
Bu durumlar için ne diyorsunuz?
Cevap:
Verilen hediyenin manen değeri vardır . Onu satmak uygun olmasada tasarruf hakkı sahibinden karsıdakine geçtiği için satması caizdir .
Verilen hediyeyi satmanın caiz olup olmadığı konusundaki detayları incelemek için hem İslam hukukunun (fıkıh) genel ilkelerini hem de bu durumun özel yönlerini göz önünde bulundurmak gerekir.
1. Hediye Nedir ve Tasarruf Hakkı?
Hediye, İslam’a göre karşılıksız bir mal bağışıdır. Hediyeyi alan kişi, hediyeyi teslim aldığında o malın mülkiyeti tamamen kendisine geçer. Bundan sonra hediye üzerinde tam tasarruf yetkisine sahiptir. Bu, Kur’an ve hadislerden çıkarılan genel bir ilkedir:
- Kur’an-ı Kerim’de Hediyeleşme:
“Birbirinize hediyeler verin ki, aranızdaki sevgi artsın.” (Tirmizî, Birr, 39).
Bu hadis, hediyenin sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirmek için verildiğini belirtir. Ancak hediye alan kişi, bu mal üzerinde tam mülkiyet hakkına sahip olduğu için, onu kullanma veya satma tasarrufu kendisine aittir.
2. Birinci Durum: Hediye Edilen Malın Başkası Tarafından Satılması
Bir kişiye hediye verdiniz, o kişi de hediyeyi başka birine verdi veya sattı. Bu durumda şunlar söylenebilir:
- Tasarruf Hakkı:
Hediye edilen mal, hediye edilen kişiye tam olarak ait olur. Artık siz, o mal üzerinde herhangi bir hak iddia edemezsiniz. Bu, fıkhen kesin bir kuraldır. Hatta hediye alan kişi, o malı başka birine hediye edebilir, satabilir veya herhangi bir şekilde değerlendirebilir. - Hakkınızı Helal Etme Meselesi:
Hediye edilen mal, artık sizin mülkiyetinizden çıktığı için, onu alan kişinin veya ondan sonraki kişilerin tasarruflarına karışmanız mümkün değildir. Bu durumda, “Ben hakkımı helal etmem” gibi bir söz fıkhen geçerli değildir. Çünkü mülkiyet devredilmiş, mal üzerindeki tüm haklar hediye edilen kişiye geçmiştir.
3. İkinci Durum: Hediye Edilen Malın Satılmasına Engel Olma
Bir kişiye (örneğin kızınıza) hediye verdiniz ve “Bu mal senindir, ama satarsan hakkımı helal etmem” dediniz. Bu durum fıkhen şu şekilde değerlendirilir:
- Hediyenin Şartlı Olması:
İslam hukukunda bir kimse, bir malı hediye ederken o mala dair bir şart koyamaz. Örneğin, “Bu evi sana hediye ediyorum ama satmayacaksın” gibi bir şart koymak bağlayıcı değildir. Çünkü hediye edilen malın mülkiyeti, hediye edilen kişiye geçtiği anda, o mal üzerinde tam tasarruf hakkı oluşur. Bu hak, satma, bağışlama veya başka bir şekilde kullanmayı da içerir. - Helallik Meselesi:
Hediye edilen mal üzerindeki haklar tamamen karşı tarafa geçtiği için, “Satarsan hakkımı helal etmem” demek fıkhen bir anlam taşımaz. Çünkü bu durumda artık sizin bir hakkınız kalmamıştır. - Ahlaki Boyut:
Ancak hediyenin manevî değeri açısından, hediye edilen kişiden o malı satmamasını rica etmek bir ahlaki talep olarak değerlendirilebilir. Bu, tamamen aradaki sevgi ve saygı ilişkisine dayanır. Hediye edilen kişi, bu talebi yerine getirirse daha faziletli bir davranış sergilemiş olur.
4. Sonuç: Hediye ve Satışın Hükmü
- Verilen bir hediye, hediye edilen kişinin mülkiyetine geçtiği anda onun tasarrufunda olur. Hediye edilen kişi, bu malı satabilir, bağışlayabilir veya başka bir şekilde kullanabilir.
- Hediye veren kişi, hediye edilen mal üzerinde hak iddia edemez veya tasarruflara karışamaz.
- “Hakkımı helal etmem” demek, mülkiyet devredildiği için fıkhen bir sonuç doğurmaz.
- Ancak hediyenin manevi değeri açısından, hediye edenin rızasını gözetmek, hediyeyi alan kişi için güzel bir davranış olur.
Tavsiye:
Bu tür durumlarda ahlaki ve duygusal açıdan bir sıkıntı yaşanmaması için, hediyeleşme sırasında açık ve net bir şekilde niyet ve beklentilerin ifade edilmesi önemlidir. Fıkhen bir hak iddiası bulunmamakla birlikte, ilişkilerde gönül kırgınlığı olmaması için karşılıklı anlayış tavsiye edilir.
Benzeri konular:
Answer ( 1 )
Verilen bir hediyeyi satmanın caiz olup olmadığı, birkaç faktöre bağlıdır ve İslam fıkhında farklı görüşler bulunabilir. Ancak, genel olarak dikkate alınması gereken bazı noktalar şunlardır:
Hediyenin Amacı: Hediyeler genellikle bir sevgi, dostluk veya karşılık beklemeden verilen bir armağan olarak kabul edilir. Bu nedenle, hediyeyi satmak, hediyenin öz amacına ters düşebilir. Bir kişiye verilen bir hediye, genellikle onun ihtiyaçlarını karşılamak veya onunla ilişkilerinizi güçlendirmek amacıyla verilmiştir. Hediyeyi satmak, bu amaca uygun olmayabilir.
Hediye Veren Kişinin İzni: Eğer hediye veren kişi, hediye edilen kişiye hediyeyi satma hakkı tanımamışsa, hediyeyi satmak caiz olmayabilir. Hediyeyi veren kişi, hediyenin bir kullanım şekli ve amacı belirlemiş olabilir ve bu nedenle hediyenin satılması, onun iradesine aykırı olabilir.
Hediye Edilen Eşya: Bazı İslam âlimleri, hediyeyi satmanın caiz olduğu durumları belirlerken, verilen hediyenin türünü de dikkate alır. Eğer verilen hediye maddi değeri olan bir şeyse (örneğin bir mücevher veya bir eşya), hediyeyi satmanın caiz olup olmadığı, bu eşyayı veren kişinin niyetine, hediye alan kişinin niyetine ve durumun etik çerçevesine göre değişebilir.
Toplumda Genelde Kabul Edilen Görüş: Bazı İslam âlimleri, bir hediye verildikten sonra bunun satılmasını caiz görmezler çünkü bu durum hediyenin manevi değerini zedeleyebilir. Ancak başka bir görüş, hediyenin satılmasının kişiye bir zarar vermediği sürece caiz olabileceğini savunur. Örneğin, bir kişi ihtiyacı olduğu için hediyeyi satmak isteyebilir ve bu durumda manevi bir zarar olmayabilir.
Özetle, hediyeyi satmak çoğunlukla caiz değildir, ancak bazı durumlarda, özellikle hediye verenin izniyle ve satılacak eşyanın doğasına göre, caiz olabileceği söylenebilir. Eğer daha net bir görüş almak isterseniz, konu hakkında bir İslam âlimine veya fıkıh uzmanına danışmanız faydalı olacaktır.