Paylaş
Yeme-İçmede Mendup, Mübah ve Haram Olan Miktar
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
YEME-İÇMEDE MENDUP OLAN MİKTAR
Bunun miktarı farz olan miktardan fazladır. Şöyle ki; kolaylıkla nafile ibadetlere güç yetirebilecek kadar yemek içmek menduptur. Burada gaye, kişinin ibadetlerden geri kalmamasıdır. Bu miktar yemek sevaptır. Ayrıca ibadet yapamayacak derecede yemek içmek ten geri durarak riyazette bulunmak da caiz değildir.
YEME-İÇMEDE MUBAH OLAN MİKTAR
Bedene güç ve kuvvet kazandırmak için doyuncaya kadar yemek mubahtır. Bu miktar yemek sevap olmadığı gibi, günah da değildir.
YEME-İÇMEDE HARAM OLAN MİKTAR
Doyduktan sonra yemeye devam etmek haramdır. Böyle davranmakla kişi hem malim zayi ederek israf etmiş, hem de kendisini hastalığa sürüklemiş olur.”
Allah Teala şöyle buyuruyor:
إن الله لا يحب المتجاوزين المسرفين في الطعام والشراب وغير ذلك
“Ey Ademoğulları! Her secde etmek istediğinizde (namaz kılacağınız veya tavaf yapacağınız zaman) elbisenizi/ziynetinizi kuşanınız. (Helal olmak kaydıyla hoşunuza giden tüm etli ve yag h yiyecekleri) yiyin-için, (tokluk sınırını aşarak) israf etmeyin. Şüphesiz ki Allah israf edenleri sevmez.”
Rivayete göre Amirogulları, hac günlerinde ölmeyecek kadar az yemek yerlermiş. Özellikle yağlı yiyeceklerden de sakınırlarmış. Böylece haclarına tazim ettiklerine inanırlarmış. Âmiroğullarının bu hareketlerini işiten bazı Müslümanların da böyle yapmaya mey letmesi üzerine bu âyet-i celile nåzil olmuştur.”
Yarının orucunu daha rahat bir şekilde tutabilmek veya misafirin rahat yemesini sağlamak gayesiyle sağlığa zarar vermeyecek miktar doyduktan sonra yemekte bir sakınca yoktur.
Sofraya çeşit çeşit yemek koymak israf olduğu gibi, ihtiyaçtan fazla ekmek koymak da israftır. Ancak gelen misafirlere ikram etmek maksadıyla bunu yapmakta bir sakınca olmaz. Ayrıca kalan yemekler atılmamalıdır. Ekmeğin kabuğu gibi bir kısmını yiyip kalan kısmını atmak da israftır. Ancak kalan kısmını yiyecek kişi sofrada bulunuyorsa mekruh olmaz. Yine de sakınılmalıdır. Zira bu kibir alâmeti olduğu gibi aynı zamanda nezâketsizliktir.
Çeşit çeşit meyveler yemekte bir sakınca yoktur. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
وظللنا عليكم الغمام وأنزلنا عليكم المن والشلوي ځلوا من طيبات ما رزقناكم وما ظلمونا ولكن كانوا أنفسهم يظلمون
“Bulutu üstünüze gölge yaptık ve size kudret helvası ile bıldircın indirdik. ‘Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin’ (dedik). Onlar (verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı.”
Bir başka âyet-i kerimede:
ولا تعتدوا إن الله لا يحب المعتدين
“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz ni metleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.”
Bu nedenle sofrada çeşit çeşit meyve bulundurmakta bir sakınca yoktur. Ancak terk etmek daha faziletlidir. Zira Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
ويوم يغرض الذين كفروا على الثار أذفيشم طيبانكم في حياتكم الدنيا واستمتعتم بها فاليوم تجزون عذاب الهون يما كم تشتبزون في الأرض بغير الحق وبما ثم تفقون
“İnkâr edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:) “Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük tas lamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.”
Ayet-i kerimede anlatılan kişilerden olmamak için bu tür şeylerin terk edilmesi evladır. Ayrıca dünya ehli görüntüsü içerisinde de bulunmamak gerekir. Bahusus bir dilim ekmeğe muhtaç olan kişilerle aynı gök kubbeyi paylaştığımız şu dönemde daha da titiz olmamız gerekmez mi?
Kaynak: Helaller ve Haramlar
BENZER KONULAR:
Cevapla