Paylaş
Yılbaşı Kutlaması konusunda Milli Manevi değerlere sahip çıkmalıyız
Question
MİLLÎ VE MANEVÎ DEĞERLERİMİZ
(Yılbaşı)
Her yılın arifesinde, yeni bir yıla girmenin hüznü ve heyecanı içerisine giriyoruz. Bir yılı daha geride bırakırız. En büyük sermayemiz olan zamanı, biraz daha eksiltmiş oluruz. Halbuki hayatın, ölümün ve kulluğun yalnız kendisine olmasını isteyen Yüce Rabbimiz, verilen nimetlerden sorgulanacağımızı bize bildirmektedir.
Her yılın sonunda, bu yılı nasıl geçirdik, bu yaşa kadar ömrümüzü niçin tükettik ve bundan sonra nasıl bir hayat süreceğiz. Bir yılın daha sonuna geldiğimize göre yapmamız gereken, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmektir.
İslam dini, kendinden önceki din ve kitapları tasdik etmiş, tahrif olan bölümlerini düzeltmiş ve böylece onların, Allah katındaki geçerliliğini de sona erdirmiş ve kıyamete kadar Allah katında tek dinin İslam olduğunu bildirmiştir. İslam dini ki hayatımızın her an ve alanına müdahale eden, kararlarımızda ve tercihlerimizde bizi başıboş bırakmayan, yememizden içmemizden; yatıp kalkmamıza, temizliğimizden misafirliğimize kadar her alanda ölçü ve düzen koyan, bir hayat anlayışı ve biçimidir.
Millî ve manevî değerler birbirinden bağımsız düşünülemez. Ama her milleti diğerinden farklı kılan örf-adet gibi ayırıcı özellikleri de vardır. Bu gerçek, Kur’an da şöyle ifade edilir: “Ey insanlar biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Sizi milletlere ve kabilelere ayırdık ki birbirinizi tanıyıp-tanışabilesiniz.”[i] Ancak bu değerlerin üstünlük ifade etmeyeceği de ayetin devamında bildirilmiştir: “Sizin en üstün olanınız, Allah’a karşı sorumluluğunun en çok bilincinde olanınızdır.”
İslam tarihinde 17. yüzyılda başlayan batılılaşma ve batılı değerlere sahip olma arzusu, 20. yy.da doruk noktaya ulaşmış ve gerek dinimizin ve gerekse örfümüzün eseri olan kültürümüzün yozlaşmasına, değerlerimizin yok olmasına neden olmuştur. Bu yozlaşmanın en dikkat çekici örneklerinden biri de yılbaşı kutlamalarıdır.
Yılbaşı, bir senenin sona erip, diğer senenin başladığı tarih dönümünü ifade eder.
Günümüzde yılbaşı kutlamaları alkollü içeceklerin çokça tüketildiği, kumarın çokça oynandığı, israfa varan alışverişlerin yapıldığı bir zaman dilimi olmuştur. Oysaki Yüce Dinimiz; alkolü, kumarı ve israfı haram kılmıştır.
İslam dininde, hicrî yılbaşı bizim, miladi yılbaşı da onların gibi bir anlayış doğru değildir. Önemli olan zamanın nasıl ölçüldüğü değil, nasıl kullanıldığıdır.
Bir mümin olarak bize düşen ifrat ve tefrit dediğimiz aşırı fikir ve davranışlardan uzak durarak itidal dediğimiz orta yolu takip etmektir. Her zaman bize, dosdoğru ve orta yolu gösteren Yüce Rabbimiz, Kâfirûn suresinde şöyle buyurmaktadır:
Ey Muhammed! De ki:
“Ey kafirler! Ben, sizin taptıklarınıza tapmam.”
“Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.”
“Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim.”
“Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz.”
“Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”
Kıymetli mü’min kardeşlerim!
Kitabımızın bu güzel mesajıyla amel etmek ve gereğini yapmak biz Müslümanların temel görevidir. Hıristiyan ve Yahudilerin düştüğü hataya düşmemek için Kur’an’ın mesajlarına, önce kulak, sonra da gönül vermemiz gerekmektedir.
2021 yılının tüm İslam ve insanlık alemi için hayırlar ve bereketler getirmesini niyaz ediyorum.
[i] Hucurat, 13.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Rabbimizin dünya imtihanında bizlere takdir ettiği kısa bir zaman vardır. Bizler bu zamana “ömür”diyoruz. Beyhude geçirilmiş bir hayata ömür denilemez. Ömür, iyilik ve güzelliklerle geçirilmiş bir hayattır. Ömür, insani ve ahlaki erdemlerle tezyin edilmiş bir hayattır. Ömür, emanet ve sorumluluk bilinciyle iman ve salih amellerle mamur kılınmış bir hayattır. Her yılın sonu, yeni bir yılın başlangıcıdır aslında. Öyleysebu yeni başlangıcı vesile kılarak hadiste dile getirilen soruları kendimize yeniden soralım. Unutmayalım ki; ömür sermayesinden geçen bir yılın sonunda kendini ve yaratılış gayesini unutarak, değerlerimizle örtüşmeyen, insan hayatına katkısı olmayan gayr-i meşru tutum ve davranışlar sergilemek bir mümine asla yakışmaz. Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür.