Paylaş
Yunus suresi hakkında bilgi
Question
Yunus suresi
Kur’anda 10. sure olan Yunus suresi ile ilgili bilgiler
Yunus suresi ismini Hz. Yunus peygamberden almıştır. Yunus suresinin 40,94,95 ve 96. Ayetleri Medine şehrinde diğer ayetler ise Mekke şehrinde nazil olmuştur. Yunus suresinde toplamda 109 ayetten oluşmuştur. Bu surede bir çok farklı konu ve kıssa bulunmaktadır ancak genel olarak Allah’ın rahmetinin gazabından daha üstün olduğu üzerinde durulmuştur. Ayrıca Hz. Yunus, Hz. Nuh ve Hz. Musa peygamberleri konusunda kıssalarda mevcuttur.
Yunus suresi konusu ve mesajları maddeler halinde
Kur’ân-ı Kerîm’in 10. sûresi İçinde Yûnus peygamberin kavminden de bahsedildiği için bu ismi almıştır. Mekke
devrinde nazil olmuştur. 109 âyettir. Âyet sonlarına ahenk veren fasılaları lâm, mim ve nun harfleridir.
Bu sûrede, Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini gösteren deliller, bir Allah’a inanıp kulluk etmenin gereği, O’na ortak koşmanın anlamsızlığı, insan karakterinin tanımı, Peygamberimizin gerçek Allah elçisi, Kur’ân’ın da Allah kelâmı olduğu, iyi kimselerle kötü kimselerin dünya ve âhirette karşılaşacakları durumlar, Hz. Nuh, Hz. Mûsâ, Hz. Harun ve Hz. Yûnus kıssaları anlatılmaktadır.
Sûrede bahsedilen konular ve bazı sonuçlar özetle şunlardır:
* Hz. Peygamber, bir uyarıcı ve müjdeci olarak gönderilmiş gerçek Allah elçisidir (âyet: 1-2).
* Gökleri ve yeri yaratıp yöneten Allah’tır, her şey O’nundur. İnsanları yaratıp öldüren ve öldükten sonra diriltecek olan da O’dur. O’nun izni olmadan kimse şefaat edemez. Göklerde ve yerde bulunan şeylerde ve tabiat olaylarında birçok hikmet ve ibretler vardır (bunlara dikkatle bakıp ders almak lâzımdır) (3,5-6,55-56).
* İnanıp iyi işler yapanlar cennetlerle Ödüllendirilecek; buna karşılık âhirete inanmayan ve sadece dünya hayatına razı olan inkarcılara ise kaynar sular İçirilecek, cehenneme atılacaklardır (4,7-10).
* İnsanın başı sıkışınca Allah’a yalvarır, ama Allah onu darlıktan kurtarınca da sanki hiç yalvarmamış gibi hareket eder. Böylesi davranıştan sakınmak lâzımdır (12, 21-23).
* Allah Teâlâ, geçmişte, inkarcı birçok toplumu helak etmiştir. Sonraki nesillerde imtihan edilmek üzere onların yerine getirilmiş ve getirilmektedir (13-14).
* Peygamber, Kur’ân’dan ne vahyedilmişse onu aynen bildirmiştir. Kur’ân’da değişiklik yapılamaz. Onu bir bütün olarak kabul etmek gerekir. Allah’ın âyetlerini yalanlayanlar iflah olmaz en zalim kişilerdir (15-17).
* Yüce Allah, bir tek Tanrı’dır. Müşriklerin, şefaatini umdukları putlar, aciz ve güçsüz birer yaratıktan başka bir şey değildir. Yalanlamalarından dolayı başlarına gelecek azabın vaktini sadece Allah bilir (18-20).
* Dünya hayatı çok kısa ve geçicidir. İnsan dünyaya doyamaz. Oysa asıl olan âhiret hayatıdır. İşte Allah Teâlâ insanı bu esenlik yurdunu kazanmaya çağırmaktadır (24-25).
* Güzel davrananlara daha güzeliyle karşılık verilir; onlar cennette sevinç ve mutluluk içindedirler. Kötü davrananlara ise, dengiyle karşılık verilir ve bunlar da cehennemde hor ve hakîr olarak azap görürler (=6-27).
* Putlar, kendilerine tapanları, kendilerinin hiçbir şeyden haberleri olmadığını söyleyip mahşerde reddederler. Herkes orada, yaptıklarının işe yarayıp yaramadığını görür (28-30).
* İnsanları yaratıp onlara rızık ihsan eden, işitici ve görücü kılan, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkaran ve kâinatı yöneten Allah’tır. İnsanı gerçeğe götüren de O’dur. Buna karşılık, tapılan putların hiçbir özelliği, gücü kuvveti yoktur. Öyleyse sadece bir Allah’a inanıp O’na kulluketmelidir (31-36).
* Kur’ân-ı Kerîm, Peygamberin sözü değil, Allah kelâmıdır. Bundan şüphe edenler, hiç olmazsa onun benzeri bir sûre ortaya koymalıdır. Kur’ân, Allah’tan bir öğüt ve
gönüllere şifa, müminlere yol gösterici ve rahmettir. Geçici dünyalıklarla değil, işte bu ilâhî lütuf ve rahmetle sevinmelidir (37-39,57-58).
* İnanan inanır, inanmayan inanmaz; herkesin inancı ve ameli kendinedir. Cenab-ı Hak kimseye zulmetmez, herkes yaptığından sorumludur ve karşılığını bulur. O hesap gününde insana, yaşadığı dünya hayatı bir saat gibi gelir ve o günde Allah’a kavuşmayı yalanlayıp doğru yola girmeyenler, kaybedenler olacaktır (40-47).
* Allah Teâlâ, insanları hemen cezalandırmaz. Her ümmetin belli bir süresi vardır; vakit gelince olacak olan olur. Öyleyse sapıklığı hemen bırakıp yola gelmelidir. Azap gelince iş işten geçmiş olur. Azabı savmak İçin yeryüzündeki her şey fidye olarak verilmek istense bile, kabul edilmez ve pişmanlık fayda etmez (11,48-54).
* Allah’ın helâl kıldığı şeyleri, bâtıl itikatlara dayanarak kısmen de olsa haram kılmak, Allah’a iftiradır ve kıyamette bunun hesabı sorulacaktır (59-60).
* Yüce Allah, insanı her an gözetlemektedir. Yerde ve gökte zerre kadar bir şey bile O’nun bilgisinden kaçmaz (61).
* Allah’ın veli kulları, takva sahibi müminlerdir. Onlara korku ve üzüntü değil, dünya ve âhiret mutluluğu vardır (62-64).
* Üstünlük, Allah’ındır. İnkarcıların sözlerine üzülmemek gerekir. Geçmişte Hz. Nûh ve ondan sonra gelen elçiler de yalanlan-mışti; fakat yalanlayanların hepsi de helak edildiler. Onlardan ibret alıp, böyle bir akıbete uğramaktan sakınmalıdır (65,71-74).
* Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ındır. Allah asla çocuk edinmemiştir. O’na ortak koşanlar, sadece zanna uyuyorlar, hayâl içindeler ve sadece saçmalıyorlar; bunlar iflah olmaz kişilerdir. Dünyada bir süre yaşayıp, âhirette şiddetli azabı tadacaklardır (66-70).
* Allah Teâlâ, Hz. Mûsâ ve Hz. Harun’u, âyetlerini tebliğ etmek üzere Firavun’a göndermiş, fakat o iman etmemiştir. Hz. Mûsâ, Firavun’un büyücülerini de mağlup etmesine rağmen Firavun inkârda direnmiştir. Daha sonra Cenab-ı Hak, Firavun’u ve yandaşlarını denizde boğmuş, Hz. Mû-sâ’yı ve inananları kurtarıp esenliğe çıkarmıştır (75-93).
* Büyücüler iflah olmaz ve Yüce Allah, bozguncuların işini düzeltmez (77,81).
* Peygamberlere karşı gelen inkarcılar, ellerindeki imkânları kaybetme endişesi, peygamberi küçük görüp büyüklenmeleri ve tutucu olmaları sebebiyle imana yanaşmamışlardır (78).
* Gerçek müslüman Allah’a dayanır ve namazlarını bırakmaz (84,87).
* (Bilhassa gurbetteki) müminler, mümkün mertebe evlerini aynı mahalleye kurmalıdır {87).
* Ölüm anında inanmanın bir yararı olmaz (90-92).
* Allah’ın Kitabı Kur’ân’dan asla şüphe etmemelidir; aksi halde böylelerinin sonu hüsrandır (94-97).
* Hatasını anlayıp gönülden tevbe eden toplumları Yüce Allah affeder, cezalarını kaldırır (98).
* Kimse imana zorlanmaz, hidâyet Allah’tandır. Aslında göklerde ve yerde bulunanlara ibretle bakılsa, bu bile insanı imana götürür. Fakat inatçılara bu da fayda etmez. Kesin sonuç, müminler için kurtuluş ve başarı, kâfirler için hüsrandır (99-103}.
* Bir Allah’a inanmalı, O’na ortak koşucu davranışlardan sakınmalıdır (104-106).
* Allah’ın vereceği zararı, yahut hayrı, kimse engelleyemez (107).
* Kur’ân, apaçık ortadadır. Artık, yola gelen kendisi için gelir, sapan da kendi zararına sapar. Peygamber (s.a.)’e düşen, sadece tebliğdir ve o da bunu hakkıyla yapmıştır. Allah’ın vereceği hükmü sabırla beklemek gerekir (108-109).
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Yunus Suresi, Kuran-ı Kerim’in 10. suresidir ve 109 ayetten oluşur. Surenin adı, Hz. Yunus (Nuh’un kavmi içinden çıkan bir peygamber) üzerinde odaklanmasından dolayı verilmiştir.
Yunus Suresi, peygamberlik görevine davet edilen peygamberlerin yaşadığı zorluklar, inkar edenlerin akıbeti, tevhid inancı ve Allah’ın rahmeti konularını ele alır. Surenin başında, peygamberlerin gönderiliş amacı, Allah’ın ayetleri ve mucizeleri üzerinde durulur. Ayetlerde, peygamberlerin gönderilmesinin insanlara bir rahmet olduğu vurgulanır.
Surenin devamında, inkar edenlerin akıbeti ve helak oluşları anlatılır. Ayetlerde, geçmiş kavimlerin helak oluşlarına dikkat çekilerek, iman etmeyenlerin sonunun ne olduğu hatırlatılır. Ayrıca, Allah’ın rahmetinin geniş olduğu, tevbe edenlerin affedileceği ve sabredenlerin mükâfatlandırılacağı ifade edilir.
Yunus Suresi, iman, tevhid inancı ve Allah’ın rahmeti üzerinde durarak insanlara öğütler sunar. Surenin mesajları arasında, peygamberlere iman etme, Allah’ın birliği ve kudreti, tevbe etme, sabır gösterme ve Allah’ın rahmetine sığınma gibi temalar yer alır. Ayrıca, inkar edenlerin akıbeti, geçmiş kavimlerin ibretlik hikayeleri ve tevbe edenlerin affedileceği vurgulanır.
Yunus Suresi, İslam inancında tevhid, iman etme, sabır gösterme ve Allah’ın rahmetine sığınma gibi önemli konuları ele alır. Surenin okunması, insanlara peygamberlere iman etmeyi, Allah’ın birliğini kabul etmeyi, tevbe etmeyi ve sabır göstermeyi hatırlatır. Ayrıca, inkar edenlerin sonunun ibret vesikası olduğunu ve Allah’ın rahmetinin geniş olduğunu vurgular.