Paylaş
Zaruratı hamse de denilen bu 5 temel ilke nelerdir?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Zarurat-ı hamse nasıl korunur örnekleri
“Zarurat-ı Hamse” veya “Beş Temel İlke”, İslam hukukunun korunmasını amaçladığı beş temel değeri ifade eder. Bunlar, din, can, akıl, mal ve namustur. Her bir değerin korunması İslam hukukunun temel amaçlarından biridir. İşte bu beş temel ilke ve bunların nasıl korunduğu hakkında kısa bilgiler:
- Din (Din)
- Korunması: İbadet özgürlüğü sağlanarak, din eğitimi verilerek ve inançlarına zarar verebilecek uygulamalardan korunarak.
- Can (Hayat)
- Korunması: Sağlık hizmetlerine erişim sağlanarak, güvenli bir yaşam alanı sunularak ve şiddet, cinayet gibi tehlikelerden korunarak.
- Akıl (Zihin)
- Korunması: Eğitim imkânları sunularak, zararlı maddelerden (alkol, uyuşturucu) uzak durularak ve zihinsel sağlığı destekleyen politikalar izlenerek.
- Mal (Mülk)
- Korunması: Mülkiyet hakkı tanınarak, hırsızlık ve gasptan korunarak ve ekonomik istikrar sağlanarak.
- Namus (İffet)
- Korunması: Ahlakî değerlerin ve toplumsal normların korunmasıyla, zina ve iftira gibi davranışlardan uzak durularak ve bireylerin özel hayatlarına saygı gösterilerek.
Bu beş temel ilkenin korunması, bireylerin ve toplumun refahı ve düzeni için önemlidir ve İslam hukukunun (Şeriat) ana hedeflerinden biridir.
DAHA GENİŞ BİLGİLER:
Zarurat-ı Hamse, İslam dininde korunması gereken beş temel ilkeyi ifade eder. Bu ilkeler, insanın temel haklarını ve toplum düzeninin sağlanması için gerekli olan değerleri kapsar. Bu beş temel ilke şunlardır:
Din: İnanç özgürlüğünün korunmasıdır. Herkesin kendi dinine inanma ve bu inancı yaşama hakkı vardır. Başkalarının dini inançlarına saygı göstermek ve onları aşağılamamak esastır. Dinin korunması için din eğitimi verilmeli, ibadet yerleri korunmalı ve din hizmetleri kolaylaştırılmalıdır.
Can: Yaşam hakkının korunmasıdır. Hiç kimsenin haksız yere öldürülemeyeceği, işkence ve kötü muameleye maruz bırakılamayacağı anlamına gelir. Canın korunması için sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, güvenli yaşam alanları oluşturulması ve adaletin sağlanması önemlidir.
Akıl: Düşünce ve öğrenme özgürlüğünün korunmasıdır. Herkesin bilgi edinme, düşüncelerini ifade etme ve eğitim alma hakkı vardır. Aklın korunması için eğitim imkanlarının artırılması, bilimsel araştırmaların desteklenmesi ve düşünce özgürlüğünün güvence altına alınması gereklidir.
Mal: Mülkiyet hakkının korunmasıdır. Herkesin helal yollardan kazandığı malı mülkü üzerinde tasarruf etme hakkı vardır. Malın korunması için ekonomik adaletin sağlanması, hırsızlık ve gasp gibi suçlarla mücadele edilmesi ve mülkiyet haklarının güvence altına alınması önemlidir.
Nesil (Namus): Ailenin ve neslin devamlılığının korunmasıdır. Evlilik kurumunun korunması, çocukların sağlıklı bir ortamda yetiştirilmesi ve aile değerlerinin korunması anlamına gelir. Neslin korunması için aile kurumunun güçlendirilmesi, çocukların eğitimine önem verilmesi ve ahlaki değerlerin korunması gereklidir.
Bu beş temel ilke, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde huzur ve güven ortamının sağlanması için önemlidir. İslam dini, bu ilkelerin korunmasını emreder ve bu konuda Müslümanlara sorumluluklar yükler.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
ZARÛRÂT-I HAMSE
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve esenlik dini İslam’a girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
Hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve malları konusunda kendisine karşı emniyet hissettikleri kişidir.”
Yüce dinimiz İslam’ın gönderiliş hikmetlerinden biri de hak ve hakikatin, huzur ve barışın, adalet ve iyiliğin, merhamet ve muhabbetin hâkim olduğu erdemli ve güvenilir bir toplum inşa etmektir. İslam dini, böyle bir toplumu inşa etmenin yolunu bizlere öğretmiştir. Bu yol; yaratılmışların en değerlisi olan insanın canını, dinini, malını, aklını ve neslini korumaktan geçer.
Zarûrât-ı hamse olarak adlandırılan bu beş temel hakka sahip çıkmak farz, hangi sebeple olursa olsun bunlara zarar vermek ise haramdır.
Yüce Rabbimizin gönderdiği bütün peygamberlerin ortak amacı; canın, dinin, malın, aklın ve neslin emniyetini sağlamaktır. Rahmet elçileri, hayatları boyunca gönüllerin imanla buluştuğu, zihinlerin ilimle donatıldığı, hiçbir cana kıyılmadığı, hiçbir mala zarar verilmediği, nesillerin ifsat edilmediği bir medeniyet inşa etmek için çalışmışlardır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in hayatı da böyle bir medeniyeti oluşturmakla geçmiştir. Allah Resûlü (s.a.s), güvenilir bir insan olmanın ve insanlarla güzel geçinmenin yollarını bizlere göstermiştir. Sevgi ve saygı, adalet ve merhamet, iyilik ve muhabbet, hoşgörü ve nezaket gibi değerleri her daim bizlere hatırlatmıştır. Çevremize huzur ve güven vermemizi, toplumu ifsat eden her tülü söz ve davranıştan uzak durmamızı tavsiye etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu hususta bizleri şöyle uyarmıştır: “Mümin, bal arısına benzer. Bal arısı gibi hep güzel, temiz, helal şeyler yer. Hep güzel şeyler üretir, hep iyiliklerin peşinden koşar. Hiçbir şeyi ne döker, ne kırar, ne de ifsat eder.”
Bizler, zarûrât-ı hamseyi yani korunması gereken beş temel hakkı muhafaza ettiğimizde Rabbimizin rızasına nail oluruz. Dünyada huzur ve güven hâkim olur. Ahiretimiz ebedi mutluluk yurduna dönüşür. Bu haklara gerektiği gibi sahip çıkamaz isek toplumda kavga ve kargaşa, kin ve husumet ortaya çıkar. Hüzün ve keder, acı ve ıstırap etrafımızı kuşatır.
Nitekim Yüce Rabbimiz bu konuda bizleri şöyle uyarır:
وَا تَقُّوا فِتْنَ ة لََ تُّص۪يبَ نَ ا لَذ۪ينَ ظَلَمُّوا مِنْكُّمْ خََٓا صَ ة
“Sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayıp herkese sirayet edecek olan azaptan sakının.”
O halde, insanın insana, komşunun komşuya, herkesin birbirine güvendiği bir toplum inşa etmenin gayretinde olalım. Sevgi, şefkat ve merhametle birbirimize muamele edelim. Kalp kırmayalım, gönül incitmeyelim. Birbirimizin hak ve hukukuna saygı gösterelim. Değerli Müminler! Önümüzdeki Pazar, Muharrem ayının ilk günü. 1446. Hicri yıla kavuşacağız inşallah. Allah Resûlü (s.a.s), Muharrem ayını “hürmete layık”5 olarak nitelemiş, Ramazandan sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu bizlere haber vermiştir.6 Hicri yeni yılımızın; birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine, insanlığın huzur ve iyiliğine vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
1 Bakara, 2/208. 2 Tirmizî, İman, 12. 3 İbn Hanbel, II, 199. 4 Enfâl, 8/25. 5 Müslim, Sıyâm, 203. 6 Tirmizî, Savm, 40.