Paylaş
Zeyd Bin Harise kimdir kısaca özet
Question
ZEYD b. HÂRİSE زید بن حارثة
Ebü Usame Zeyd b. Harise b. Şerahil el-Kelbi (ö. 8/629)
Resûl-i Ekrem’in evlatlığı ve azatlı kölesi.
Yemen’in Kelb kabilesindendir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemekte, Hz. Peygamber’le aralarında on veya yirmi yaş olduğu söylenmektedir. Çocukken annesiyle birlikte akrabalarını ziyarete giderken düşman saldırısına uğrayarak esir alındı ve Mekke’nin 30 km. güneydoğusunda yer alan Ukaz panayırına getirildi. Burada Hz. Hatice’nin yeğeni Hakim b. Hizam tarafından satın alınarak Hz. Hatice’ye verildi. Hz. Hatice Hz. Peygamber’le evlenince Zeyd’i ona hediye etti. Resûl-i Ekrem’in şefkat ve himayesiyle yetişen Zeyd, Hz. Peygamber’e derin bir muhabbet besliyordu. Hz. Peygamber de onu çok sevmiş, bundan dolayı “hibbü Resûlillah” (Resulullah’ın sevdigi kişi) lakabıyla tanınmıştır.
Zeyd’in Mekke’de olduğunu haber alan babası ve amcası, Hz. Muhammed henüz peygamber olmadan önceki bir dönemde Mekke’ye geldiler ve çocuklarım almak istediler. Hz. Muhammed de isterse ailesiyle gidebileceğini Zeyd’e söyledi. Ancak Zeyd, Hz. Muhammed’in hizmetinde bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu ifade ederek onun yanında kalmayı tercih etti.
Evlâtlıklarınızı babalarının soy adlarıyla anın. Bu Allah katında adalete daha uygun bir davranıştır. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız o zaman kendileri sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanıldığınız hususta size günah yoktur, fakat bilinçli ve kasıtlı olarak yaptıklarınızdan sorumlusunuz. Allah çok bağışlayıcı ve ziyadesiyle esirgeyicidir. (el-Ahzab 33/5) ve “Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir” (el-Ahzab 33/40) âyetleri ininceye kadar bu şekilde tanınan Zeyd, bu ayetlerden sonra ise babası Hârise’nin adıyla yani Zeyd b. Hârise şeklinde anılmaya başlandı (Müslim, “Fezáilu’s-sahâbe”, 62).
Zeyd Bin Harise ne zaman müslüman oldu?
Hz. Peygamber’in yanından hiç ayrılmayan Zeyd, Resulullah tarafından İslam’ın tebliğ edilmeye başlanmasıyla ona ilk iman edenlerden oldu. İslam’ın ilk yıllarında Hz. Peygamber’in maruz kaldığı zulüm ve işkenceler karşısında Resûlullah’ı savundu. Mekke’de aradığını bulamadığı için etraftaki şehirlerde görevini sürdürmeyi düşünen ve bu maksatla Tâif e giden Hz. Peygamber’e eşlik etti. Tâifliler, Resûl-i Ekrem’i dinlemeyip onu şehirden kovdular. Bu sırada üzerlerine atılan taşların Hz. Peygamber’e isabet etmemesi için Zeyd vücudunu ona siper etti ve yaralandı.
Zeyd zor zamanlarında Hz. Peygamber’e yardımcı olduğu gibi Hz. Peygamber de ona yardımcı oluyordu. Mekke döneminde bazı sahábiler arasında birbirlerine yardımcı olmaları için bir kardeşlik uygulaması başlatan Hz. Peygamber, Zeyd’i amcası Hz. Hamza ile kardeş ilan etti ve onların birbirlerini gözetmelerini istedi. Medine’ye hicretten sonra da bu kardeşlik uygulaması muhacirlerle ensar arasında tekrarlandı. O dönemde Zeyd Medine’nin önde gelenlerinden ve ilk müslümanlarından Useyd b. Hudayr ile kardeş oldu.
Zeyd başta Bedir, Uhud ve Hendek gazveleri olmak üzere Hudeybiye seferine ve Mekke’nin fethine katıldı. Bedir zaferinin müjdesini Hz. Peygamber’in devesine binerek Medine’ye ulaştırdı. Hendek Gazvesi’nde muhacirlerin sancağını taşıdı. Resûlullah bazı gazvelerde Zeyd’i Medine’de kendisine vekâlet etmek üzere görevlendirdi. Kendisinin katılmadığı bazı askerî seferlerde (seriyye) ise Zeyd’i kumandan tayin etti. Ashap içinde en fazla seriyye kumandanlığı yapan Zeyd’dir. Kumandanlık yaptığı seriyyelerde büyük başarı gösteren Zeyd, bir seferinde Medine’ye döndüğünde Hz. Peygamber tarafından sevinçle karşılandı ve Resûlullah’ın iltifatına mazhar oldu. Hz. Peygamber’in Zeyd’e olan güvenine işaret eden Hz. Aişe, “Resûl-i Ekrem, sefere bir ordu gönderdiğinde aralarında Zeyd varsa mutlaka onu kumandan tayin ederdi. Eğer şimdi sag olsaydı kendisini yerine halife bırakırdı” demiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 226-227, 254). Hz. Aişe bu sözleriyle bir yandan âzatlı bir köle olmasına rağmen Zeyd’in toplum içinde ulaştığı konumu, dirayet ve idareciligini takdir etmiş, bir yandan da idareci seçiminde ırk, nesep, şöhret gibi unsurlar yerine dindarlık konusundaki hassasiyet (takvá), liyakat ve fedakârlığın önemli olduğuna dikkat çekmiştir.
Zeyd isminin Kur’anda geçmesi ve Evliliği
Zeyd, Kur’an-ı Kerim’de adı zikredilen tek sahâbidir ve bu durum onun yaptığı bir evlilikle ilgilidir. Mekke’de Hz. Peygamber’in dadısı Ümmü Eymen’le evlenen Zeyd’in bu evlilikten Üsâme ismindeki oğlu dünyaya gelmişti. Medine’de ise Bedir Gazvesi’nden sonra Resûlullah’ın halasının kızı Zeyneb bint Cahş’la evlendi. Aslında Mekke’nin önde gelen ailelerinden birine mensup olan Zeyneb köle asıllı biriyle evlenmek istemiyordu. Ancak bu evliliğin gerçekleşmesinde bizzat Hz. Peygamber aracı oldu ve çok sevdiği Zeyd’i, halasının kızı Zeyneb’le evlendirmek istedi. Zeyneb de Resûl-i Ekrem’in tavsiyesi üzerine bu evliliği kabul etti. Zeyd’in, kendisine bir türlü isinamayan Zeyneb’le olan evliligi kısa bir süre sonra bitti. Hz. Peygamber ise bu duruma çok üzüldü. Bir süre sonra inen ayetlerde (el-Ahzab 33/37) Zeyd’in ve eşi Zeyneb’in durumu anlatılıyor ve Hz. Peygamber’in Zeyneb’le nikählandıgı bildiriliyordu (bl. ZEYNEB bint CAHŞ). Böylece kişinin evlatlıgının boşanmış eşiyle evlenmesini yasaldayan Cahiliye donemi adeti geçersiz kalınmış oldu (bk. EVLAT EDİNME).
8 (629) yılında Hz. Peygamber, İslam’ı tebliğ etmek üzere arkadaşlarından Hâris b. Umeyr’i, Şam’ın güneyinde bulunan Busra şehrinin valisine gönderdi. Ancak Doğu Roma’nın Şam valisi, elçi olmasına rağmen onu öldürdü. Hz. Peygamber, elçisinin öldürülmesine çok üzüldü ve Doğu Roma’ya karşı bir ordu hazırlanmasını emretti. Hazırlanan ordunun başına da Zeyd’i kumandan tayin etti. Ordu Medine’den hareket etmeden önce Hz. Peygamber, “Eğer Zeyd şehit olursa sancağı Ca’fer b. Ebû Tâlib alsın, o da şehit düşerse Abdullah b. Revâha alsın” buyurdu. Bu aslında onların şehit düşeceğine bir işaretti.
Zeyd Bin Harise’nin ölümü (Şehit düşmesi)
Günümüzde Ürdün sınırları içinde, Kerek’e yaklaşık 15 km. uzaklıkta bulunan ve tarım arazileriyle meşhur olan Mûte’de cereyan eden savaş İslam tarihi bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü müslümanlar ilk defa dönemin en güçlü devletlerinden Doğu Roma’yla karşı karşıya gelmişlerdir. İslam ordusunda üç bin kişi varken, Doğu Roma’nın asker sayısı yüz binden fazlaydı. Müslümanlar sayıca düşmanlarından çok az olmalarına rağmen, iman dolu kalpleriyle onlara karşı metanetle savaştılar. Zeyd daha savaşın başında şehit düştü. Ondan sonra kumanda Ca’fer b. Ebû Tâlib’e geçti. Sağ eli kesilen Ca’fer sancağı sol eline aldı, sol eli de kesilince iki koluyla göğsü arasında tuttu. Fakat bir mızrak darbesiyle şehit oldu. Bunun üzerine sancağı Abdullah b. Revâha aldı. Bir süre sonra o da şehit düştü. Nihayet müslümanlar kendi aralarında istişare ederek kumandanlığa Hâlid b. Velid’in geçmesine karar verdiler. Bu sırada Hz. Peygamber, kumandanların birer birer şehit düştüğünü göz yaşları içinde Medine’de ashabına bildirmiş ve onlar için dua etmiştir (Buhâri, “Megāzi”, 44).
Resûl-i Ekrem, Zeyd’in gıyabında cenaze namazını bizzat kıldırmış ve “Onun için Allah’tan af dileyin. O koşarak cennete girdi” buyurmuştur. Babasının şehit olduğunu öğrenen Zeyd’in üçüncü eşi Ümmü Külsüm’den olan kızı Rukayye, kendilerini ziyarete gelen Resûlullah’ı görünce çok hüzünlenmiş, Hz. Peygamber de şehit evladının bu durumuna dayanamamış, şefkat ve rikkatinden hıçkırarak ağlamaya başlamıştır. Ölülerin arkasından ağlamayı yasaklayan Hz. Peygamber’in Zeyd için göz yaşı döktüğünü görenler bu durumu garipseyince, Resulullah, “Bu, insanın sevdiğine karşı duyduğu özlemdir” diyerek Zeyd’i ne kadar çok sevdiğini ifade etmiştir (bk. MÛTE SAVAŞI).
Zeyd Bin Harise Ailesi ve çocukları
Zeyd’in, Üsâme ve Rukayye dışında Zeyd adında bir oğlu daha vardı. Üsâme, Resûl-i Ekrem’in iltifat ve sevgisine mazhar olan sahâbilerdendi. Hz. Peygamber küçüklüğünden beri çok sevdiği Üsâme’yi bir dizine, torunu Hasan’ı diğer dizine oturtarak, “Allahım! Ben bunları seviyorum, sen de sev!” diye dua ederdi (Buhâri, “Fezâilü ashâbi’n-nebi”, 18). Henüz on sekiz yaşını doldurmadan babası Zeyd’le birlikte Müte Savaşı’na katılan Üsâme, Resûl-i Ekrem’in vefatından kısa bir süre önce Doğu Roma üzerine gönderilmek için hazırlanan ordunun kumandanlığına tayin edilmiştir. Azath bir kölenin oğlu olmasına rağmen Üsâme’nin Hz. Peygamber tarafından böyle bir göreve tayin edilmesi, Resûl-i Ekrem’in Üsâme’ye olan güvenini ve işi ehline vermeye önem verdiğini göstermektedir.
Temel İsalM Ansiklopedisi DIA: Bünyamin Erul, “Zeyd b. Hârise”, XLIV, 319-320.
Answer ( 1 )
Allah bizlere tüm sahabe ve tüm şehirlerin şefaatinden mahrum etmesin.